ilk yazımızda Marksist toplumsal değişme kuramlarından emperyalizm ve bağımlılık okulu kuramlarını incelemiştik. Bu yazıda ise dünya sistemi ve eklemlenme kuramlarını inceleyeceğiz.
İlk yazıya gitmek için tıklayınız: Marksist Toplumsal Değişme Kuramları – 1
Dünya Sistemi Kuramı
Kuramın müessisi Immanuel Wallerstein’dır. Wallterstein’a göre dünyada mini sistemler, dünya imparatorlukları ve dünya ekonomileri olmak üzere üç bütüncül üretim biçimi bulunmaktadır.
Mini sistemler tarım ekonomisine dayalı, kavim toplumlarıdır ve şu an mevcut değillerdir. Dünya imparatorlukları ve dünya ekonomilerinin benzer yanları çok kültürlü yapılara sahip olmalarıdır.
Wallerstein’a göre dünya ekonomilerini ayakta tutan pazar ekonomisidir. Diğer ekonomik modellerden en önemli farkı kar elde etmek maksadıyla pazar için yapılan üretim olan kapitalist dünya sistemi, merkez, yarı-çevre ve çevre ülkelerden oluşmaktadır.
Merkez-çevre, hem kültürel hem de coğrafi açıdan birbirinden ayrı bölgelerdedir. Çevrenin hammadde üretimi, merkezde işlenmiş ürüne dönüşerek merkezin yüksek kar oranları ve birikim yapmasına neden olmaktadır. Yarı çevre ülkeler ise Wallerstein’a göre tampon ülkelerdir.
16. yüzyılda gelişmeye başlayan dünya ekonomisinde Kuzey Batı Avrupa merkez, İspanya-Portekiz yarı-çevre, Kuzey Avrupa ise çevre durumundaydı. İkinci dünya savaşı sonrasında ise Birleşik Devletler kapitalist egemen ve merkez bölge haline gelmiştir.
Wallerstein, merkez-çevre arasındaki ilişkileri yeniden üreten mekanizmayı, çevrede el konulan artı-emeğin, merkezdeki yüksek teknoloji ve tam işçilik merkezlerine transfer edilmesi anlamına gelen ‘eşit olmayan değişim’ kavramı ile açıklar.
Eklenlenme Kuramı
Eklenlenme kuramı, Marksizmden beslenen Dünya Sistemi Kuramı ve Bağımlılık Okulu’na eleştirel yaklaşır. Azgelişmişliği, kapitalist sermayenin belirleyiciliği bağlamında değil bu toplumlarda var olan karmaşık ekonomik yapının çözümlenerek anlaşılması gerektiğini söyler.
Yapısalcı Marksist Althusser, bu olguyu açıklamak için toplumsal formasyon kavramını kullanır. Toplumsal formasyon, üretim biçimi yerine ideolojik, ekonomik ve politik düzeydeki pratik ilişkileri ifade eder.
Kurama göre, kapitalist olmayan toplumlarda eski üretim biçimleri kapitalizmin yıkıcılığına direnç gösterebilir, kendisini savunabilir.
Abdullah YARGI