Küreselleşen toplumsal yaşamda modern dünyanın hayatımıza soktuğu birçok yeni kaygılardan birisi de internettir. Yalnızca ruh sağlığını veya aşırı kiloluluğu düşünmek kâfi değildir. Beyin sağlığının da ciddi biçimde düşünülmesi gerekiyor ki, beyin yani mevzu bahis akıl insanoğluna lütfedilmiş en önemli ve kıymetli hazine, cevher ve nimettir.
Mesajlaşmak, beynin dikkat merkezini yıpratıyor mu?
Facebook, Twitter, YouTube ve diğer sosyal medya araçları kişilerin sosyal normal ilişkilerini olumsuz mu etkiliyor?
E-posta kullanımı tıpkı kokain ve benzeri maddeler gibi bağımlılık mı yapıyor?
Bu ve birçok çeşitli kaygı son zamanlarda daha fazla artık gösterdi. Elbette bu kaygıların artmasından faydalanan bir kesim de bulunuyor. Kitapçılar artık beyin eğitmeni yazarların kitapları ve oyunlarıyla dolup taşmış durumda. Hepsi de bizlere beynin algı gücünün bir kas gibi eğitilebileceğinden bahsediyor. Peki, bu doğru mu?
Sudoku bulmacaları insanların dikkat ve adaptasyon sıkıntısı çeken, sosyal yönlerini yitirmiş, e-posta bağımlısı olan, yarı insan yarı akıllı telefona dönüşmüş, bilgisayar ve oyun bağımlısı olan, sosyal medyada sosyalleşme gayretinde olup gerçek hayatta sosyallikten yoksun insanlar için birer çözüm olabilir mi bu kitaplar?
Bir gerçek var ki, yapılan her şey beyinde değişime yol açar. En küçük bir düşünceden büyük bir deneyime kadar her unsur, her öğe sinir ağlarında yeni bir bağlantılara ve kopmalara neden olmaktadır. Buna internet gibi alanlarda dâhildir. Televizon seyretmek, çay içmek, temizlik yapmayı düşünmek gibi etkinlikler de beyni benzer oranda etkileyen unsurlardır. Beyin, hangi şekilde yaşanıldığının izleriyle doludur.
Yeniye Şüphecilik
İnternet konusunda toplumun geniş kesiminde bir endişe vardır. Toplumda yeni teknolojiye adeta doğal bir tepki söz konusudur ki, bu endişeler de bunun birer parçasıdır. İlk kitapların yaygınlaştığı, hızla artış gösterdiği zamanlarda da benzer kaygılar söz konusu olmuştur. Antik Yunan’da Sokrates, gençlerin hatırlama becerilerine yazıların zarar vereceğine ilişkin endişelerini dile getirmiştir. Yeni teknolojiler yaşamı ve bireyi gerçekten etkileyebilmektedir. Ancak felaket tellallığı ise yersizdir.
“İnternet, beyni olağanüstü biçimde değiştiriyor.” Kaygısı yerinde midir? İnternetin beyne ve insana zarar verdiğine değin sağlam delil ve kaynaklar bulunmuyor. Bazıları daha farkına bile varamadığı olumsuzlukların olabileceğine işaret ediyor. Ancak bu hususta kaygı yerli değildir. Çünkü;
Gündelik hayatın beyin üzerindeki derin etkileri arasında okumak, spor yapmak gibi etkinlikler yer alıyor. Bunları yaparken de beyin sağlığı pek düşünülmüyor. Bilim adamları, saatlerce benzer etkinliklerin yapılmasında insan beyninin değişime uğradığını görüp, ifade etmektedir. Misal verecek olursak; taksi şoförleri beyinlerinde yön bulma hususunda işe yarayan hipokampus bölgesi normal insanlara göre daha büyüktür. Müzisyenlerin beyinlerinde ise çalgı aleti çalmak için gereken kısım büyüktür. Keman çalanlarda ince motor becerisi gelişmiştir. Öyle ki, iki ellerini de kullandıklarında iki tarafın da bombe yaratacak tarzda büyümesi söz konusudur.
Kısaca pratik yapmak beyin yapısında değişime neden olur. İnternet kullanımı peki neyin pratiğidir? Beyinde nasıl bir etki yaratır?
Yaşayın!
Elimizde kesin ve kanıtlanmış veri olmadıkça İnternet beyni olumsuz etkiler kaygısını bir kenara bırakmakta fayda var. İnternet (Bilgisunar) kullanımının büyük oranda arama yahut iletişim maksatlı olduğu varsayılarak bunun beyindeki etkisi ise bilgiyi değerlendirme hususunda daha iyi hale getirmek olabilir.
Ancak şayet İnternet kullanımı hayatta önemli yer tutan başka bir beceriyi olumsuz etkiliyorsa işte o zaman endişe taşımak gerekir. Misal, Facebook sizi arkadaşlarınıza yüz çevirecek düzeye getiriyor ve görüşmelerinizde seyrelme oluyorsa artık Facebook bağımlılık haline gelmiş zararlı bir teknolojidir. Ancak bu durumun temel verilere bakıldığında pek de öyle olmadığı görülüyor. Çoğu kişi İnternet ağını iletişim alanında ek teknoloji olarak kullanıyor. Diğer bir değişle diğer unsur ve yaşamsal faktörlerin yerine geçecek biçimde kullanmıyor.
İnternetin ilave bir tehlikesinden bahsetmek yersiz olacaktır. Elbette ki her şeyde olduğu gibi İnternette de zararlı tavır ve etkinlikler yapılabilir. Kitaplarda zararlı makale ve söylemler okuyarak birey psikolojilerinin bozulması, topluma zararlı hale gelebilmesi mümkün olduğu gibi, İnternette de benzer etkinlikler ve uygulamalar bulmak mümkündür. Ancak bu, İnternetin tamamen beyne ve bireye zarar verdiğine işaret etmez. İnternetten evvel yaşamımız bir parçası olan televizyonlar, kitaplar bazı etkinliklerin uygulanmasını sağlıyordu. Bu tarz pratikler, alışkanlıklar beyni değiştirmekteydi. Öyle ki insanın kendisi ve çevresi de bunun bir parçasıdır. Tüm bu unsurlar beyin içerisinde birer anı olup, herhangi bir hasar teşkil etmeyecektir. Önemli olan bireyin his olgusuyla beyninde uyandırdığı etkilerdir.
Unutulmamalıdır ki, beynin çalıştırılması egzersizleri yerine her alanda İnternet veya benzer teknolojilere yönelim ahmakça olacaktır. Aynı oranda hiç kullanmayı, yalnızca beyinsel egzersizlere yönelim de benzer oranda ahmaklık olacaktır.
*BBC NEWS Makalelerinden güç alınarak hazırlanmıştır.
Mevlüt Baki Tapan