Peygamber Efendimizin tavsiye ettiği ve bizzat kendilerinin de uyguladığı, aynı zamanda yapılması sünnet olan alternatif bir tedavi şeklidir.

>> Kuru Hacamat (Şişe Çekme)
>> Kanlı Hacamat (Fasd)
>> Hacamatın Faydaları
>> Hacamatla İlgili Hadis-i Şerifler

Hacamat kelimesinin etimolojik kökeniyle başlayabiliriz. Kelime Arapça, ‘emmek‘ anlamına gelen ‘hicamet‘ kelimesinden gelmektedir. Vücudu normal düzenine getirme maksadıyla yapılır.

Kuru Hacamat (Şişe Çekme)

Hacamat, ‘kuru‘ ve ‘kanlı‘ olmak üzere ikiye ayrılır. Kuru hacamatta, fanus ya da bardağın içine alev sokup çıkarılır ve hemen vücuda kapatılır. Bu şekilde, kan, alevden dolayı hava basıncının azaldığı bardağın olduğu kısma toplanır. Amaç sadece ‘kan toplamaksa’ bu eylem Anadolu’da ‘şişe çekme‘ olarak bilinir. Kuru hacamat genellikle kanın, istenen bölgede deveran etmesini sağlamak ya da yakın bir yerdeki kanamayı durdurmak için yapılmaktaydı. Şu an, pek kullanılmamaktadır.

Kanlı Hacamat (Fasd)

Amaç kanı dışarı akıtmaksa eğer, kanın toplandığı yer bıçakla çizilir ve kan boşaltılır. Arapça’da kanlı hacamat için ‘fasd (فصد)’ kelimesi kullanılmaktadır. Fasd yapan kişiye ise ‘fassad‘ denir.

Eskiden -yukarıdaki belirttiğimiz üzere- fanusun havasını boşaltıp, kanın hava basıncının azaldığı yere toplanması için fanusa ya da bardağa alev sokup çıkarmak lazımken, şimdi ‘vakumlu bardaklar‘ vasıtasıyla kanı belli bir yere toplamak daha kolay hale gelmiştir.

Kanlı hacamatın maksadı deri altında biriken, vücutta hastalıklara neden olan pis kanın yani toksinlerin, vakum yoluyla dışarı atılmasıdır.

Vücüdumuzda dolaşan kanın özelliğini kaybetmesi birçok hastalığa davetiye çıkartmakta ve bağışıklık sistemimizi de olumsuz yönde etkilemektedir.

Hacamat yaptırmaktan çekinen, korkan insanlar bulunmaktadır. Hacamat, kesinlikle acı veren bir yöntem değil. Kan vermekten herhangi bir farkı yok. Ağrısız, acısız, istirahat istemeyen bir tedavi yöntemidir.

İslam ülkelerinde yaygın olan hacamat, Batı dünyası da dahil olmakla birlikte tüm dünyayı kapsayan bir tedavi yöntemidir. 5000 yıldır varlığı bilinen bu yöntem değişik metodlarla uygulanır. Boynuzla, cam kupalarla, vakum setleriyle yapılır. Haccamın kullandığı bardak ya da fanusa mihceme denir.

Çizme işlemi de jilet ya da bistüri ile yapılmaktadır. Malzemeler hijyen açısından tek kullanımlık olmak zorundadır.

Genellikle sırt bölgesine yapılan hacamat, yaptıran kişinin şikayetine göre vücudun diğer akapunktur noktalarına da uygulanabilir.

Kalp ile ilgili sorunları olanlara, kansızlık çekenlere, hipertansiyon hastalarına, hemofili ve hamile olanlara hacamat yapılmaz.

Yapılmadan önce hastanın kan sulandırıcı ilaç almaması, çok aç veya çok tok olmaması, tedaviyi yaptırdıktan sonra ise 24 saat boyunca ağır gıdalardan uzak durması ve bol su tüketmesi gerekmektedir.

Hacamatın yapılma günleri ve tarihleri bulunmaktadır. Mevsim olarak ilkbahar ve sonbaharda, Hicri ay’ın 14 ile 28 günü arasındaki tekli günlerde (15, 17, 19, 21, 23, 25, 27) günlerinde yaptırılması uygun olduğu düşünülmektedir.

İbn-i Sina, ünlü kitabı el-Kanun fi’t-Tıb‘da ayın ortasındaki gündüzün ikinci ve üçüncü saatlerini, kan almak için en uygun saatler olarak belirtir.

Kişi, rahatsız ise bu günler beklenmez ve hemen yapıltırılır. Yılda iki kez yaptırılması tavsiye edilir.

Hacamatın Faydaları

Hacamat tedavisinin birçok hastalığa şifa verdiğini yaptıranlar da onaylamak üzere herkez bilir. Genel faydaları ise şöyledir;

Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücudun direnç kazanmasını sağlayarak hastalıklardan korur ve uzak tutar.

Kanda birikmiş ağır metalleri, ilaç kalıntılarını ve toksinlerin atılmasını sağlar.

Kan üretimi ile görevli organları uyarır, kan dolaşımını ve metabolizmayı düzenlemekte fayda sağlar.

Ağrıların giderilmesi ve ödem çözülmesinde etkilidir.

Migren, bel-boyun fıtıkları, eklem ağrıları, karaciğer sorunları, kalp hastalıkları, psikolojik hastalıklar, unutkanlık, göz problemleri, kronik yorgunluk, tansiyon gibi bağışıklık sistemine bağlı tüm kronik hastalıkların tedavisinde başarıyla uygulanır..

Hacamat unutulan, unutturulan bir sünnettir. Çağımızda dahi birçok hastalık hacamatla tedavi edilebilmektedir. Bizleri bu sünnetten uzak tutmak isteyenler tarafından söylenen ‘Modern tıpta yeri yok, bilimsel açıklaması yok; batıl inanç!‘ gibi sözleri, alternatif tıbbın modern dünyadaki kullanım alanları ve meydana gelen ‘olumlu neticeler’ yalanlamaktadır.

II. Abdülhamit Han’ın uykusuzluktan şikayetiyle yaptırdığı hacamattan gördüğü fayda Osmanlı arşivlerinde bulunmaktadır. Aynı zamanda hacamat okulları açıp hacamatcı yetiştirmek istemiştir. Lakin haccam kılığına giren işbilmezler tarafından hastalara şifa değil bela gelmiş; sünnet olan bu tedavi türünün faydasız olduğuna inandırılmak istenmiştir.

Hacamatla İlgili Hadis-i Şerifler

Üç şeyde şifa vardır; bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve dağlama yaptırmakta. Fakat ben dağlama yaptırmayı sevmem.

Hz. Peygamber (sav) bizzat kendisi Ebû Taybe adında bir Haccâm’a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccâma ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur: “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır.” (Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3)

Sağlıcakla kalın.

Emre KÖME