Ejderha, birçok uygarlığın mitoloji ve efsanelerinde yer almış fantastik bir canlı olarak tasvir edilmiştir. “Ejderha” sözcüğü İngilizce ve batı dünyasında “dragon” Germenlerde; “Drachen” olarak nitelendirilmiştir. Arapça’da ise “Tanin” olarak adlandırılmıştır. Ağzından ateş püskürten canavar olarak bilinir. Eski Türkçede ise “Evren” ismi verilmiştir. Fiziki ve huysal özellikleri bölge ve uygarlıklara göre değişiklik göstermektedir. Uzak doğuda bilge olarak kabul edilip, kanatsız olarak tasvir edilirken, Batı uygarlıklarında kanatlı ve kötü huylu olarak tasvir edilmiştir. Türklerde ise çoğunlukla kötü huylu, hem kanatlı hem de kanatsız olarak tasvir edilmiştir.

Var olduklarına dair birçok teori ve söylenti olmakla beraber birçok bilim ve arkeoloji insanı gerçekte var olduklarını kabul etmemektedir. Günümüzde kertenkele soyuna tabi Ejder ismi verilmiş bir canlı vardır. Ancak o, Ejderhadan evrimleşen son tür olduğuna inanılan bir canlıdır. Tehlikeli, vahşi ve yalnızca Komodo bölgesinde yaşamaktadır.

Kanada’da bulunan bir kalıntı, “Nodosaur” adlı dinozor türüne ait olup, aynı zamanda ejderha olabileceği yönünde de görüşler mevcuttur. Ancak mit ve efsanelerde anlatılanlardan farklı durumdadır. Ayrıca Romanya’da Karpat Dağlarındaki bir mağarada bulunan yaratığın ejderhaya benzemesi ve ilk ejderha fosili olması muhtemeldir.

İnternette ve eski 1950’li yıllarda Ejderha vurduğuna ilişkin görüntüler yayılmakta. Ancak hiçbiri gerçeği yansıtmamaktadır. Birçok bilim adamı, Ejderhaların efsaneden ibaret olduğunu, bulunan bütün bu fosillerin de dinozor olduğunu söylemektedir. Yine de ejderha araştırmaları yapan bir bilim dalı da kurulmuştur.

Ejderhalar ile ilgili birçok efsane, öykü ve söylence olduğu gibi, var olmalarına ve nesillerinin tükenmelerine ilişkin de birçok tez ve söylenti vardır. Yaşadıkları dönemde insanlarca avlanarak nesillerinin tükendiği söylendiği gibi, bir takım bilim insanı tarafından ejderhaların boyutlar arası değişim sağlayabildiği iddiasıdır. İnsanların dünyaya mutlak hâkim olmaya başlamasıyla gezegeni terk ettikleri düşüncesidir.

Ejderhalara ilişkin birçok kitabe, anıt, efsane, yazılı kaynak ve öykü olduğu gibi, Kur’an-ı Kerimde, İncil ve Tevrat’ta da yer verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musan’nın asasını attığında ejderhaya dönüşmesi anlatılan örnekler arasındadır.

Gerçekte yaşadığı kesin kanıtlanmış olmasa da bilinen gerçek şu ki, tüm dünya uygarlıklarında benzer özelliklerde anılması, saygı görmesi ve dini inanışlarına dahi etki etmiş olmasıdır.

Mevlüt TAPAN