İnsanların özgürlüğünü kısıtlamak, bir insanın emrine vermek amacıyla yapılan uygulamalara kölelik denilir. 1800’lü yıllara kadar kölelik devam etmiştir. Hıristiyan ve Müslüman devletlerce antik barbar kölelik sistemi yok edilse de yine de uzun yıllar devam ettirilmiştir. Müslümanlarca azat etme geleneği gelmiş ve yaygınlaşmıştır. Ama yine de tam anlamıyla bitirilmemiştir.
Köleliğin etkisini yitirdiği devirlerde Portekizliler Afrika’dan binlerce kişiyi kaçırarak köleleştirip, köle ticaretini yeniden canlandırmıştır. Hollanda, İngiltere, Fransa ve Almanya ise bunun takipçileri olmuştur. Amerika ise ırkçı yaklaşımlarla köleliği ülkede üst boyuta taşımış ve ekonomik güç elde edebilecek düzeye getirmiştir. Ancak 1800’lerde Danimarka’nın ilk hukuki yasağı ve diğer ülkelere de yaptığı diplomatik baskılarla kölelik resmi olarak kanunlarla yasaklanmaya başlamıştır. Fakat günümüzde resmen yasak görülmesine rağmen ciddi oranda kölelik devam etmektedir ve hala bitmemiştir.
Günümüzde “garanti bakire, 90 günde teslim, ilave masraf yok, kaçarsa ücretsiz bir tane” gibi reklam ilanlarıyla kölelik ticareti yapan örgüt ve birimler hala bulunmaktadır. Polisler yakalayıp köle olarak satıyorlar. Birmanya’dan gelen Arakanlı Müslüman göçmenler kaçakçılarca köleleştirilip, satılıyor.
İran’da Muta nikâhı adıyla kendisinden faydalanmak maksatlı nikâhlanma ile kadınlar köleleştirilmektedir. Erkeklere, rızası olan kadınla ücret karşılığında bir süre beraberliği ön gören köle sistemi bulunmaktadır. Bazı Afganistan, Tacikistan ve Hindistan gibi ülkelerde de bulunmaktadır.
Daha 1980’lere kadar Türkiye’de de devam eden başlık parası ile kız evlendirme geleneği de kızların köleleştirilmesi ve parayla satılmasını ön görüyordu. Başlık parasını denkleştiremeyenler evlenemiyor ve hatta sevdiklerine kavuşamıyorlardı. Kızlar ailelerinin malı olarak istedikleri kişilere köle olarak adeta satılıyorlardı. Günümüzde ise bazı kırsal kesimlerde Süt Parası adı altında köleleştirmeye zorla itilmiş, küçük yaşta evliliğe zorlanmış köle kızlar bulunmaktadır.
Dünyanın dört bir yanında adı “köle” olarak konulmasa da milyonlarda insan köleliğe zorlanıyor. Eşya gibi satılıyor, para karşılığı köleleştirilip, emirlerinde çalıştırılıyor. Çok az ücretle kötü şartlarda çalıştırılmaya zorlanıyor, işverenlerin insafına bırakılmış durumda hayatlarını idame ettirmeye çalışan kölelik sistemi devam ettiriliyor.
Doğu Avrupalı kadınlar borçlandırılarak fahişeliğe zorlanıyor, Batı Afrika ülkelerinden kaçırılan çocuklar Brezilya gibi ülkelerde tarım arazilerinde köle olarak çalıştırılıyor. Farklı isimlendirme, farklı biçim ve yöntemlerle kölelik devam ettirilmektedir. İşçi statüsünde birçok köle mal gibi görülüyor, işverenler tarafından alınıp satılıyor veya değeri bitenler çöpe atılır gibi, yok ediliyor.
Dünyada resmen köleliğin en belirgin biçimde devam ettiği ülkeler; Hindistan, Çin, Pakistan, Özbekistan, Rusya, Nijerya, Endonezya, Bangladeş, Tayland, Sudan, Mısır, Etiyopya, Tanzanya, Irak, Vietnam, Meksika, Filipinler, Cezayir, Türkiye, Fas, Kamboçya, Brezilya ve Fildişi Sahili’dir.
Mevlüt TAPAN