VE.. PERDE KAPANIR! ALKIŞLAR ; “HADİSLERİN 200 YIL SONRA YAZILDIĞI” TİYATROSUNA GELSİN.. 👏👏
>> Günümüze kadar ulaşan sahabelerin yazdığı hadis nüshaları
(İşin Aslı: Hadisler daha Hz. Peygamber Döneminde Yazıldılar, İspatı Metnin Alt Tarafında)
Hadislerin 200 sene sonra yazıldığı gibi dudak uçuklatıcı, heyecan verici (!) bir keşfi yapan emekli paparazilerin eski meslek alışkanlıklarıyla sansasyonelleştirdikleri malum iddianın magazin paçavrası kadar çirkef oluşu, bu Pinokyocukların burunlarını Atlantik’e kadar uzatıyor olmasından belli zaten de..
Biz biraz daha uzatalım burunlarını: Eğer bu karton adamlar Şirinler çizgi filmindeki Zaman Baba’nın makinesine girip Hicri ilk 200 yılı santim santim taramamışlarsa, o devrin mübarek zevatı kabirlerinden kalkıp “Biz hadisleri 200 yıl boyunca hiç yazmadık” dememişlerse, bizimkiler; Disney karakterleri kadar hayal ürünü olan Kaf Dağı’nın ardındaki dünyalarında sihirli aynalardan Hicri ilk 200 yılı sinema keyfi tadında izlememişlerse, imitasyon kilise ruhanisi kılıklı, Resulcülük oyunu figürleri gibi Allah’tan bu konuda vahiy alma serenomisi de düzenlememişlerse ya da son ihtimal; müneccim, kahin, gayb bilgini ve ahirzamana Allah’ın kıyak geçtiği promosyon Nebi de değillerse, sahi nereden öğrendiler bu yazısız fetret devresinin başından hooop 200 yıl sonrasına sıçrama yapıldığını?
Soy, sop; neseb gibi şer’i hükümlere göre afaki konuları, hatta geceleri çocuk uyutmak için anlatılan masallar kadar abartılı kahramanlık destanlarını, narsist takıntılı retorikleriyle egolarını satırlara sığdıramayan çöl şairlerinin her tarafından kibir akan şiirlerini bile yazan o dönemin okur-yazar takımına “hadis yazamama” laneti isabet etmiş de kalemleri her şeyi yazarken bi’ Rasulullah’ın mübarek sözlerini yazmama yasağı yemiş, Ebrehe’nin Kabe’ye yürümeyen filleri gibi kalemler de Rasulullah’ın ifadelerini yazamama felcine uğramış, adeta yazılı literatürde Rasulullah’ın sözleri afaroz edilmiş gibi resmen Yunan Tanrı mitolojilerini sollayan mistik tılsım, büyü, cadı laneti, muamma çağrışımlı sosyal medya efsanesi palavralar.. Yani bu küçük mucidler bu çığır açan keşif yetenekleriyle buralarda çürüyorlar, yazık oluyor bu çocuklara.. Keşke ikballeri parlak bu taze kabiliyetlere imkan verilse de aslında bize tarih diye yutturulan tüm kocakarı hurafelerini bir bir ayıklasalar..!
Yine kilit noktasına dönelim, ironi bir tarafa; YouTube’da entel özentisi arka planlar önünde çekilmiş sonradan görme videolarını izlemeyi su içmek, nefes almak kadar rutinize ettikleri popülarite sevdalısı, şöhret avcısı ‘hoca‘ süprüntülerinden öğrendiklerini göz ardı edersek, bu “video seyir ehli“, “koltuk – kanepe oturumu mudavimleri” çok zorlama bi’ ihtimalle tarih kitaplarından; evlerinde bulunduğunu varsaydığımız kitaplık rafına facebookta kopyala-yapıştır yapmaktan vakit bulup uzanabilmişlerse eğer okumuşlardır.. Bu ihtimal o kadar iğreti, zoraki, o kadar kipsiz, yakışıksız, gevşek monteli duruyor ki zihnimizden düştü düşecek.. Neden mi? Çünkü elimizdeki en eski kaynaklarda, hatta mealcilerin ilk hadis metinleri olduğunu iddia ettikleri kaynaklarda Rasulullah devrinde hadis yazımının özellikle bekar – genç ilim ehli Ashab-ı Suffa arasında yaygın olduğunu gösteriyor. Bu samimiyetsiz; çarkçı, çelişki yumağı sloganik ezber plaklarında ilmin iffeti, fikrin haysiyeti arama gafletine bilinçli olarak tekrar be tekrar düşelim ve sorumuzun boş duvarlarda yankı yapacağını bile bile, sırf altında kara cehaletleriyle ezilsinler, cevap verememe acziyetiyle girdikleri komik panik, telaş içinde ağızlarından tükrükler saça saça hakaretler savurarak yetersizliklerini kamufle etmeye çalışsınlar, bizi biraz daha tekfir etsinler de, doğru yolda olduğumuza olan inancımız perçinleşsin, zavallı müzmin ilmi çaresizlikleriyle debelenmelerini çekirdek çitleyip patlamış mısır yiyerek izleyelim diye soruyorum: Siz hadislerin 200 sene sonra yazıldığı senaryosuna nereden ulaştınız?

Ebu Hureyre’nin Hemmam bin Münebbih’e yazdırdığı Sahifesi, Prof. Muhammed Hamidullah tarafından Şam ve Berlin’de iki nüshası bulunarak neşredilmiştir.
