Önceki yazımızda ” Haçova Muharebesi – 1 ” savaşın gelişimi ve savaş öncesi durumu anlatmıştık. Bu yazımızda ise savaşı ve savaş sonrası durumu anlatacağız.

Birinci yazıya ulaşmak için tıklayınız: Haçova Muharebesi – 1

Osmanlı ordusu birçok bataklık geçidinden geçerek uzun bir kuşatmadan ve sert, uzun bir yürüyüşten sonra bitkin Haçova’ya (Türkçe anlamı: Haç Ovası) ulaştı. İki ordu, Haçova ovalarında (Macarca: Mezőkeresztes) karşı karşıya geldi.

Avusturya Başpiskoposu Maximillian III ve Transilvanya Prensi Sigismund Bathory ortak komutasındaki Avusturya-Transilvanya ordusu müstahkem siperlerdeydi.

Osmanlı ordusu Avusturya siperlerine saldırdığında, Haçova Muharebesi 25-26 Ekim 1596 arasında iki gün boyunca başladı ve devam etti. Savaşta erken ateşli silahlar (toplar, tüfekler) yaygın olarak kullanıldı.

Eski yıkık kilisenin etrafına yerleşmiş olan Avusturyalılar, Osmanlı saldırılarını tüfek ve 100 top ateşi ile geri götürmeyi başardılar.

Savaşın ikinci gününde Osmanlı Ordusu yenildi. 17. Yüzyıl Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevi’ye göre:

“Hristiyanlar Osmanlı ordusunu kırdılar, ama İslam askerleri henüz yenilgiyi hissetmediler. Sonra Osmanlıların komuta merkezini yağmalamaya ve ganimet almaya başladılar. Birkaç bayrak altında toplanmış büyük bir Hristiyan grubu, Osmanlı Hazinesi’nin altın para sandıklarının tutulduğu çadırına saldırdılar, Devlet Hazinesini koruyan Yeniçeri ve hanehalkından süvari askerlerini öldürdüler. onların üzerinden geçip onların etrafında dans etmeye başladılar. “

Komutan Sultan III. Mehmed savaş alanından kaçmak istedi. Ancak önce öğretmeninin yüksek din adamı Hoca Sadeddin Efendi’nin görüşünü istedi, Efendi Sultan’a savaşa sonuna kadar devam etmesi gerektiğini söyledi. Bu tavsiyeye uyarak Sultan III.Mehmed savaşın devam etmesi emrini verdi

Savaşın ikinci gününde kavga yoğunlaştı. Avusturya ordusundan askerler, Saray içoğlanlarının öğretmenleri tarafından korunmak için çevrelenen Sultan’ın çadırına ulaşmıştı. Bazı birlikler Sultan’ın çadırına girmeye çalışırken, diğer Avusturya ordusunun askerleri, nişan almaya devam etmek yerine ganimet ve yağma arayışıyla ayrıldı. Osmanlı at tımarcıları, aşçıları, çadır yapımcıları, deve avcıları, aşçıların kaşıkları, tahta blokları, çadır yapımı için çekiçler, eklentiler ve odun kesmek için baltalar da dahil olmak üzere bulabildikleri silahlarla yağmacılara misilleme yaptılar. Avusturyalılar şaşırdı ve karışıklık içinde geri çekildiler. “Hristiyan düşmanı kaçıyor” çığlıkları, savaşı kaybeden Osmanlı birlikleri tarafından duyuldu. Moralin yükselmesi, savaşı kurtarmalarına izin verdi. Topçuların büyük eylemiyle, Osmanlı kuvvetleri ön cephedeki Avusturyalılara bir saldırı daha başlattı ve Avusturya-Transilvanya ordusunu geçerek savaşı kazandı

Savaş Sonrası

Zaferden kısa süre sonra III.Mehmed, Cigalazade Yusuf Sinan Paşa’yı yeni Sadrazam olarak atadı. İstanbul’a Eger (Erlau) Kalesi’nin fethedilmesi ve Haçova Muharebesi (Keresztes) zaferinin haberlerini veren bir imparatorluk zafer ilanı gönderdi. Bu Ekim ayında İstanbul’a ulaştı ve şehirde halk kutlamaları ve halk toplantıları düzenlendi. Bu kutlamalar sırasında, Mısır’dan devlet tarafından tedarik edilen şekerle dolu dört kadırga İstanbul limanına geldi ve askeri zafer haberlerine “tatlılık” kattı. III. Mehmed ‘Egri Fatihi’ edaleti ile ödüllendirildi.

Sultan’ın ordusu bir ay boyunca yürüdü ve İstanbul’a galip geldi. Ordu hazır olduğunda büyük bir zafer alayı düzenlendi. Bir zafer alayı ve beraberindeki birçok gösteri gerçekleştirildi. İstanbul’un şairleri zafer hakkında özel eserler yazdı. Şehrin sokaklarında ve pazarlarında, şehrin sokaklarının dekore edileceğini duyurmak için tellallar gönderildi. Depolar ve mağazaların hepsi ‘değerli kumaşlar’ ile dekore edilmiştir.

Hamza ERBİR