Bazı konular, bazı bilgiler acaba mümkün mü diye insanın zihnini zaman zaman meşgul eder. Peki, en çok “mümkün mü” dedirten bu konular neler olabilir acaba? Öncelikle bugün mümkün olan birçok şey, bir zamanlar “mümkün mü” diye birileri tarafından sorulduktan sonra mümkün olabilmiştir. Ama halen mümkün görülmeyen veya mümkün olsun istenmeyen şeylerde vardır.
Yönetici Seçimi
Bilindiği gibi demokratik birçok yönetimlerde devlet yöneticileri halk seçimiyle başa gelmektedir. Peki şirketlerde, devlet dairelerinde bu durum seçim ile mümkün olabilir mi? Yani şirket ve devlet dairelerinde görev yapan personel arasından aday olan bireyler, 1 veya belirlenen süre için yönetici olarak seçilebilir mi? İşçiler yöneticilerini her yıl veya 2-3 yılda bir kendileri seçebilir mi? Bu şekilde seçimle yöneticiler başa gelse işler nasıl yürür?
Zamanda Yolculuk
Yıllarca birçok roman ve filme konu olan zamanda yolculuk acaba gerçekte mümkün mü? Zamanda yolculuğun mümkün olduğuna dair somut bir kanıt ve geçerli bir tanı bulunmuyor. Ancak birçok tez ve öngörü olabileceğini söylese de çoğunluk bunun mümkün olmadığını belirtmektedir. Peki, gerçekte zamanda yolculuk mümkün olsa nasıl olurdu? Hangi zaman gitmek isterdiniz? Bizim yaşadığımız zaman dilimine hangi zaman diliminden hangi canlılar gelirdi ve zamanlar arası geçiş, etki ne düzeyde olurdu? Ayrıca biz, insanların zamanda yolculuğa çıkmaya ihtiyacı var mı?
Akıllı Robotlar
Yine birçok filme konu olan akıllı robotlar insan hayatında bir yer edinebilir mi? Akıllı robot yapmak mümkün mü? İnsan gibi düşünen, hisseden ve yaşama için gayret gösteren robotların yapılması mümkün mü? Dahası üreyebilen robot geliştirmek gerçekte mümkün mü?
Ortak Dil
Birçok kişi önemsemese de bazı dilbilimci ve siyaset adamı ortak dil projelerine önem veriyor. Esperanto dilinin geliştiricisi Zemanhof da bunlardan biri. Peki gerçekten tüm dünyada bir ortak dil kullanımı mümkün mü? Tüm ulusların dilini bir dil olarak kabul ettirmek veya herkesi aynı dil konuşmaya ikna etmek mümkün mü? Ortak bir dil çalışması mantıklı mı ve insanlığın buna gerçekten ihtiyacı var mı?
Beyin Programlaması
Birçok bilim makalesinde sıkça görülebilecek konulardan birisi de beyin programlanmasıdır. Acaba insan beyninin gerçekte bir bilgisayar yazılımı gibi kodlanması, programlanması mümkün mü? Beyin programlaması mümkün olursa insanlara ne denli etkileri olacak, dini açıdan bakıldığında programlanmış beyinlerde ortaya çıkan amelin sorumlusu kim, yine beyin sahibi olan birey mi? Yanlış programlamalarda suçlu kim olacak dahası neden beyni programlama ihtiyacı duyuyoruz ve programlama mümkün olursa öncelikle nasıl bir programlama yolu izlenecek?
Ölümsüzlük
Yıllarca insanoğlunun aradığı ölümsüzlük gerçekte mümkün mü? İslam dininin kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim, “her nefis ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmran, 3/185; Enbiyâ, 21/35; Ankebut, 29/57) Aslında ölüm bedene has bir olgudur. Ruh ölmez ve bilip, tarif ettiğimiz ölüm ise ruhun bedenden göçü, bedenin artık dünyevi gözle işlevini yitirmesi anlamını ifade eder. Pek, bu hususta bizlerin ölümsüzlük olarak adlandırdığı olgu ise bedenen dünyada yaşamı ebedi sürdürme durumudur. Buna göre dünyada ebedi, sonsuza dek aynı bedenle yaşamak mümkün mü? Ölümü tatmadan yaşam gerçekte mümkün olabilir mi? Dahası beden ölse bile birey aynı haliyle başka bir makine veya bedende acaba yaşamını sürdürmesi mümkün mü? (Bitkisel yaşama girenler hariç tutulmuştur. Zira onların beyin ölümü ve algı durumu gittiği için kapsam dışı tutulur.)
Yoktan Var Etme
Yaratan Allah, yoktan var etme gücünü kutsal kitaplarda ifade eder. Ama insanın buna güç yetiremeyeceğini de belirtir. Peki gerçekten bizler yoktan bir şey var edebilir miyiz veya edemez miyiz? Zihinde daha önce hayal dahi edilmemiş bir olguyu, fikri üretip ortaya koymak yoktan var etmek olarak görülebilir mi? İnsan yoktan bir şeyi bir gün var edebilecek mi?
3. Dünya Savaşı
Birçok uygarlığın bahsettiği ve beklediği meşhur 3. Dünya Savaşı gerçekten çıkacak mı? Bu savaş tüm dünyayı kıskaçlarına alıp, kasıp kavurabilir mi? Bu gerçekte mümkün mü?
Türkiye ve Misaki Milli
Lozan Antlaşmasına kadar Kurtuluş Mücadelesinin ardından Türkiye’nin sahip olduğu sınırları Misakı Milli olarak adlandırmaktayız. Edirne’nin ötesi, Batum ve Ahıska, Musul ve Kerkük, Adalar vb. Türkiye sınırları içerisinde yer almakta idi. Lozan Antlaşması ile çizilen yeni sınırlar bu bölgelerin elden çıkmasına neden oldu. Peki birgün Türkiye yine bu sınırlar dahilinde Misakı Milli’ye ulaşabilir mi? Türkiye için bu mümkün mü? Olursa neler değişecek ve bizler için ne etkisi olacak?
Büyük İsrail
İsrail’in “Büyük İsrail” olarak adlandırdığı projenin gerçekleşmesi mümkün mü? Fırat-Dicle nehirlerinin arasında bulunan mezopotamya ve kutsal topraklar üzerinde kurulması amaçlanan Büyük İsrail’in bu projesinin gerçekleşmesi mümkün mü? Böyle bir durumda Türk-İslam aleminin hali ne olacak, etkileri nasıl olacak?
Daha nice mümkün mü dedirten konular var. Sizlerde mümkün olabilecek veya olamayacağını düşündüklerinizi yazabilirsiniz.