Eğer bu bilgiyi Buhari’nin 200 sene sonra yazıldığından elde ettiyseniz, Buhari’den önce yazılmış ve günümüze ulaşmış sahabe dönemi hadis yazıcılığının somut örneği olan varaklar, sahifeler var elimizde?
Yoksa sizin gözlerinizin frekans ayarı Buhari öncesinde bize ulaşan sahifeleri görmemeye programlandı da arama motorlarınız Buhari’den önceki hadis yazımlarına engel falan mı yedi? Ya da bu 200 sene sonra bilgisini aldığınız iddiasında bulunduğunuz kaynaklar –ki bu iddianıza yalnız o kaynakları okumayan koyun kitleleri inanır– madem bu kadar güvenilirdi, niçin referans gösterdiğiniz bu “güvenilir” kitaplardaki işinize gelen pasajları alıp kalanını çöp kutusuna layık görüyorsunuz? Niye aynı kitabın bir sayfasındaki bilginin ipliğini uydurma diye pazara çıkarıyorsunuz da diğer sayfasındaki bilgiye dört elle sarılıp işte ‘Delilimiz budur‘ diye tellallık yapıyorsunuz?
Güvenilirlik konusunda tereddütleriniz varsa; nasıl oluyor da boğazlarınızı yırtacak kadar cızırtılı, pürüzlü bağırtılarla 200 sene sonra yazıldığı bilgisini annenizin babanızın kim olduğundan emin olduğunuz kadar emin vurgularla savunuyorsunuz? Hani güvenilmezdi bu kaynaklar? Güvenilmez kaynaklardan aldığınız bilgileri nasıl bu kadar hararetle sahipleniyorsunuz? Hangi ölçüte uyarak, hangi mihenge vurarak aynı kitabın istediğiniz yerini cımbızlıyor, istediğiniz yerine “uydurmadır” damgasını vuruyorsunuz?
Sahi, cidden hangi kadim kaynakta “Hadisler ilk 200 yıl boyunca ve sahabe döneminde hiç yazılmamıştır.” bilgisi geçiyor?
Neyin telaşını yaşıyorsunuz ki; hadis yazımını Rasulullah’ın men ettiği giriş bilgisini kırpıp devamında, gelişme bölümünde Rasulullah’ın hadis yazımına izin verdiğiyle alakalı aynı kaynaklarda geçen onlarca rivayeti daksilliyorsunuz? Size bu ıskalamayan (!) redakte yetkisini hangi merci, hangi otorite makamı lutfetti? Kavanozun içindeki; iddialarınıza gülücükler fırlatan parçacıkları alıp, sizin garazkar hezeyanlarınıza somurtkan emojiler yollayan kütleleri ayıklamak nasıl bir çürük mal pazarcısı hokkabazlığı ve kurnazlığıdır? Bu; rivayetlerin size malzeme sağlayan kısımlara dört elle sarılıp, dönen çarkınızı tıkaçlayan kısmını linç etmeniz, çocukların evlerine gelen sevmediği misafirlere hırçınlık yapıp kendilerine lolipoplar veren misafirlerine ise cilveler, nazlar, işveler yapması kadar menfaat fırsatçılığı değil de nedir? Gerçekten ilmi yoksunluğunuzun kurak topraklar kadar verimsiz, meyvesiz oluşu, çocuklarla kıyaslanacak kadar seviye düşüklüğü yaşıyor olmanız en azından yalnız kaldığınızda sizi rahatsız etmiyor mu? Şimdi birazcık olsun obezite sinyalleri vermeye başlayan görmemiş hazır-yiyiciliğinizi karakter gölgenizden kazıyıp olumlu kimlik yozlaşısı yaşayın, video seyretmekten ve kopyala-yapıştır yapmaktan daha esaslı kabiliyetlerinizin olduğunu ispat için hece-hece okuyun; gerçekten hadisler 200 yıl sonra mı yazılmış, yoksa Rasulullah döneminden beri ceylan derilerine, deve kemiklerine, varaklara, nüshalara yazılıyor muymuş?
(Hz. Peygamberin ilk zamanlarda Kur’an ile hadis varakları karışmasın diye hadis yazımını iki ya da üç rivayetle men’ etmesine karşılık, sonrasında yüzlere varan sened ve rivayetlerle hadis yazımını bizzat emrettiğin biliyoruz. Bu kadar fazla rivayet ve kaynaklarının belirtimi ayrı bir yazı hacmini gerektiriyor.)
GÜNÜMÜZE ULAŞAN PEYGAMBER (a.s) DÖNEMİNDE YAZILMIŞ SUHUF, VARAK, NÜSHA CÜZ’LERE ÖRNEKLER
- Ebu Hureyre’nin Hemmam bin Münebbih’e yazdırdığı Sahifesi, Mecelletü’l-ilmiyyeti’ l-arabiyye’de Berlin ve Şam nüshaları karşılaştırılarak Şam’da 1953 senesinde yeniden neşredilmiştir, Hemmam bin Münebbih’in Sahifesindeki hadisler Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde ‘aynen’ yer almış durumda. (Prof. Dr. Talat Koçyiğit, Hadis Edebiyatı, Marmara Üniversitesi Yayınları, No:431, s. 14)
- Abdullah bin Amr bin As ‘ın Sahifetühü’s-Sadıka’sı
Bunu Muhammed Seyfeddin Uleyş’ in Kahire 1986 basımında tetkik edebilirsiniz.Bu hadisler Ahmed bin Hanbel’e, Abdullah bin Amr bin As’ın torunu Amr İbnu Şuayb’dan naklen girmiştir, dedesinden kendisine kalan sahifeleri nakletmiştir Amr bin Şuayb. - Annesinin kendisini Rasulullah’ın hizmetine verdiği ve peygamber aleyhisselama çok yakın bir sahabi olan Enes bin Malik, sürekli yanında bulunduğu Rasulullah’tan duyduğu hadisleri varaklara yazmış ve bunları vefat tarihi olan H. 93 senesine kadar sonraki kuşaklara aktarmıştır, kendisinden hadis yazmaya gelen çok fazla sayıda tabiin bulunuyordu.
