Bir önceki yazımızda size internet denen şeyin nasıl meydana geldiğini anlatmıştık. Bu yazımızda ise internet üzerindeki “alanlar” olan websitelerin nasıl oluştuğunu anlatacağız…

Tabii ilk önce WWW kısaltmasından başlamakta fayda var. Üç dabulyunun (www) açılımı World Wide Web, yani dünya çapında ağ anlamına gelen İngilizce terimlerden oluşmaktadır.

Burada bilmemiz gereken önemli bir şey var. O da internet ile web’in aynı şeyler olmadığı. WWW yani web, internet üzerinde çalışan servislerden sadece bir tanesidir ve aslında en toplumsal olanı diyebiliriz. Örneğin VoIP, XMPP gibi servisler internet iletişim ağı üzerinde çalışan www olmayan sistemlerdir.

Internet (wan), bilgisayarları birbirine bağlayan geniş ağ iken; web (www), internet ağı üzerinde oluşmuş sayfaların birbirine bağlandığı ağdır. Yani internet, fiziksel boyutu; www ise yazılımsal boyutu ifade eder.

Bu ayrımı yaptıktan sonra www’nün nasıl ortaya çıktığını anlatabiliriz. WWW, 1989’de Tim Berners-Lee adındaki CERN profesörü tarafından, CERN’de çalışan profesörlerin yazdığı makalelerin herkes tarafından erişilebilen bir noktada olmasını sağlamak için geliştirilmiştir. İngiliz profesör, bir yıl sonra da ağ tarayıcısını geliştirmiştir. Her gün web üzerindeki sayfaları Google Chrome, Internet Explorer, Mozilla Firefox gibi işbu ağ tarayıcılarıyla gezmekteyiz.

Berners-Lee, HTML adında, ağ tarayıcılarının anlayabileceği bir işaretleme dili geliştirmiştir. HTML, Hyper-text Markup Language kelimelerinin kısaltmasıdır. “Peki işaretleme dili ne demek?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. İşaretleme dili, web sayfasındaki içeriği tanımlamaya ve yapılandırmaya yarayan teknolojidir. Küçüktür “<” ve büyüktür “>” işaretleri arasına yazılan kurallar (ya da komut da denebilir), web sayfası içerisindeki metni biçimlendirmeyi amaçlar. Bütün ağ tarayıcıları temel HTML kurallarını tanımak (dolayısıyla taramak) üzere programlanmıştır.

Örneğin; “<b>Bizim Köşe</b>” işaretleri, ağ tarayıcınızın (örn: Chrome ya da Internet Explorer) “Bizim Köşe” kelimesini kalınlaşmış halde görmenizi sağlar. Yani tarayıcınız “Bizim Köşe” yazısını “Bizim Köşe” olarak size gösterir. Şu an bulunduğunuz sayfada sağ tıklayıp, kaynağı görüntüle yaparsanız eğer altta çalışan kodları (işaretleri) görmüş olursunuz.

Peki bu alışveriş nasıl mümkün olmakta?

Evet, sizin bizimkose.com sayfasını görmeniz nasıl mümkün olmakta? Üsttekileri okuduktan sonra bu soruyu hiç sordunuz mu?

osi modeli

Osi Modeli, iki bilgisayar arasındaki iletişimin nasıl olacağını tanımlayan standarttır.

Bu soruya verilecek cevabın fiziksel boyutunu bir önceki, internetin nasıl oluştuğuna dair yazımızda anlatmıştık. Ancak işin üst katmanındaki veri akış trafiği nasıl oluşmakta, hala muallakta. Hemen onu da anlatalım…

Tarayıcınızda bir web sitesini çağırdığınızda, web sayfası ile bilgisayarınız arasında “internet ağı” yardımıyla veri transferi gerçekleşmektedir. Bunu sağlayan protokole HTTP (Hypertext Transfer Protokolü) denmektedir. İşbu protoköl, istemci ile sunucu arasındaki veri alışverişi kurallarını ihtiva eder. İstemci sizin bilgisayarınız, sunucu ise gitmek istediğiniz web sitesinin barındığı bilgisayardır. Şu var ki; http, uygulama katmanındaki protokoldür. Yani son kullanıcı olarak sizin muhatap olduğunuz katmandadır. Bu cümleden, internet iletişiminin katmanlardan oluştuğunu anlamışsınızdır…

Burada katmanların hepsini teker teker sayıp, ne işe yaradığını anlatmak istemiyorum çünkü çok da gerekli olmadığını düşünüyorum. Ancak, konumuzla alakalı önemli bir noktayı da nazara vermek zorundayım. O nokta şu ki; web sitelerinin hepsi ağ üzerinden birbirleri ile veri alışverişi yapmak için ip adresi kullanmaktadır. Yani internet servis sağlayıcısının (Örn: Ttnet, Superonline vs.) internete bağlanabilmeniz için size tanımladığı özel bir ip adresi bulunmaktadır. Aynı şekilde bağlandığınız web sitesinin barındığı sunucu denilen bilgisayar için de bir ip adresi tanımlanmıştır. Örneğin bizimkose.com web adresinin barındığı bilgisayarın ip adresi 185.106.210.183…

Peki, tarayıcımıza www.bizimkose.com yazdığımızda 185.106.210.183 adresini nasıl buluyor?

Bu sorunun cevabını da bir sonraki yazımıza bırakalım…

Abdullah Yargı