Eğer Çevre Mühendisliği bölümünü kazandıysanız ya da Çevre Mühendisi olarak iş hayatı içerisinde yerinizi aldıysanız artık sizde bu dünyanın bir parçasısınız demektir. Peki, bu Dünya’nın; toplum yaşamındaki yeri, önemi hatta ve hatta bu Dünya hakkında hangi düzeyde bilgi sahibi olunduğunu biliyor muyuz?

Tam bir muamma.. Kime göre?
– Tabiki bana göre.. Peki ya gerçekte nasıl sizce?

Çevre Mühendisliği alanının hem eğitim hem de mesleki (iş hayatı) anlamda çok geniş kapsamlı olmasından ötürü diğer meslek dallarıyla karıştırılması da tabii olarak karşınıza çıkacaktır. Misal; ‘Çevre Mühendisliği Bölümünü kazandım’ yahut ‘Çevre Mühendisiyim ben’ diyorsanız artık siz hem Peyzaj Mimarı hem Şehir ve Bölge Plancısı, hem de (kimilerine göre) Kaldırım Mühendisi olmuşsunuzdur demektir. Nasıl oluyor da bu kadar emin konuşabiliyorum?

-Tecrübeden ötürü; diyerek kısa kesiyorum.

Bizim köşemizde olduğu gibi yaşamımızın da her köşesinde Çevre Mühendisinin ya kendisine ya da yapmış olduğu çalışmalara mutlaka şahit olmaktasınız. Ancak tek bir farkla; farkında veya farkında olmadan. Çevre Mühendisi kimdir? Çevre Mühendisi ne iş yapar? Nasıl oluyor da hayatımızın her köşesinde Çevre Mühendisi yer alıyor? Diye sorulacak soruları bir başına bırakmadan yazımızın özüne geçiş yapıyorum.

Çevre Mühendisi denildiğinde akla ilk gelen olgu çevre ile alakalı olması gerekiyor. Doğru! Ancak fazlasıyla eksik.. Tıpkı günlük yaşantımızda çevremizde yer alan insanların bilmediği gibi. Bir de şöyle bir ifadenin olmasının kanaatindeyim; “kompleks mühendislik” ne alaka diyorsanız okumaya devam..

Sabah kalktığımızda yaptığımız ilk iş yüzümüzü yıkamak oluyor. Peki sabah ve günlük yaşantımızın tamamında kullandığımız (içme ve kullanma suları) bu sular nereden nasıl geliyor ve nereye nasıl gidiyor? Hiç düşündünüz mü?

İstediğimiz zaman tükettiğimiz o sular; kaynakları farklı da olsa İçme Suyu Arıtma Tesisinden sağlanmaktadır. En baştan ele alacak olursak kaynak olarak kullanılacak barajın daha yapımına başlanmadan ÇED Raporunda, Su Getirme Projesinde, İçme Suyu Arıtma Tesisinde Çevre Mühendisi yer almaktadır. Kısaca suyun; kaynağından iletilmesine, depolanmasına, iletilmesine, şebekelere dağıtımına kadar olan çalışmalarda ve suyun kalitesinde (kullanılabilir ve içilebilir olmasında) Çevre Mühendisinin çalışmaları yer almaktadır.

Şekil-1 Ankara İlinde Yer Alan İvedik İçme Suyu Arıtma Tesisi

Şekil-1 Ankara İlinde Yer Alan İvedik İçme Suyu Arıtma Tesisi

Tabi bir de bu kullandığımız suların doğaya (çevre flora ve faunasına yani; doğada yaşayan bitki ve hayvanların tamamına) ve insanlara zarar vermeden uzaklaştırılması gerekmektedir. Kısaca Atık Su Uzaklaştırma Sistemleri dediğimiz; kanalizasyon sistemlerinin tasarımlarından, Atık su Arıtma Tesisine gelene dek yine Mühendislik çalışmaları yer almaktadır. Bitti mi? – Hayır..

Atık su Arıtma Tesislerine gelen atık suların karekterizasyonu belirlendikten sonra en uygun ve ekonomik arıtma yöntemi belirlenir ve atık sular bu arıtma yöntemi ile arıtılarak akarsulara deşarjı gerçekleştirilir. Bu çalışmaların baş aktörü kim?

– Bizler .. Yani Çevre Mühendisleri.