- Dahhak bin Kays: H. 64’e kadar yaşamış ve elindeki sahifeleri tabiine ulaştırmıştır.
- Zeyd bin Erkam: H. 66’ya kadar yaşamış.
- Üseyd bin Hudayr, Hicretin 93.senesine kadar yaşamış ve Rasulullah’tan duyduklarını yazdığı varakları neredeyse H. 2.asra taşımıştır.
- Ebu Ümame el-Bahili H. 81.yıla kadar yaşamış ve sahifeleri miras bırakmıştır.
- Dahhak bin Süfyan el-Kelbi Hicretten sonraki 64.yıla kadar yaşamış ve yazılı hadis rivayet etmiştir.
- Saib bin Yezid, H. 92.yıla kadar yaşamış ve yazılı hadis varaklarını o dönemde hadis yazıcılığı yapan muhaddislere ulaştırmıştır.
- Ebubekir es-Sakafi H. 51.yıla kadar yaşamış ve evlenmeye dahi fırsat bulamayıp Rasulullah’ın hadislerini yazma, rivayet etme gayretindeki tabiin nesline ulaştırmıştır.
- Sehl bin Sa’d es-Saıdi Hicretten sonra tam 91 sene daha yaşamış ve 1.yüzyılın 2.yüzyıla döndüğü zaman dilimindeki hadis yazıcılarına elindeki sahifeleri nakletmiştir.
- Şeddad bin Evs b. Sabit el-Ensari H. 58’de vefat etmiş ve elindeki, Rasulullah’ın sözlerini yazdığı tomarları sonraki kuşağa teslim etmiştir.
- Ebu Eyyub el-Ensari H. 52’de İstanbul önlerinde vefat edene kadar kendisinde emanet bulunan sahifeleri sonraki nesle iletmiştir.
- Übeyy bin Ka’b H. 40 yılında vefat etmiştir, yazdığı hadisler sonraki neslin yazdığı hadis varaklarının arasına girmiştir.
- Rasulullah’ın baldızı Esma binti Ümeys Rasulullah’la ve kardeşi Aişe (r.a) ile en çok görüşen talihlilerden biriydi şüphesiz ve duyduğu çok sayıdaki hadisi yazdığı suhufu vefat tarihi olan H. 93 yılına kadar tabiine ulaştırmıştır, ki oğlu Urve bin Zübeyr İslam tarihi kaynaklarının en kuvvetlilerinden İbn-i İshak, İbn-i Hişam.. gibi siyer yazıcılarının başvurduğu en esaslı dayanağıdır.
- Hz. Peygamber’in azad ettiği ancak yanından ayrılmak istemeyen Ebu Rafi, yanında bulunduğu sürece Rasulullah’tan duyduklarını vefat ettiği H. 40 yılına kadar muhafaza etmiştir.
- Cerir bin Abdullah el-Beceli H. 54.yıla kadar yaşamış ve kendisinden bulunan yazılı hadis varaklarını sonraki hadis yazıcılarına aktarmıştır.
- Bera bin Azib H. sonraki 72.yıla kadar yaşamış ve yazdığı hadisleri 72.senedekilere nakletmiştir.
- Rafi’ bin Hadic H. 74.seneye kadar yaşamış olan, sahabenin okur-yazar kadrosundan idi ve yazdıklarını selametle H. 74.seneye kadar ulaştırdı.
- Şümğün el-Ezdi el-Ensari H. 64.seneye kadar yazdığı hadisleri ulaştırmıştır.
- Dahhak bin Süfyan el-Kilabi de okuması yazması olan sahabelerdendi ve yazdığı hadisleri H. 64’e kadar ulaştırdı.
- Abdullah bin Ebi Evfa H. 86’ya kadar yaşamış ve hadis Rasulullah’tan duyduklarını yazmıştır.
- Ebu Musa el-Eşari çokça hadis yazarak H. 42’deki vefatına kadar bunları hadis yazan tabiin nesline eriştirmiştir.
- Amr bin Hazm bin Zeyd el-Hazreci H. 53’e kadar yaşamış ve yazdığı hadisleri muhafaza etmiştir.
- Beni Salim bin Avf’tan, Kuba’nın eşrafından ve Hz. Peygamberin kardeşlik eşleştirmesinde Hz. Ömer’le kardeş olan Itban bin Malik de hadis yazan okur-yazar kesimdendi.
- H. 43 senesinde vefat eden Muhammed bin Mesleme de Ensar’dan Rasulullah ile çokça vakit geçiren sahabelerdendi, duyduklarını da yazmıştır. H. 43’e kadar bunları muhafaza etmiştir.
- Beşir bin Sad’ın oğlu Numan bin Beşir Hicretten sonra doğan ve Rasulullah’ın tahnik yaptığı çocuklardan biridir, kendisinden çok az hadis işitmiştir, fakat duyduğu bir kaç hadisi de yazmıştır, kendisinin H. 64’teki vefatına kadar duyduğu bu az miktarda hadis metinlerini aktardığını biliyoruz.
