Çünkü dünyadaki insanların çoğunun ortak bir sorunu var: Düşünmeleri ve konuşmaları hakkında tamamıyla yanlış olan bazı ön kabullere sahipler.

Die meisten Menschen auf der Welt teilen naemlich ein Problem: Sie haben Annahmen über ihr eigenes Denken und Sprechen, die vollkommen falsch sind.

George Lakoff

 

Der Mensch spricht. Wir sprechen im Wachen und im Traum. Wir sprechen stets; auch dann, wenn wir kein Wort verlauten lassen, sondern nur zuhören oder lesen, sogar dann, wenn wir weder eigens zuhören noch lesen, stattdessen einer Arbeit nachgehen oder in der Muße aufgehen. Wir sprechen ständig in irgendeiner Weise. Wir sprechen, weil Sprechen uns natürlich ist. Es entspringt nicht erst aus einem besonderen Wollen. Man sagt, der Mensch habe die Sprache von Natur. Die Lehre gilt, der Mensch sei im Unterschied zu Pflanze und Tier das sprachfähige Lebewesen. Der Satz meint nicht nur, der Mensch besitze neben anderen Fähigkeiten auch diejenige zu sprechen. Der Satz will sagen, erst die Sprache befähige den Menschen, dasjenige Lebewesen zu sein, das er als Mensch ist. Als der Sprechende ist der Mensch: Mensch. […] Doch es bleibt zu bedenken, was dies heißt: der Mensch.

İnsan konuşur. Biz uyanıkken de konuşuruz rüyadayken de. Sürekli konuşuruz biz; tek kelimeye ses vermezken, sadece dinlerken ya da okurken de konuşuruz, hatta özellikle dinlemez ve okumazken bile, onun yerine bir iş peşinde koşarken ya da dinlenirken de konuşuruz. Biz her zaman konuşuruz bir şekilde. Konuşuruz, çünkü konuşmak doğalımızdır bizim. Özel bir istemekten kaynaklanmaz ilk olarak [konuşmak]. Denilir ki insan dile doğadan sahiptir. Doğrudur şu öğreti ki insan bitki ve hayvanın aksine konuşabilen canlıdır. Son cümle ama sadece insanın diğer bazı yetenekleri yanı sıra ayrıca bir de dil yeteneğine sahip olduğunu söylemez. Cümle şunu demek ister [haddizatında ki] ilk olarak dil insanı insan olarak olduğu canlı olmaya elverişli kılar. Konuşan olarak insandır insan. […] Da ne demektir [bu], insan, [işte bunun] üzerinde [çokça] düşünmek gerek.  

Martin Heidegger

 

1

George Lakoff muhtemelen en bilinen ya da tanınan mecaz/metafor kuramcılarından birisi. Kendisine ait kuramın doğum anını şöyle anlatıyor:

70’li yıllardayız ve ben genç bir öğretmen olarak University of California, Berkeley‘in lengüistik bölümünde çalışıyorum. Metaforik dili işlediğimiz bir dersteyiz. Öğleden sonra ve yağmurlu bir gün. Ödev olarak öğrenciler metaforla ilgili bazı metinleri okumuşlardı. Ders başladıktan yaklaşık 15 dakika sonra bir kız öğrenci girdi sınıfa. Geç kalmıştı. Özür diledi ve yerine oturdu. Canının sıkıntısı yüzüne yansımış olmasına rağmen yine de kendisini tutmaya çalışıyordu. Sıra kendisine geldiğinde birkaç kelime konuşmaya çalıştıktıktan sonra hıçkırarak ağlamaya başladı. Ne olduğunu sorduk. Erkek arkadaşım benden ayrıldı, ilişkimizin artık bir çıkmaz sokağa girdiğini söyledi dedi. Bunun üzerine kitapları bir tarafa bırakarak hepimiz kız öğrencinin etrafında toplandık ve sorununa çözüm aramaya başladık. Öğrencilerden biri arkadaşını sakinleştirmek için, üzülme, o ilişkinizin çıkmaz bir sokağa girdiğini söyledi sadece, fakat biz biliyoruz ki bu sadece bir metafor. O öyle demek istememiştir. Tabii ki de diye karşılık verdi kız öğrenci, sorun da tam olarak bu ya. O sadece öyle söylemiyor, öyle düşünüyor da. İster inanın ister inanmayın, bu an metafor anlayışımı ve metaforların düşünmemiz, konuşmamız ve davranmamız üzerindeki etkileri hakkındaki düşüncelerimi kökten değiştirdi. Nitekim delikanlı kız arkadaşına sadece ilişkilerinin sonuna geldiğini son derece açık bir şekilde söyleyebilmek için bir metafor kullanmıyordu, o sevgili olmayı birlikte yola çıkılan bir yolculuk olarak düşünüyordu. Dolayısıyla söz konusu yolculuğun bir çıkmaz sokağa girmesi sonucu gerektiği gibi davranıyor ve ilişkiden iniyordu/çıkıyordu. 

 

2

Lakoff’un ön yargı dediklerine bakalım son olarak:

 

1-Denken ist ein bewusster Prozess. Falsch! Gut 80 Prozent unseres Denkens sind uns nicht bewusst.

Düşünmek bilinçli bir süreçtir. Yanlış! Düşünmemizin neredeyse yüzde 80’inin farkında değiliz.

2-Der menschliche Geist ist ein Instanz unabhaengig von unserem Körper. Falsch. Alles Denken ist physisch.

İnsan zihni bedenimizden bağımsız bir kurumdur. Yanlış. Bütün düşünmek fizikidir.

 

3-Denken ist universell, alle Menschen können gleich Denken. Falsch. Menschen begreifen die Welt unterschiedlich, weil unsere Gehirne unterschiedlich geformt sind.

Düşünmek evrenseldir, bütün insanlar aynı şekilde düşünür. Yanlış. İnsanlar dünyayı farklı kavrarlar, nitekim beyinlerimiz farklı şekil almıştır.

4-Wir können alle Dinge in der Welt gedanklich so erfassen, wie sie an sich existieren. Sprache kann demnach buchstaeblich sein. Falsch. Wir denken und sprechen jeden Tag hundertfach in Metaphern. 

Dünyadaki her şeyi zihinsel olarak oldukları şekilde, kendilerinde nasıllarsa öyle kavrayabiliriz. Dolayısıyla dil harfiyen olabilir. Yanlış. Her gün yüzlerce kez mecazlarla düşünüp konuşuruz. 

Mustafa KÜÇÜKHÜSEYİN