Kayyum, son zamanlarda tabiri caizse gündemimize oturan bir kelime oldu. Kaynak Holding, Zaman Gazetesi, MHP gibi şirket ve kurumlara kayyum atanması bu kavramın popülaritesini hiç olmadığı kadar artırdı.
Meselenin esas yönü olan hukuk-politik olarak ne olduğuna geçmeden önce etimolojik olarak incelemekte fayda var. Kayyum, Arapça bir kelimedir ve “bir şeyi ayakta tutan” anlamına gelir. Bu da “ayakta durmak, var olmak” anlamında gelen “kıyam” kelimesinden gelmektedir. “Para” yerine kullanılan “kaime” kelimesiyle aynı harf kökünü paylaşmaktadırlar. Kelimenin temel mantığı, “bir şeyin yerine geçme, aslı gibi olmak“tır. “Kavvam, kaim, ikame, makam...” aynı kökten türeme kelimelerdir.
Kültürümüzde önemli bir yerde duran kayınvalide, kayınpeder gibi kelimelerdeki “kayın-” da kaim kelimesinin tahrif edilmiş halidir. Tıpkı “kaim-makam”ın kaymakamlığa biçimsel değişiminde olduğu gibi…
Peki hukuki olarak ne anlama gelmekte?
Uzun süredir gündemi fazlasıyla meşgul eden “kayyum meselesi”, kin ve nefret içgüdüsüyle yapılmakta olan bir şeymiş gibi lanse edilmekte… Ülkemizde, kuvvetler ayrılığının benimsendiği anayasal sistemimizde (anayasanın 6, 7, 8 ve 9. maddelerinde) her organ kendi sınırlarında görevlerini icra etmektedir. Yargı organı da bu yetkilerini bağımsız mahkemeler kanalı ile kullanır. Demek ki kayyum atanması meselesinde ne hükümeti ne de şahısları ilgilendiren özel ve kişisel bir husus vardır. Peki “Kayyum kimdir? Hangi durumlarda, ne kadar süre ile kim tarafından atanır?” biraz da bunlardan bahsedelim.
Kayyum, yasalarda belirtilen hususların vukuu bulduğu durumlarda hak sahibi olan gerçek kişi ya da tüzel kişiliğin yerine bağımsız mahkemeler tarafından bir malı yönetmek ya da belirli bir işi görmek maksadı ile atanan kişidir. Bu yönüyle vesayet makamının işleyişine benzer. Şu durumu özellikle belirtmekte fayda görüyorum; kayyum ataması ile temsil olunacak kişi ya da kurumun fiil ehliyetinden yoksun olması (ayırt etme yoksunluğu, kısıtlılık, ergin olmama) şartı aranmaz.
Gerçek kişi ya da tüzel kişilerin faaliyetleri kapsamında suç unsuru teşkil eden iş ve eylemlerde bulunmaları ceza hukuku bakımından Cumhuriyet Savcılarını re’sen harekete geçirir. Aynı şekilde şirket tasfiyesi, ortaklığın değiştirilmesi, miras hukukuna tabii hükümler, iflas erteleme hallerinde, hak sahibi kişi ve kurumların kısıtlanması gibi gelişmelerde ise talep halinde Ticaret Mahkemelerince kayyum görevlendirilebilir. Mahkemeler isterse kayyum listelerinden isterse de uygun gördüğü bir kişinin atamasını yapar. Kayyumun ne kadar süre boyunca görev alacağı mahkeme tarafından tayin edilir.
Faydalı olması dileğiyle…
Emre KAYAALP