- “Semüre bin Cündeb’in Oğullarına“diye başlayan hadis yazılı varakları oğullarına emanet eden ve vefat ettiği H. 60 yılına kadar onları titizlikle saklayan bir hadis yazıcısı sahabe de Semüre bin Cündeb‘tir.
- Sübeyya el-Eslemiyye de hadis yazmış olan hanım sahabelerdendir.
- Vasile bin Eska H. 83 veya 85 yıllarına kadar yaşamış, Ashab-ı Suffa’dan olan ve Rasulullah’ın yanında üç sene hizmet etmiş , 3 sene boyunca onun kaldığı mescidin avlusundaki Suffa’da kalan, Rasulullah’tan duyduklarını yazan bir sahabidir. Yazdıklarını sonraki kuşaklara emanet etmiştir.
Hadis yazan sahabelerin isimleri bu yazı hacmini aşacak kadar fazladır, çok bilinen sahabilerden hadis yazan Cabir bin Abdullah, Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Mes’ud, Hasan bin Ali, Muaz bin Cebel, Hz. Aişe, Hz. Ali, Hz. Ebubekir, Selman-ı Farısi, Sa’d bin Ubade.. gibi isimleri yazmadım zaten yukarıda, Hz. Ömer’den rivayet edilen 537 hadisi resmi devlet mektupları şeklinde kaydettiğini… Hz. Ebubekir’in bizzat Hz. Peygamber’in yazdırdığı “Sadakat” nüshasını Enes bin Malik’e verdiğini, ondan oğlu Abdullah’a, ondan da torunu Sümame’ye intikal ettiğini (Buhari Zekat II, Bağdadi, Takyid;87)… Hz. Ali’nin elindeki “Sadakat, Diyet” konulu hadislerin yazılı olduğu varakların, Esbab-ı Nüzul ve Hz. Peygamber’in ayetleri tefsirine müteallik sözlerini yazdığı nüshaların Harisu’l-A’ver kanalıyla Şa’bi’ye aktarıldığını…Amr bin Hazm bin Zeyd el-Hazreci’nin bizzat Hz. Peygamber’in yazdırdığı “Feraiz, Diyet, Sünen” hükümleriyle dolu varakları, kendi ailesi vasıtasıyla vefatından sonra kaynaklara geçtiğini(Nabia Abbott,Studies in Arabic Literary Papyri, Chicago, II;11.)…
Abdullah bin Mesud’un bizzat yazdığı kitapçığı oğlu Abdurrahman’a emanet ettiğini, Abdurrahman’ın da Ma’an‘a bu kitabı göstererek “Yemin ederim ki, bu babamın eliyle yazdığı kitaptır.” dediğini (İbnu Abdilberr, Cami’, I. 86.)…En çok hadis yazan sahabelerden Abdullah bin Amr bin As’ın Hz. Peygambere “Senden işittiğimiz her şeyi yazalım mı?” diye izin istediğini ve Rasulullah’ın “Evet” cevabını verdiğini (Bağdadi, Takyid, 74-82)…Peygamber aleyhisselamın amcasının oğlu Abdullah bin Abbas’ın hadislerle ilgili yazdıklarının en önemlisinin Hz. Peygamber’den gelen rivayetleri topladığı meşhur ‘Tefsir’inin “Sahife” adıyla bilindiğini (Prof. Dr. İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, 103)…
Daha çocukken Rasulullah’ın yanında kalmaya başlayan Enes bin Malik’in “İlmini yazmayan kimsenin ilmine ilim denmez” diyerek talebelerine hadis yazımını telkin edip kendisinin de çok fazla varağa hadisleri topladığını (Bağdadi, Takyid, 96)…
Ebu Eyyub el-Ensari’nin 112 hadislik nüshası (Mustafa El Azamî: Dirasât fî el-Hadis en-Nebevî)…
Cabir bin Abdullah‘ın hem kendisinin yazdığı hem de çevresindekilere yazmayı telkin ettiği hadis nüshalarını (İbn-i Abdilberr, Cami’, I. 86)… biliyoruz. Bununla birlikte;
hayatı boyunca Rasulullah’ın sohbetlerini kaçırmamak için sarfettiği çaba bilinen Sa’d bin Ubade’nin, duyduğu hadisleri yazdığı nüshaları ölümünden sonra oğulları tarafından hadis yazıcılarına aktarılmıştır. (Prof. Dr. Talat Koçyiğit, Hadis Tarihi, 66)
Urve bin Zubeyr ve Ebu Kalabe, Urve bin Zubeyr’in teyzesi, Rasulullah’ın hanımı Hz. Aişe’den duydukları hadisleri yazmışlardır. , Urve bin Zubeyr Hicretin 94.yılına kadar yaşamı, siyer ve hadise dair sonraki kuşakların canlı bilgi kaynağı olmuştur. Bu nüshalardan “Müsnedü Aişe” yi Abdülgafur Abdülhak Hüseyin el-Belluşi Kuveyt’te 1985’te incelemiş, tekrar neşretmiştir. Urve bin Zubeyr’in yazdığı nüshalardan aktarılan 315 hadise dair 2000 rivayet Tübingen Üniversitesi’nde Joachim von Stülpnagel tarafından tez konusu olarak incelenmiştir.
