Geldik Şubat ayına ve sevgilimiz var ve 14 Şubat’a yaklaşıyoruz. İşte büyük telaş başladı… “Acaba ne alsam, ne yapsam?” Kafalar allak bullak durumda. Her şey iyi hoş da bugün nerden geliyor, nereye gidiyor, kim bulmuş, kim söylemiş soran yok. Hayatta her şeyin altında yatan bir gerçek olduğu gibi 14 Şubat’ın altında da hediyelerden çok başka bir gerçek yatıyor. Kimine göre sevginin günü olarak kabul edilir, kutlanır; kimine göre “Sevgi bir güne sığar mı!?” denir kutlanmaz; kimisinin de sevgilisi yoktur sıradan bir gündür.
Peki bu kadar anlamlar yüklediğimiz ve yaklaşan bu günde neler olmuş bitmiş bir bakalım…
3. yüzyılda Roma İmparatoru olan 2. Claudius her erkeğin asker olması gerektiğini düşünmektedir ve evliliğin erkeği bu görevden uzaklaştırdığını düşündüğünden dolayı evliliği kesin bir şekilde yasaklamıştır. Fakat imparatorun bu yasağını delen birileri vardır… Aziz Valentine Roma’da yaşayan bir papazdır ve kendisi gibi papaz olan Aziz Marius ile çiftleri gizli gizli evlendirmekdir. Bir süre sonra bu durumu fark eden imparator Aziz Valentine’yi tutuklatıp döverek öldürülmesini emreder. Ms.270 yılında 14 Şubat da Hristiyan mezarlığına gömülür. Aradan 226 yıl geçer ve Vatikan Valentine’ye “aziz” ünvanını vermeye karar verir. Bu tarihten sonra 14 Şubat sevgililer günü olarak kutlanmaya başlanmış.
Yukarıdaki efsanenin yanında bir de ikinci hikayeye bakalım… Bu kadar gerçekliğin bir günde toplanmış olması da ne kadar garip göreceksiniz. Bu rivayete göre, 14 Şubat, Milattan önce Roma’da çoban tanrısı Faurus Lupercus’un adına düzenlenen şenliğin günüdür. 14 Şubat’ta yaşı gelen genç kızlar diğer seneye kadar birlikte olacakları erkeklerin isimlerini öğrenirlermiş. 15 Şubat günü de yaşadığına inandıkları kurdun mağarası önünde kızlar ve erkeler toplanıp şenlik yaparlarmış. Kızların, isimleri yazılı olan levhaları bir küpün içine atıp erkeklerin tek tek çekmesini isterler ve erkeğin çektiği isim onun bir yıl boyunca partneri olmaktaymış. Bu dinimiz de zina diyerek belirttiğimiz olgunun bir kutlama aracı olması gibi bir sapkınlığa yol açmakta…
14 Şubat aslında bizim toplumumuz da duyduğumuz masumane Aslı ile Kerem, Leyla ile Mecnun sevgisini hatırlatan güzel duyguların beslenildiği izdivaçların gerçekleştiği bir günden ziyade bir efsaneye göre Katolik bir ritüel veya başka bir efsaneye göre zina günüymüş. Aradığımız gerçek sevgi günü hikayesinin bir aşk hikayesi olduğunu düşünenler illaki olmuştur ama gerçek Türk toplumundan uzak bir kültürün izlerinin tüm dünyaya yayılmasından kalan kırıntılarının kendimize mâl edilmiş olmasıdır. Yani aslında Hristiyan bir din adamının ölümünü anmak ile ilgili bir konu. Başka bir perspektifken bakıldığında aslında bizim bir din adamımız olan Akşemseddin’in ölüm günü olan 16 Şubat gününün Hristiyan alemince anılması gibi saçma bir şey çıkıyor ortaya.
Yazımı okuyan arkadaşlardan bazıları, bilhassa bayan arkadaşlar senede bir gün eşlerinden aldığı hediye gününü biraz yerdiğim için belki kızmış olabilir ama şunu unutmayalım ve unutturmayalım; hediyeleşmek, hediye almak, hediye vermek bir güne veya belirli günlere sığdırılmayacak kadar güzel bir durum. Yazımı aşağıdaki hadis ile sonlandırmak istiyorum;
(Hediyeleşin, çünkü hediye, sevgiyi artırır, düşmanlığı giderir.) [İbni Asakir]
Ahmet Cemal KURTULMUŞ