Şekil-2 Ankara İlinde Yer Alan Tatlar - Atık Su Arıtma Tesisi

Şekil-2 Ankara İlinde Yer Alan Tatlar – Atık Su Arıtma Tesisi

Günlük yaşantımızdan devam edelim. Her gün düzenli olarak yediğimiz yemekler, içilen bolca çay ve kahveler, kısaca kullandıklarımızdan arta kalanlardan bahsedelim. Halk arasında çöp diye tabir edilen akşam kapınızın önüne veya çöp kutusuna bıraktığımız (daha doğrusu attığımız) çöplerden.. Genellikle çöpe atılan atıklar Organik atıklar dediğimiz yemek, sebze, meyve, ekmek gibi atıklardır. Çöp kutusuna bırakılan organik atıklar belediyelerin çöp kamyonları ile toplanarak Katı Atık Düzenli Depolama Alanlarına getirilir ve burada depolama işlemleri gerçekleştirilir. Buraya kadar her şey gözle görülen gibi yani her gün yapılan standart işlemlerdir. Ancak geri planda kalan yani Katı Atık Düzenli Depolama Alanlarını yapımı; tasarlanması, plan programı, yer seçimini ve işletmesinde görev alan kimlerdir? Hazır sırası gelmiş iken; bir örnekle Katı Atık Düzenli Depolama Tesisinin olmaması durumunda ne gibi sonuçlar açığa çıkıyor hep beraber görelim.

Geçmiş dönemlerde bilinçsizce atılan bu çöpler vahşi depolama dediğimiz yöntemle mahalli meskenlerden olabildiğince uzakta olmak kaydıyla gelişigüzel atılmaktaydı. Hekimbaşı çöplüğünde de yine aynı yöntem kullanılmaktaydı. Ta ki 1993 yılının 28 Nisan Günü İstanbul’un Ümraniye ilçesinde, Hekimbaşı çöplüğünde Patlama olana dek. Vahşi depolama yöntemiyle depolanan bu çöplerin içerisinde biriken metan gazının patlaması sonucu meydana gelen faciada 27 kişi hayatını kaybederken 12 kişi ise bulunamadı. Kısa ve öz bir örnek olmasına karşın sonuç hiç de iç açıcı değil. Zaten bu olaydan sonra ülkemizde bu gibi vahşi depolama alanlarına yönelik yok denecek kadar az çalışmalar başlatılmış olup; doğru yöntem olan Katı Atık Düzenli Depolama Tesisleri yapılmaya başlanmıştır. Şuan ise yeterli sayıda olup olmadığı ise tartışmaya sunulabilecek ayrı bir konudur.

Katı Atık Düzenli Depolama Tesisinin yukarıda verilen örnekle önemi anlaşılmıştır diye ümit ediyorum.

Şekil-3 Ankara İlinde Yer Alan Mamak Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi

Şekil-3 Ankara İlinde Yer Alan Mamak Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi

Organik atıkların dışında günlük kullanıp da çöpe attığımız ancak geri dönüşümü mümkün olan atıklar da mevcuttur.

Ambalaj atıkları (kağıt karton cam şişe gibi), elektronik atıklar (televizyon, bilgisayar radyo gibi) atıklardır bunlar.. Buradaki örnekleri çoğaltmak ve sınıflandırmak olağandır ancak şimdilik bu örneklerle devam edelim. Aslında halk arasında çöp diyerek bu atıkların büyük kısmına haksızlık ediyoruz!. Çünkü bir kısmının direkt olarak geri dönüşümünün sağlanacağı, bir kısmının bazı işlemlerden geçerek geri dönüşümünün sağlanacağı ve kalan atıkların ise doğaya zarar vermeden depolanacağı gibi uygulama ve yöntemler vardır. Günümüzde de bu uygulamaların çoğu yapılmaktadır. Kim tarafından diye sormuyorum artık Tabiki Çevre Mühendisleri ..

Çevre Mühendisinin çalışma alanlarına örnek vererek bitiremeyiz. Sadece yukarıda yazılanlardan yola çıkarak bizler sadece bir mühendisten daha fazlasıyız. Bunu bilmemiz ve çevremize; yaptığımız bu işlerin önemini ve faydalarını doğru bir şekilde aktarmamız gerekir.. Yoksa Kaldırım Mühendisi olarak kalır adınız

Yazımın içerisinde de bahsettiğim gibi aslında Çevre Mühendisliği Kompleks bir Mühendislik alanıdır. Çünkü Çevre Mühendisliğinin her bir çalışma alanı ayrı bir bilgi ve tecrübe istemektedir. Eğer Çevre Mühendisi iseniz ve işinizi seviyorsanız; şunu bilmeniz gerekir. Diğer mühendislik alanlarından çok çok ayrı bir yerde olduğumuzun farkında olup; bu farkındalığı herkesin farketmesini sağlamak, önemine binayen ise yine bizim çalışmalarımız ve girişimlerimiz neticesinde gerçek yerinde olması için daha fazla emek sarf etmeliyiz..

Resimlerin Kaynağı: www.ankara.bel.tr

Hurşit ALTUN