Abdullah bin Amr bin As’ın hadisleri yazdığını eleştiren bazı Kureyşli sahabiler onu bundan vazgeçirmeye çalıştıklarında, Abdullah bin Amr bin As durumu Rasulullah’a açmış ve Rasulullah da yazmasını emir buyurmuştu. (Bağdadi, Takyid,72) Mekke’nin fethi günü Rasulullah kendi hutbesini Yemenli Ebu Şah için yazdırmıştı. (Bağdadi, Takyid 74-82)
Muğire bin Şube duyduğu hadisleri katibi Verrad’a yazdırmıştır (Zuheyr bin Harb, 93.)
5374 senedi olan 1236 hadis rivayet eden Ebu Hureyre’den Hadis Alanlar:
⏩ Beşir bin Nehtk
(İbni Ebi Hayseme, elAim, İla; el-İlel, 1/43; İbni Sa’d, 7/1: 162; Takyidu’I-İlm, 101)
⏩ Said el Makburi
(Tehzibu’t-Tehzib, 9/342; el-İlel, 161a ; es-Sikât, 599)
⏩ Mervan bin Hakem’in katibi Ebu Zuayzaa
(Tehzibu’t-Tehzib, 9/342; el-İlel, 161a ; es-Sikât, 599)
⏩ Hemmam bin Münebbih
⏩ Ebu Salih es-Semman
⏩ Abdullah bin Hürmüz
Abdullah bin Mevhib el-Kureşi
⏩ Ukbe bin Ebi’l-Hasna
⏩ Muhammed bin Sirin
(Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları.
Dr. Mustafa el-A’zamî, Dirâsetü’n ani’l-Hadisi’n-Nebevi Mektebetu’l-İslami, 1400/1980)
1540 Senedli Rivayetin Yazıldığı Cabir bin Abdullah Varaklarından Hadis Yazanlar :
Cabir bin Abdullah’ın hadis nüshalarından rivayetleri yazılı olarak alanlar:
⏩ Süleyman bin Kays el-Yeşkuri
(Zehebi, III, 190-191)
⏩ Abdullah bin Akil
⏩ Ata b. Ebi Rebah
⏩ Ebu Cafer Muhammed b. Ali
⏩ Ebu’z-Zubeyr
(Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 108.s. 184)
2286 senedli rivayeti olan Enes bin Malik’in Varaklarından Yazılı Hadis Alanlar :
⏩ Enes bin Sirin
⏩ Sumame b Ubeydullah b. Enes
⏩ Humeyd et-Tavil (Mahmut Kırkpınar, 1987,MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezinde bu sahife tekrar neşredilmiştir.)
⏩ Kesir bin Süleym er-Ravi
⏩ Eban b. Ebi Ayyaş
⏩ Enes bin Malik’in hizmetindeki Haraş bin Abdullah
Abdullah bin Abbas’ın Cüz’lerinden Yazılı Hadis Alanlar :
⏩ İbni Ebi Muleyke
⏩ Said bin Cübeyr
⏩ Necdet el-Haruri
(Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 108.Dr. Mustafa el-A’zamî, Dirâsötun ani’l-Hadisi’n-Nebevi, Mektebetu’l-İslami 1400/1980,
Hatib el-Bağdadi, Takyidu’l-İlm, Prof. Dr. Muhammed Mustafa el-Azami, Hadis Metodolojisi ve Edebiyatı, Usul Yayınları, s. 44-45)
Hüseyin Asudegi
Çok ikna edici bir yazı Zaten hadisler 200 yıl sonra yazıldı diyenler de hiç bir tarihi kaynağa dayanmıyorlar Buhari nin 200 yıl sonra yazılmış olması Buhariden önce hadis yazılmadığına delil olamaz
Ne kolay kanmışız ben de gerçekten hadisler 200 sene sonra yazıldı zannediyordum.
benim yaptığım yorumum silinmiş nedenini öğrenebilirmiyim
Selamlar, veritabanında size ait tek yorum bu çıkmaktadır. Onaylanmayan ya da silinen bir yorum bulunmamaktadır.
o zaman ben tekrar iletiyim elimden geldiğince kısa bir şekilde yazacağım peygamberin döneminde yazılan kuran ayetleri yoktur demişsiniz zaten eğer ben yanlış anlamadı isem hz. osman döneminde yazıldığını belirtmişsiniz şimdi daha hadislerin o dönem yazılıp yazılmadığı konusuna gelmeden önce asıl kuranın asıl kaynağın kuranın anlaşılması için peygmberin hayatına sözlerine eylemlerine bakılması gerekir denilen başlangıç noktası zaten düşündürücü ve şüpheli bir durumken ikinci kaynağa hadislere geçiş yapmak pekte mantıklı olmasada yinede sorumu ileteyim yazınızda peygamber dönemine ait yazılan hadis nushaları var olduğunu isimler vererek bu şahış şu kişilere ve dunlarda diğerlerine aktarmıştır denilmiş ve şam da berlin bu nushalar neşredilmiştir denilmiş fakat adres verilmemiş şam ın neresi adresi sergilenen müze ismi adresi ve yine berlin de sergilenen müze nin adresi adres bilgileri yok ve bu peygamber döneminde yazılan hadislerin sizin yazınızdan anladığım eğer yanlış anlamadı isem sırası ile 30 adet midir o dönemden günümüze geelen hadis varakları nushaları hepsi eğer 30 adet değil ise diğer hadis nushaları varakları nerededir nerde sergilenmektedir ve ben bu konu ile ilgili youtube video sitesinde arama yaptığımda hiç bir veriye dökümana ulaşamadım her ne kadar internet portalı üzerinde ve youtube üzerinde var olan bilgilerin hepsi doğru olmasada bu durum doğru olan gerçeklerin bilgilerin internet portalı üzerinde ve youtube video sitesinde olmadığı yayınlanmadığı anlamına gelmez ve bu durumada referans olması gibi bir durumda söz konusu olamaz dolayısı ile örneğin peygamberin sakalı şerifi istanbul topkapı sarayında insanlara gösterilmektedir ve ramazan aylarındada camilerde cami cemaati önüne koyulup herkes tararfından görülmektedir ve youtube a peygamberin sakalı şerifi diye yazın karşınıza yüzlerce video çıkıyor fakat peygamber döneminde yazılan hadis nushaları varakları diye arama yapın bir adet bile bu konu ile ilgili video yok ve alakasız videolar çıkıyor karşınıza
Sorun zaten kütüphane veritabanlarına YouTube videoları üzerinden ulaşmak gibi anlaşılmaz ve isabetsiz bir tercihte bulunuşunuzdan kaynaklanıyor. Kütüphane veritabanları YouTube linkleri üzerinden listelenmez.
