Aile Hukuku, Medeni Hukukun önemli bir dalıdır. Hem aile hem de toplumsal pek çok meseledeki uyuşmazlıkların çözümü icin Kanun koyucu aile ilişkilerinin önemi, sorumlulukları ve olası anlaşmazlıklarınını dikkate alarak 2003 tarih ve 4787 sayılı yasa ile Aile Mahkemesi adında yeni bir mahkeme kurulmasına karar vermiştir.
Aile hukuku; aile iliskilerinin yanında boşanma, evlenme, nişanlanma, vesayet, velayet, mal rejimi gibi pek çok aile ve toplum iliskilerini düzenlemekle birlikte vesayet hukukundan kaynaklı uyuşmazlıklar Aile Mahkemesinin görev alanı dışında tutulmuştur. Bugunkü konumuz son dönemlerde, basın ve yayın organlarında sıklıkla karşılaşmakta olduğumuz “nişan atma” tabiri ile medyatik bir kurum haline gelen nişanlılığın sona ermesi durumunun nedenlerine, tarafların hak ve yükümlülüklerine değinmek isterim.
Medeni Kanun md. 118’e göre “Nişanlanma; evlenme vaadi ile olur.” şeklinde ifade edilmektedir. Dolayısıyla nişanlanma evlenme kurumunun bir ön hazırlığı niteliğinde olup evlenmek isteyen kimseler öncelikle birbirleriyle nişanlanırlar. Buradan hareketle nişanlanma; birbiri ile ileride evlenmek isteyen ayrı cinsten iki kişinin karşılıklı olarak bu niyetlerini beyan etmeleri olarak ifade edilebilir. Nişanlanmada irade beyanı sarih (açık) olabileceği gibi zımni (örtülü) dahi olabilir. Nişanlanma iradesi kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanılması niteliği taşıdığından bizzat nişanlanmak isteyen kimselerce açıklanması gerekir. Bu irade iradi veya yasal temsilciler tarafından açıklanamaz.
Nisanlanmadan Doğan Yükümlülükler
Evlenme: Nişanlı olan kimselerden evlenme yolunda gerekli olan hazırlıklara girişmesi beklenir. Medeni Kanun m.119/I’e göre evlenmekten kaçınan nişanlıya, diğer nişanlının dava açarak hakimden onu evlenmeye zorlayan bir karar almasına imkan verilmemiştir. Evlenmeden kaçınma halinde öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava konusu edilemez, ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.
Sadakat: Nişanlı kimseler evlilik birliğinin gerektirdiği karşılıklı dürüstlük ve sadakat yükümlülüklerini yerine getirmeleri beklenir.
Nişanlılığın Sona Erme Nedenleri
- Evlenme: Evlilik Birliğinin kurulması ile nişanlılık kurumu sona ermiş olur.
- Ölüm-Gaiplik: Nişanlı kimselerin biri veya her ikisinin de vefat etmesi ya da garipliği durumunda nişanlılık kendiliğinden sona erer. Gaiplik icin mahkeme kararı şart değildir.
- Çifte Nişanlanma: Nişanlı kimselerden biri ikinci bir bişan yapması durumunda ya da nişanlı iken nişanlılığın taraflarının dışında birisi ile evlenmesi nişanın bozulmasına sebep olur.
- Evlenme Engeli: Medeni Kanunda nişanlanma ehliyeti olarak bilahare bir düzenleme olmadığından kişilerin temel olarak ayırt etme gücüne sahip olması beklenir. Buradan hareketle nişanlı kimselerden birinin ayırt etme yetisini sonradan sürekli olarak kaybetmesi bir evlenme engeli sayılabilir. Diğer taraftan nişanlanan kimselerin varsa mevcut evlilikleri, evlenmelerinde sakınca bulunacak derecede akıl hastası olmaları, evlenmeleri yasak sayılan yakın derecede kan ve sıhri hısımlığın sonradan anlaşılması hallerinde de nişanlılık kurumu sona erer.
- İmkansızlık: Nişanlanma ayrı iki cinsten kimselerin karşılıklı irade beyanları üzerine oluşabildiginden taraflardan birinin cinsiyet değiştirmesi evlilik birliğinin de kurulmasını imkansız hale getireceğinden nişanlılık da ortadan kalkmış olur.
- Anlaşma: Nişanlı kimseler karşılıklı anlaşarak nişanlılık ilişkisini diledikleri zaman sonlandırılabilirler.
- Tek Taraflı Dönme: Nişanlı kimselerden biri hiçbir sebep sunmaksizin tek taraflı irade beyanı ile nişanlılık ilişkisini sonlandırabilir
Nişanlılığın Sona Ermesinin Sonuçları
- Hediyelerin İadesi: Nişanlı kimselerce alışılmışın dışında verilmiş olan hediyeler karşılıklı olarak geri istenebilir. Mahalli, örf ve adet koşullainca alisilmis olanlar ise iade kapsamında değildir. Hediyelerin aynen ya da mislen iadesi yapılamıyorsa karşı taraf sebepsiz zenginleşme hükümlerince konuyu dava edebilir.
- Tazminat Davaları: Nişanlılık ilişkisi haklı bir sebep olmaksızın ya da taraflardan birinin kusurundan kaynaklı sona ermiş ise tazminat davası açmak mümkündür. Bu iki durumda zarara uğramış olan taraf maddi ve manevi tazminat davalarını açma hakkına sahiptir.
Faydalı olması temennisiyle…
Emre KAYAALP