Dostlar bugün size çok farklı bir yer hakkında bilgiler vermek istiyorum. İstanbul, adına şiirler yazılan, her bir yeri tarih kokan bir şehirdir. Taa eski yıllardan beri Bizans İmparatorluğu’na ve Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış ve Abdullah Yargı’nın Payitaht yazısında belirttiği gibi Osmanlı’da payitaht olarak bilinmiştir.
İşte bu koca şehrin her yeri tarih ve medeniyet barındırır. Bu yerlerden biri de kuşkusuz Gülhane Parkı’dır. Demokrasi ile ilgilimde yazımda belirttiğim gibi Osmanlı’da ilk demokratikleşme hareketi Tanzimat Fermanı ile olmuştur. Bu fermanın diğer bir adı da Gülhane Hattı Hümayun‘dur. Bu ismi Gülhane Parkı’nda halka bildirildiği için almıştır. O günü Mustafa Reşit Paşa bu fermanı bizzat kaleme almış ve halka okumuştur. İşte bu mekan hem güzelliği itibarı ve hemde tarihsel öneminden dolayı oldukça önemlidir.
Gülhane Parkı genel olarak Osmanlı döneminde içinde bir koruyu ve gül bahçelerini barındıran Topkapı Sarayı’nın dış bahçesidir. İstanbul Şehremini Cemil Topuzlu zamanında düzenlenmiş ve 1912 yılında park haline getirilerek, halka açılmıştır. Parkın toplam alanı 163 dönüm kadardır. Parkın İstanbul Kapısı ve Sarayburnu Kapısı olmak üzere iki tane girişi vardır. Parkın girişinde sağ tarafta İstanbul şehremini ve belediye başkanlarının büstleri vardır. Parkın ortasından iki yanı ağaçlı yol geçer. Bu yolun sağında ve solunda dinlenme yerleri çocuk bahçesi vardır. Yine parkın içinde küçük bir fiskiye ve süs havuzu vardır.
Parkta bulunan Aşık Veysel heykeli mevki olarak İstanbul Boğazı’na doğru inerken yokuşun sağında, Gotlar Sütunu ise yokuşun sonundadır. Bu sütun kentin en eski anıtlarından biridir. Yaklaşık 15 metre uzunluğunda silindirik sütunun üzerinde kanat açmış kuşlarla süslenmiş korint başlıklı bir anıttır. Yine parkın içinde Osman Hamdi Bey’in meşhur Kaplumbağa Terbiyecisi resminin üç boyutlu hali vardır. Ayrıca edebiyat severler için parkın üst taraf kısmında Ahmet Hamdi Tanpınar müzesi de vardır. Yine orada hem bu Büyük edebiyatçımızın eserlerini görüp hemde bir çok kitabı okuma fırsatına kavuşmuş olursunuz. Müze hem bir müze hem de bir kütüphane ortamı sunuyor gelenlere.
Sonuç olarak dostlar İstanbul buram buram tarih ve medeniyet kokan bir şehir. Bu şehrin en güzel yerlerinden biri de kuşkusuz anlatmaya çalıştığım Gülhane Parkı’dır. Bizler nasıl ki bir pazar günü de olsa kendimizi piknik yerlerine atıyoruz. Hafta içinin tüm yorgunluğunu piknik yaparak, dinlenerek geçirmeye çalışıyoruz. İşte Osmanlı’da da padişahlarımız ve devletin ileri gelenleri devlet işlerinin bunaltıcı yorgunluğunu burada atarlarmış. Onlar için bir dinlenme, nefes alma mekanıymış. Tabii zamanla park olması dışında Tanzimat Fermanı’nın okunduğu yer olarak da tarihi bir hüviyete kavuşmuş ve günümüze kadar gelmiştir.
İnsan, ecdadının ayak bastığı yerlere ayak basınca farklı bir his kaplıyor içini. Aynısını o parkta yaşadım bir tarihçi olarak. O yüzden okurlarıma tavsiyem yolları İstanbul’a düşerse burayı ziyaret etsinler. Dedelerimiz Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Abdülhamit gibi hayatın hengamesinden kurtulup orada nefes alsınlar ve dinlensinler…
Mesut BULDU