Bu nüshalardan biri Şam’daki Zahiriye Kütüphanesindedir, diğeri Berlin Kütüphanesindedir. Dünyada sadece bir tane Zahiriye Kütüphanesi ve yine sadece bir tane Berlin Kütüphanesi var. Yani bizden Zahiriye ve Berlin Kütüphanelerinin Cadde, Sokak numaralarını istemiyorsunuz sanırım?
Diğer varaklar ise
⏩ Sahife’tü-s Sadıka’daki varaklar Muhammed Seyfeddin Uleyş’in tesbit ettiği, Kahire’de,
⏩ el-Hatîb el-Bağdâdî ve Takyîd al-‘İlm’ inde Beyrut ve İskenderiye’de,
⏩ İbni abdilberr Camiu Beyani’l-İlmi ve Fadlihi’nde Riyad’da Dar’ü-l İbn-i Cevzi’de,
⏩ İbn-i Ebi Hayseme’nin Kitab’u-l İlm’inde Dımeşk’te,
⏩ İbn-i Hacer-i Askalanî’nin Tehzîbü’t- Tehzîb’ inde,Beyrut’ta Dâru’l-Fikr’de,
Bulunuyor.
Tüm varakların İstanbul’da bulunması gerektiği gibi bir zorunluluk olduğunu düşünmüyorsunuz herhalde?
Topkapı’da sakal emaneti gibi emanetlerin bulunması dünyadaki tüm varakların İstanbul’da bulunmasını zorunlu kılmaz. Bu yazdığım kütüphane veritabanlarına da İnternet linkleri üzerinden değil akademik bağlantılar üzerinden ulaşılır.
Bunların hiç birisi müzede değil, yorumda isimlerini yazdığım şehirlerin Yazma Eserler Kütüphanelerinde muhafaza ediliyor, yazma eserler kütüphanelerinin veritabanları da YouTube linklerinde yayınlanmaz, bu varakların ise Orient Digital projesi kapsamında Dijital Tıpkı Basımları yine İnternet üzerinden yayınlanmaz, çünkü su-i istimallerin önüne geçilmesi kaygısı vardır. Bu işin illegal ticaretinin yapılması istenmediği için. Fakat bu kütüphaneleri ziyaretiniz halinde dil bilginiz varsa yetkililerden istemeniz halinde size gösterilir.
Aynı durum Türkiye’deki Yazma Eserler Kütüphaneleri için de geçerli. Mesela Süleymaniye Kütüphanesinin veya Sivas’taki Ziya Bey yazma Eserler Kütüphanesinin veya Konya’daki Yusuf Ağa Yazma Eserler Kütüphanesinin veritabanını da İnternete açmazlar, bizzat ziyaret etmeniz halinde Dijital Taraması yapılmış eserlerin DVD’lerini size sunarlar. Eserlerin muhafazası adına varaklara fiziki temasa izin vermezler.
ben anlatamadım çok basit bir örneklendirme yapıyorum biraz önce google a sümer tabletleri nerede sergilenmektedir diye yazdım ve karşıma istanbul arkeoloji müzelerinde sergilenen 22 tablet başlığı ile görülmekte konu ile ilgili hiç bir bilgisi çalışması olmayan insanlar tarafındanda çok rahat zahmetsiz bir şekilde arkeofili.com sitesinde müzede sergilenen tabletlerin orjinal resimleri çekilmiş ve sitede yayınlanmaktadır ve yine gidip bizzat kendi gözleriniz ile görmek istersenizde adreside mevcut osman hamdi bey yokuşu gülhane/fatih / istanbul örneğin ben berlin kütüphanesine gittim ve bu nushaları görmek istedim ve bana gösterildi şimdi bu 1400 yıl önceden kalma muazzam tarihi eseri arkadaşlarımda görmek istiyor cep telefonum ile kütüphanede bir de hatıra fotoğrafı ile o anı ölümsüzleştirmek istedim cep telefonum ile resmini çekip waatsap ile de arkadaşlarımla ve diğer dünya insanları ile de facebook hesabımdan paylaşmak istedim şimdi bu mümkün değilmi ki bahsettiğiniz su istimaller ve bu işin illegal ticaretinin yapılmak istenmesi sümer tabletleri içinde geçerli değilmidir
Ben bunların fotoğraflarını çekmenin mümkün olmadığından bahsetmedim, zaten Google’a örneğin Hemmam bin Münebbih sahifesi yazdığınızda da çok rahat bir şekilde görsellerine ulaşabilirsiniz, yorumunuzu okuyunca İnternette tekrar arama yaptım ve ilgili görsellere ulaştım.Siz nasıl ulaşamıyorsunuz, onu merak ediyorum?
