Pencap/Hindistan‘ın üç popüler aşk hikayesinden biridir. Diğer ikisi ise ”Heer ve Ranjha” ve ”Sohni ve Mahiwal” dır.

Uzun zaman önce, Jial Sial kabilesinin kontrolündeki bir kasaba olan Kheewa köyünde bir kadın bir erkek çocuk doğurdu. Ne yazık ki kadın doğum sırasında öldü ve oğlunu emziremedi. Ancak yakınlarda başka bir kadın bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Bu kadın annesiz kalan erkek bebeği yanına aldı ve onu da kızı gibi emzirdi.

Böylece bu iki çocuk ”süt kardeşi” oldular. Çocuklar büyüyüp yetişkin çağına vardıklarında kız çocuğu olan Fateh Bibi evlendi ve at sırtında bir günlük uzaklıktaki bugünün Faysalabad yakınlarındaki Danababad köyüne taşındı. Fateh Bibi Kharral’ların yöneticisi Wanjal ile evlenmişti. Bu evlilikten Mirza adında güçlü bir çocukları doğdu.

Bu arada, Fateh Bibi’nin süt kardeşi sadece bir erkek değil Jial Sats’ın serdarı olan Khewa Khan’dı. Onun da bir güzel kızı olmuştu; adı ise Sahiba‘ydı.

Mirza okul çağına gelince ailesi onu eğitim alması için ”süt amcası” ve Sahiba’nın babası olan Khewa Khan’ın evine gönderemeye karar verdi. Khewa Khan Mirza ve Sahiba’nı aynı yaşta oldukları için Kuran öğrenmeleri için aynı sınıfa kaydettirdi.

Mirza, kuzeni Sahiba’nın hayal edemeyeceği derecede güzel olduğunu bilmiyordu. Mirza, Sahiba daha çocukken Khewa’ya geldiği için bu güzelliği fark edememişti ama bu iki çocuk ergenliğe girerken aralarında yavaş yavaş aşk ateşi yanmaya başladı.

Aradan zaman geçti. Mirza büyüdükçe daha iyi bir süvari ve okçu oldu. Çok iyi manevra kabiliyetine sahip Bakki adında güçlü bir atı vardı. Mirza o kadar yetenekliydi ki attığı ok her zaman tam hedefini vururdu. Sahiba ise zamanla daha da güzelleşmişti.

Çok geçmeden aralarındaki aşk filizlenmeye başladı. Mirza, Sahiba olmadan yaşayamazdı. Kendi dünyalarında kaybolmuşlardı.

Ne yazık ki, Mirza ve Sahiba’nın mutlu aşk günleri uzun sürmedi. Sahiba’nın ailesi aralarındaki aşkı öğrendi ve Mirza’yı ailesine geri gönderdi. Bundan çok uzun zaman geçmeden ailesi Sahiba’nı aynı kasabadan olan Tahir Han adında biriyle evlendirmek için bir evlilik ayarladı. Mirza evine döndüğünde Sahiba’nın ailesi evlilik hazırlıklarına ara vermeden devam ediyordu.

Sahiba, Brahman olan Karmu adlı arkadaşı aracılığıyla talihsiz evliliğini sevgili Mirza’sına iletti. Mirza haberi duyar duymaz evinden ayrılmak için plan yaptı. Ailesi onu durdurmaya çalıştı ama Mirza onların yalvarmalarını dinlemedi. Gitmesi gerekiyordu.

Mirza’yı durduramayacağı anlayan babası, Mirza ayrılmadan önce onun yanına gitti ve eğer dönecekse Sahiba ile birlikte dönmesi gerektiğini yoksa bunun ailesine büyük bir onursuzluk getireceğini söyledi. Wanjal, oğlunu çok seviyordu ve onu kaybetmek istemiyordu. Mirza’ya atı Bakki’yi verdi. Atına atlayan Mirza okunu kuşanıp Khewa köyüne doğru atını sürdü.

Mirza düğün günü düğün başlamadan önce Khewa’ya ulaştı. Sahiba’nın olduğu odaya gizlice gitti ve kapıyı açtı. Sahiba parlak kırmızı bir düğün elbisesi giymişti, narin elleri kına ile boyanmıştı. Mirza ona hayrandı.

Zaman kaybetmeden Sahiba’nın elinden tutarak onu ata bindirdi ve güvenli bir yere ulaştığını düşünene kadar atını hiç durmadan sürdü. Yoruldular ve tatlı Sahiba onu izlerken bir ağacın gölgesinde dinlenmeye karar verdi.

Bu arada düğün yerinde Sahiba’nın kardeşleri onu düğün seremonisine çağırıyorlardı. Sahiba’nın gelmediğini görünce kardeşler bir şeylerin ters gittiğini anladı. Sahiba’nın odasında olmadığını gören kardeşleri, kuzenleri ve damat atlarına binerek onu aramaya başladılar.

Sahiba uyuyan sevgilisini izlerken kardeşlerinin yakında onlara yetişeceğinden korkuyordu. Ne yapacağını bilemedi. Eğer kardeşleri geldiğinde Mirza uyanık olursa kardeşleri Mirza’nın hızlı oklarıyla can verecekti.

Kardeşlerinin kendisine acıması ümidiyle Mirza’nın ok kılıfına ulaştı ve içindeki her keskin oku ikiye kırdı. Bu şekilde kan dökülmeyeceğine inanıyordu. Birden Sahiba’nın kardeşleri ve akrabaları çifti ağacın altında buldular.

Sahiba’nın erkek kardeşlerinden birinin okundan kısa bir süre sonra Mirza boğazını delen bir okla uyandı. Mirza okuna uzandı ve kırık parçaları gördü. Sahiba’ya baktı. Onun yüzünde bunu neden yaptığına dair bir cevap ararken bu sefer göğsünden bir ok yedi. Sahiba birden kendini Mirza’nın üzerine attı. İkisi de zalim bir ıslık çalarak üzerlerine gelen oklar ile can verdi.

Mirza ve Sahiba’nın bedenleri ölmüştü ancak ruhları ve aşkları hala yaşamaya devam etmekte…

Hamza ERBİR