İslam ve Sosyoloji arasındaki ilişkiye odaklanan, İslamî bir Sosyoloji oluşturabilmenin mümkün olup olmadığını soruşturan Din Sosyolojisi profesörlerinden biri olan Mustafa Tekin’in ‘İslami Sosyolojinin İmkanı’ adlı kitabı yeknesak bir çalışma olmaktan ziyade bu alanda yayın yapan çeşitli dergilerde yayımlamış makalelerden oluşmaktadır.
Farklı zamanlarda sık sık gündeme gelen İslam ve Sosyoloji ilişkisi üzerinde çalışan ve yaptığı birçok yayınla bu alana büyük katkı veren Tekin’e göre bu ilişki ve tartışmalarının ana eksenlerinden birinin İslam dünyası-Batı ilişkileri olduğudur. Tekin, Sosyolojinin tamamen tarafsız değil, Batı tandanslı olduğunu, bilim niteliğinin ötesine taşıyan tarihsel, kültürel, entelektüel ve politik bir karakter taşıdığını iddia etmekte, bu yüzden mezkur tartışmaların oldukça değerli olduğunu dile getirmektedir.
İslam dünyasındaki ilmî çevrelerin kendi tarihleri hususunda birikimlerini de gündeme getiren İslami Sosyoloji tartışmaları oldukça verimlidir ve yazar, Batı’dan esen oldukça güçlü bir rüzgarla parantez içine alınan mirasa dair bir farkındalık yarattığına inanmaktadır. Müslüman sosyologları, İslam’ın yoğun anlamlar içkin kavramlar bagajını içeriklendirmek gibi önemli görev beklediğini ifade etmektedir.
İslam Sosyolojisinin İmkanı adlı kitap hem İslam ve onunla yakından ilişkili olarak Sünnet, Fıkıh ve Sosyoloji arasındaki ilişkiyi kavramsal ve teorik düzeyde tartışmakta hem de İslam dünyasında öne sürülen tezlere cevap vermektedir.
Uzun bir çalışmanın ürünü olan bu kitabın içeriği üç ana bölüm ve sekiz makaleden ibarettir. Birinci bölüm olan Vahiy-Toplum Buluşması adlı bölümün ilk makalesi Kuran-Toplum Diyalojisi ve Anlam(an)ın Güncelliği başlıklı çalışmadır. Tekin bu ilk makalede ‘Kur’an-ı Kerim, bir hayat kitabıdır.’ mottosunun güncel ve konjonktürel durumda neye tekabül ettiğini; bu söylemin evrenselliği ve sürekliliğine atıf yapılarak mezkur tartışmaya yardımcı olup olamayacağını sorgulamaktadır.
Tekin’e göre Kur’an ve toplum arasında diyalojik bir alakadan bahsetmek, hem Kur’an’ın hem de toplumun ifade ettiği anlamlar üzerine tekrar düşünmeye mecbur bırakmaktadır. Tekin başlangıçta Kur’an’ın ne olduğunu izah ederek giriş yapmaktadır. Buradan yola çıkarak bugünün bakışı ve anlayışıyla Kur’an’ın ötesine geçerek onu daha genel geçer bir varlık, toplum, bilgi vb. anahtar kavramlar etrafında ve daha evrensel ilkelere değen boyutlarıyla da irdelemeyi makalenin temel zemini kılmaktadır.
İlerleyen sayfalarda Kur’an-ı Kerim ve İndiği Sosyal Bağlam başlığı altında Kur’an ve sosyal ilişkilerin geçmişte kalmadığı, günümüzde de geçerli olduğunu iddia etmektedir. Toplumsal değişimle, Kur’an ayetlerine yüklenen anlamların da tazelendiğini ve sürekli güncellendiği ifade etmektedir. Bu minvalde Cabiri, Hasan Hanefi, Nasr Hamid Ebu Zeyd, Fazlurrahman gibi düşünürlere yer vermektedir. Tekin’e göre Kur’an’ın peyderpey indirilmesi onun sosyal bağlamı hiçbir zaman ihmal etmediğini ve bugün yaşanan problemin metinle sosyal realite arasındaki kopukluk olduğunu ifade etmektedir. Tekin, tarihselciliğin yaptığı gibi metni ortadan kaldıran bir analiz yerine metin bağımlı bir toplumsal analiz yapılması gerektiğinin altını çizer.
Birinci bölümün ikinci makalesi olan ‘İslam’ın Tarihi ve Tecrübesini Sosyolojik Okumak’ başlıklı makalede, din sosyolojisinin yerlileşmesini ve kendisine dönerek İslam tarihi, tecrübesi kadar, bugünün sorunlarına ve tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf, kelam birikimleri üzerine de tarihsel ve güncel analizler yapan bir boyut kazanması ve aslında İslam’ın üzerine odaklanması gerektiğini yazmaktadır.
Açıkçası Tekin’in kitabındaki makaleler de birbirini tekrar eden benzer temalara ve fikirlere sahip. ‘İslam ve Sosyoloji Tartışmaları’ başlıklı ikinci bölümün ilk makalesi ‘Türkiye’de Sosyolojinin Dine Bakışı ve Yeni Bir Perspektifin İnşası’ başlığını taşımaktadır. İkinci makale, ‘Fıkıh, Müslüman Toplumların Sosyolojisi Mi?’; üçüncü makale ‘Sünnet Sosyolojisinin İmkanı’ ve bu bölüme ait son makale ise kitaba ismini veren ‘İslam Sosyolojisinin İmkanı’ makalesidir. Üçüncü bölüm, iki makaleden oluşmakta, birincisi ‘Kur’an-ı Kerim’de Sosyal Gruplara Giriş’; ikincisi ise ‘Kuran-ı Kerim’de Bedevilik-Dini Sosyolojik Yaklaşım’ başlığını taşımaktadır.
Abdullah YARGI