İnternet ortamına verilmeyenler ise musannef eserlerin içerisinde olan varakların iç sayfalarının Dijital kopyalarıdır yoksa Arapça hatta Türkçe arama yaparak bu musannef eserlerin kapak resimlerine de çok rahat ulaşırsınız.
Aynı durum ilk Kur’an mushafı için de geçerlidir, bu mushafın tüm iç sayfalarının Dijital kopyalarına İnternet üzerinden ulaşamazsınız. Topkapı’da ve IRCICA’ da olan mushaftan bahsetmiyorum, o mushaf ilk Kur’an nüshası değildir. Birmingham Müzesinde bulunan bu Kur’an’ın da fotoğrafını çekebilirsiniz fakat iç sayfalarına elden ulaşmanıza müsaade etmezler.
Siz parşömen ve kağıttan oluşan eserlerle taştan yapılmış tabletlerin korunurluk açısından aynı şartlara tabi olduğunu zannettiniz sanırım, taşın yanında kağıdın asırlara direnebilme kuvvetini göz önünde bulundurduğunuzda bu eserlerin iç sayfalarının her ziyaretçiye açılması durumunda oksidasyon ve kontamine riski oluyor, oysa taş çağlara direnebilir. Bu yüzden müzekologlar ve dendrokronoloji uzmanlarının tahkiki sonrasında bu eserlerin dijital taraması yapılır ve orijinalleri korumaya alınır. Çok uzağa gitmenize gerek yok, Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesine gidip mesela 6 asırlık bir eseri görmek istediğinizi söyleyin, size vermezler o eseri. Dijital kopyasını sunarlar. Bunu turistik ziyarete açılmış taş gibi dayanıklı bir meta ile kıyaslamanız yanlış neticelere ulaştırır. Bununla birlikte yukarıda belirttiğim gibi kapak resimlerine ulaşabilirsiniz, iç sayfalarının Dijital taramasına ise kütüphane yetkilileri ile temas sayesinde sanal olmayan kanallardan ulaşabilirsiniz.
yine yazınızda ana başlığı günümze ulaşan peygamber döneminde yazılmış hadis nushaları varakları ve altınada ebu hüreyyenin hemmam bin münebbeh e yazdırdığı sahifesi doğrusu şu olması gerekmiyormu peygamberin son 3 yılında gece gündüz peygamberin yanında olan ve peygamberden birebir dinleyip varaklara sözlerini yazan ebu hüreyyenin peygamber döneminde varaklara yazdığı hadisleri hemmem bin münebbehe vermiştir şimdi bu ikisi çok farklı şeyler hemmem bin münebbeh orjinal varakları ebu hüreyyeden almamıştır ebu hüreyyeyi dinleyerek kendisi kaleme almıştır yazınızdan anlaşılan durum bu peki ebu hüreyyenin peygamberin yanında iken yazdığı orjinal varaklar nushalar nerede bunu siz hemmem bin münebbeh in şam ve berlinde ki digital kopyasını resmini verdiğiniz için belirttim bu hadis nushası peygamber döneminde yazılan ve günümüze ulaşan hadis nushasımı oluyor şimdi hemmem bin münebbeh in gooogle yaptığım sorguda doğum tarihinin belli olmadığı hakkında da kaynaklarda fazla bilgi verilmediği ancak 750 yılında vefaat ettiği bilgisine ulaştım diğer vermiş olduğunuz isimlere değinmedim şam ve berlin kütüphanesinde ki digital kopyasını resmini verdiğiniz için ahmed bin hanbeli n müsnedin de de aynen yer almış durumda denilip referans verilmeside pek mantıklı ve kabul edilir bir durum değil günümüze ulaşan peygamber döneminde yazılan hadis varakları nushaları bağlamında ahmed bin hembelin doğum taarihi M.S.780 şimdi şöylede bir örneklendirme yapayım günümüzün cumhurbaşkanı başdanışmanına kendisine ait önemli bir yazı yazdırdı ve başdanışmanına yazdırdığı yazının altınada imzasını kaşesini mührünü yapıştırdı daha sonrada başdanışmanı bu yazıyı kendi yardımcısına imzalı kaşeli mühürlü olan yazıyı belgeyi vermeyip kendi ağzından kendi yardımcısına tekrar yazdırdı şimdi hangisi güvenilir olur kabul edilir başdanışmanının yardımcısı bu imzasız kaşesiz mühürsüz belgeyi yazıyı nereye hangi resmi kuruma kabul ettirtipte işlem yaptırabilir başdanışmanı yardımcısına demezlermi imzalı kaşeli mühürlü orjinal belge yazı nerde diye
Ebu Hüreyre bizzat bu hadisleri kendisi talebesi olan Hemmam bin Münebbih’e yüz yüze yazdırmıştır.Ortada mühür kaşe örneğinde olduğu gibi aracı ve üçüncü kişiler yok yani. Bu sahifelerin tarihi Ebu Hureyre (r.a)ın vefat tarihinden önce olmak zorunda, bizzat kendisi yazdırdığı için. Ebu Hureyre ise 681 senesinde vefat ediyor, yani bu varakların 681 tarihinden öncesine ait olduğu kesindir. Yalnız tarihî bilgiyle değil, aynı zamanda müzekoloji biliminin yöntemlerine göre de kesindir.
