Bu yazımızda kapitalizmin kelime anlamını, nasıl doğduğunu, gelişim sürecini, üretim tarzını, işleyişini ve kapitalizme yapılan eleştirilerini ele alacağız.

>> Kapitalizmin Kelime Anlamı
>> Kapitalizmin Doğuşu ve Gelişim Süreci
>> Kapitalist Üretim Tarzı ve İşleyişi
>> Kapitalizme Yapılan Eleştiriler

Kapitalizmin Kelime Anlamı

Kapital’in (Capital) İngilizce kelime anlamı sermaye, kazanç, kar vb. birçok kelimeye karşılık gelir. Ancak incelediğimiz konu dahilinde bakacak olursak yukarıda verilen anlamlar konuyu anlamak için yeterli olacaktır. Bu bağlamda Kapitalizm en uygun manası ile sermayecilik olarak anlaşılmalıdır.

Tarihi gelişim süreci içinde Kapitalizm‘i oluşturan ve geliştiren şartlara bakmakta fayda var.

Kapitalizmin Doğuşu ve Gelişim Süreci

Sanayi Devrimi‘nden önce üretim araçları (örn: terzinin makası, dokumacının tezgahı vs.) dağınık biçimdeydi. Üretici sade kendi emeği ve ya çırağının emeği ile birlikte ürettiği ürünü satar ve bundan belli bir kazanç sağlardı.

Sanayi Devrimi ile birlikte üretim araçları belli bir kesimde toplanmaya başladı. Önce Tröstler (Belli bir sektördeki büyük üretici firmaların kurduğu ortaklık) daha sonra ise ferdi kapitaller gücü elinde topladı.

Üretim araçlarını elinde toplayan kapitaller bu işe elbette bir sermaye ile başlar. Sermayeyi sanayi devriminden önce elinde bulunduran burjuvalar tarihi süreç ve zamanın konjonktürü içinde zamanla ellerindeki sermayeyi kullanarak kapitallere dönüştü.

Kapitalist Üretim Tarzı ve İşleyişi

Kapitalist üretim tarzı; üretim araçlarını elinde bulunduran kapitalistlerin bu üretim araçlarını işçilere kullandırarak artı değer oluşmasına ve bu değerin satılarak karın kapitaliste kalmasına dayanır.

Kapitalizm bu noktada Eski Yunan devletlerindeki toprak sistemine veya Ortaçağ feodal sistemine benzerlik gösterir. Aristo’nun “Altıda Birci” diye tabir ettiği toprak sahibinin toprağı işlemek için verdiği çiftçilerin toplam mahsulün 1/6 sını alması, feodallerin karın tokluğuna çalıştırdığı serfler kapitalizmle birlikte oluşan işçi sınıfı “Proletarya” ya benzerliği gözden kaçmamaktadır.

İşçiler fabrikalarda üretim yapar ve belli bir ücret alırlar. Bu ücret çoğu zaman işçinin kendisi ve ailesinin temel ihtiyaçlarını gidermesi gerekli olan miktar ile kapitalistin işçiye ödemek istediği dengede gerçekleşir. Bu dengeyi günümüzde anlatan en güzel tabir “Asgari Ücret” dir.

Yukarıda da anlattığımız gibi işçiler üretimi yapan sınıftır. Meta üretildikten sonra metanın üzerinden işçilerin ücretleri düşüldüğünde Marks’ın dediği gibi bir artı değer oluşur. Oluşan artı değer ise kapitalistin karıdır.

Kapitalizm serbest piyasadan yanadır. Yani liberalizm, kapitalizm’in olmazsa olmazıdır. Çünkü kapitaller istedikleri ürünü istedikleri kadar ve istedikleri fiyata satmalıdırlar.

Karl Marx ve Friedrich Engels’in birlikte yazdıkları kapitalizm eleştirisi: Komünist Manifesto

Kapitalizme Yapılan Eleştiriler

Kapitalizme yapılan en büyük eleştiri hiç kuşku yok ki Karl Marks’ın ”Kapital’‘ kitabında olmuştur. Marks tarihi gelişim sürecinde toplumları incelediği kitabında kapitalist üretim tarzını en iyi şekilde ve ilk defa çözümleyen kişi olmuştur.

Marks ve Engels birlikte yayınladıkları Komünist Manifesto‘da kapitalizmi eleştirel bir bakış açısıyla tanımlamıştır. Huberman ise ”Sosyalizmin Alfabesi’‘ kitabında kapitalizme karşı birçok başlıkta ayrı ayrı eleştirilerini sıralamıştır.

Kapitalizme karşı eleştirilerin başlıcası sermaye sahibi kapitalistin üretime katkı sağlamamasına rağmen üretimin karından en büyük payı almasıdır. Marksistler tarafından ”boş gezen” diye tabir edilen bu grup sadece sermaye ve üretim araçlarının mutlak sahibi olmasından dolayı kollektif iş gücünün ve emeğin ürünü olan metaın karında en kaba ifadesiyle aslan payına sahiptirler.

Marksistler bu eleştiride pek de haksız sayılmazlar. Çünkü İngiliz düşünce kuruluşu OXFAM’ın 2016’da yayınladığı verilere* göre sadece 8 kişinin servetinin dünyanın yarısını teşkil eden 3.6 milyar insanın gelirine eşit.

Kapitalist düşünce Marksistler tarafından kapitalizmin ucuz emek üzerinden aşırı kar ve üretime katılmadan artı değer elde edilmesi konusunda eleştirilerine sermayenin riski ile cevap verir. Sermayenin Riski; üretim araçlarını elde ederken belirli bir para ”sermaye” gereklidir. Ancak bu sermaye doğası gereği belli riskler taşır. Yangın, afet, savaş, iflas vs. durumlarda sermaye sahibi kapitalist bu üretim araçlarını kaybedebilir. Bu durum ise sermayenin riskini doğurur.

Sermayenin doğası gereği riskli olması yani yatırımda her zaman bir riskin var olduğu ve üretimin karından aslan payını sermaye sahibi kapitalistin alması görüşünü savunan kapitalist düşünceye karşı yapılan itiraz ise Huberman’dan gelmektedir. Huberman ”Ya emeğin riski?” sorusunu yönelterek kapital üretim zamanında meydana gelen işçi ölümlerini hatırlatır ve adeta şunu der; ‘Kapitalist üretimde sermayeden çok insan hayatı risk altındadır.

Hamza ERBİR


*http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-38635837