Her mevsimin, her ayın bizler için ayrı önemi vardır. İlk baharda karlar erir, çiçekler açar. Sonbahar da yapraklar dökülür. Şairlere ilham gelir. Kışın ise karlar yağar, hava soğur ve sobanın başında çay ile beraber kitaplar okunur şiirler yazılır. Öyle mevsimler, aylar vardır ki; önemini unutamayız. Bahar gibi, Eylül gibi, Hazan gibi, Haziran gibi.

Haziran ayının önemli bir yeri vardır edebiyatımızda. Türk edebiyatının dokuz büyük ismini haziranda kaybettik. Şiirleriyle, öyküleriyle, romanlarıyla bizlere edebiyatı sevdiren, şiirleri yıllarca dillerden düşmeyen şairlerimizi kaybettik haziran ayında. İlk Orhan Kemal aramızdan ayrıldı. Eserlerinde işçi kesimin yaşamını işleyen, “Çukurova” yöresini edebiyatımızla tanıştıran bir mimardı. Halktan, pamuk tarlalarının  içinden çıkıp toplumcu gerçekçi anlayışla yapıtlar vermesi ayrı bir güzellik katmıştı edebiyatımıza. Sonra Ahmed Arif. “Hasretinden prangalar eskittim”. Şiirlerinde, türkülerinde ezilen insanları anlatmış, yaşamı boyunca tek kitabı yayımlanmasına rağmen edebiyatımızda unutulmayan şairler arasına girmeyi başarmıştı. Sonra da Nazım Hikmet. Toplumcu ve serbest şirin öncüsü, şiirlerinde işçi kesiminin sıkıntılarını anlatan ve Rus şair Mayakovski’den etkilenen bir şairimiz. “Kaldırımlar” da “Çile” çekerek  yürüyen Necip Fazıl ile girdiği edebî tartışmalar da ün katmıştı edebî kişiliğine. Ahmet Haşim; Fecr-i Âti topluluğunun en önemli kalemi. Şiirinde ahenge çok önem veren şair, eserlerinde aşk, sevgi, ölüm, hüzün ve yalnızlık temalarını işleyerek sanatı sanat için kullanan şairlerimizdendir. 4 Haziran 1933’ten beri “O Belde” de yatmaktadır. “Zarif” şair Cahit Zarifoğlu. Kendine özgü şiirlerinde İslâmî düşünceyi, toplumsal mutluluk konularını işleyen şiirlerinde, ikinci yeni akımının etkileri görülür. Şiirleri yıllarca okunan, unutulmayan şairlerimizdendir. Cemil Meriç; eserlerinde dile verdiği önemle tanınan şairimiz, edebiyatımızın yetkin yazarlarından olan şair, en çok deneme, makale ve inceleme alanlarında eserler vermiştir. Peyami Safa; eserlerinde psikolojik çözümlemelere ve tahlillere yer veren şair, Doğu-Batı çatışması eserlerinde başarıyla kendini gösterir. “Yalnızız”, “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” ve “Fatih-Harbiye” eserleri ile tanınmıştır. Cahit Külebi; memleket üzerine yazdığı şiirlerin yanı sıra; deneme ve hatıra türünde de eserleri vardır. Ahmet Muhip Dıranas; “Fahriye Abla” şiiriyle tanınan şairimiz, halk şiiri geleneğinden yararlanarak konuşma havası içinde yazdığı eserleriyle tanınır. Yapıtlarında metafizik, güzellik, aşk ve doğa konularına değinen sanatçımız, sembolist şiir anlayışını halk şiiri ile birleştirmiştir.

Haziranda kaybettiğimiz, edebiyatımızın dokuz önemli mimarını tanıdık. Bizler, bu mimarların bizlere miras bıraktığı eserleri yaşatmaya çalışarak, okutarak ve okuyarak hafızalardan silinmesinin önüne geçebiliriz. Bu konuda biz çıraklara çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bizden sonraki gelecek nesilleri batının yeni şımarık romanlarıyla büyütmek yerine, Türk edebiyatının yıllarca unutulmayan mimarlarının elinden çıkmış eserleri okuyup okutarak, edebiyatımızın ne kadar büyük bir zenginlikte olduğunu, şair ve yazarlarımızın nasıl bir kişilikte olduğunu anlatabiliriz. Yıllar sonra edebiyatımız, bünyesinde niteliksiz eserler barındıran “yeni batı edebiyatı”nın etkisi altına girerse şüphesiz bunun sorumlusu yine bizleriz. Edebiyatımızın kalitesini koruyup özgünlüğünü yitirmemesi için, geçmiş dönemlerimize bağlı bir anlayışla ilerleyen yıllarda eserlerler verebilmek için ve mimarlarımızın şiirlerini, öykülerini, romanlarını dünya edebiyatı örnekleri arasına taşımak için edebiyatımızı ve tarihini bizden sonraki nesillere sevdirerek anlatmalıyız.

Haziran ayında kaybettiğimiz edebiyatımızın dokuz mimarı;

Orhan Kemal
Ahmed Arif
Nâzım Hikmet
Ahmet Haşim
Cahit Zarifoğlu
Cemil Meriç
Peyami Safa
Cahit Külebi
Ahmet Muhip Dıranas.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Ali Seydi Kılıç