Hemmam bin Münebbih bu varakları aynıyla talebesi Ma’mer bin Reşid’e emanet etmiştir. Şimdi sizin sorun yaptığınız eğer Rasulullah hayatta iken yazılmış olduğunun kesin olmadığı ise, o zaman buyurun Rasulullah hayatta iken yazılmış bir tane bile ayet varağı veya Kur’an mushafı da yok elimizde? İlk Kur’an mushafı 653’e tarihli. Şimdi Rasulullah devrine ait değil diye, Rasulullahtan sonra sahabeler devrinde yazıldı diye bu Kur’an mushafına da güvenilmez diyebilir misiniz? Bu hadis varakları da sahabeler dönemine aittir ve kesin bilimsel yöntemlerle yaş saptaması yapılmıştır. Şimdi Hemmam bin Münebbih ile Ahmed bin Hanbel arasındaki boşluktan bahsetmişsiniz, oysa arada boşluk değil Ma’mer bin Reşid var. İlla ki yazan kişi olan Hemmam’ın Ahmed bin Hanbel’e ulaştırması gerekirdi, talebesi Ma’mer’in ulaştırması güvenilmez derseniz, o zaman aynı mantık Kur’an mushafını da vurur ve elimizdeki birinci Kur’an mushafını yazan kişinin ikinci Kur’an mushafını yazan kişiye ulaştırması gerektiğini, aksi takdirde güvenilmez olduğunu iddia etmiş oluruz. Oysa elimizdeki en eski birinci Kur’an mushafı ile en eski ikinci Kur’an mushafı arasında yüzyıllar var. Kağıt, varak, deri aynıyla ulaştıktan sonra ve bu ulaşan varakların bilimsel metodlarla yaş tayini kesin olarak yapıldıktan sonra bu varakların yazarının hangi sene vefat ettiği neden önemli oluyor? Sonuçta bu varaklar tek kelimesi değişmeden günümüze ulaşmış mı, ulaşmış. Eğer burada sorun ve güvenilmezlik arayacak olursanız ilk Kur’an mushafının yazarı ile ikinci Kur’an mushafının yazarının birbirini görmüş olmasının şart olduğu sonucu çıkar, ama dediğim gibi ilk mushaflar arasında yüzyıllar var.
Peygamberin yanında iken yazılmış orijinal varaklar nerede sorusuyla güvenilmezlik kasdı olursa Kur’an için çok riskli bir soru olacak bu, çünkü o zaman sorulur : Hz. Peygamber döneminde yazılan orijinal ayet, Kur’an varakları nerede? Bir tane bile yok günümüze ulaşan.
bu nasıl bir yazıdır. Tamamen şova çevirmişsiniz, gerçeklikten uzak likayatsız cümleler.
Cevap niteliğinde bir argüman bile üretemeyip,yalnızca olumsuz etiketleme yap(abili)yor oluşunuz, raflarında malzemesi tükenmiş küçük esnaf dilbazlığına muhtaç etmiş sizi. Uzak olduğunu iddia ettiğiniz gerçeklik sizin Kaf Dağının ardında kurduğunuz zihin ürünü bir masal dünyası olmasın sakın? Ama yalnız hissetmeyin kendinizi.Ait olduğunuz kategorideki tüm tipler aynı çırpınış içerisinde: Google efsaneleri ve Facebook rivayetlerinden ezberledikleri klişeler ile kadim İslam Literatüründeki gerçekler uyuşmadığında başlarından aşağıya buzlu su dökülmüşçesine bir titreyişle bilinçsiz eleştiriler yuvarlıyorlar ağızlarından.Ya ispatı? İspat mı,internet ve sosyal medyanın kirli sanal kütüphanesi. Ağzı olanın konuştuğu bir gürültü panayırı.Gerçeği dinlemeye tahammülünüz varsa iyi okuyun:tarih, dönemin kadim eserlerinden öğrenilir,elinde kumanda, kanepede kamp kurmuş,oturma grubu envanterine kayıt olacak kadar pasif bir demirbaş olma yolunda ilerleyen emekli amcaların popülarize ettiği,hoca kisveli şovmenlerden değil.
Valla derlemeyi takdir ettim. Ama yazının hemen hemen 10da 4ü hicri 200 yıllara kadar olan yazılı hadisleri reddeden insanlara giydirme üzerine 🙂
“Git şu kitabı al oku işte” demek yerine ilgili kaynaklardan öğrenebildiğin sonuçları güzelce derlemişsin maşallah.
Benim bir türlü merakımı gideremediğim nokta şu ki, hadislerin bazılarının yazılı aktarıldığına dair tarihi kayıtlara ulaşsak bile orijinal yazmaların tarih işaretlemesinin hangi takvim aralığına tayin edildiği bilgilerine kaynakların bazılarında ulaşamadım. Çok can alıcı bir nokta bu. Risalet dönemine tayin edilmiş bir yazılı hadis nüshası var ise bir çok tartışmayı bitirecektir.
Risalet döneminin hangi tarih aralıklarına tekabül ettiği bilgisini nereden alıyorsunuz peki?
Yine tarih işaretlemelerinin hangi döneme tekabül ettiğini bilmediğinizi söylediğiniz tarihî envanterden değil mi?
Bir paradoks bu.
Mütevatir aktarımlara güvenmek dışında bi çözümü olmayan bir problem yumağı.
Veya ikinci seçenek; Kur’an ve ilk mushaflar için de aynı soruları yöneltmek.
“Risalet dönemine tarihli bir ayet varağı var mı?“ sorusunu yöneltmek.