Gıda konusunda nefsinin esiri olmuş ve o kıskaçtan kurtulamayan insanların düşünmeden okumadan araştırmadan sığındığı bir bahane de “İyi hoş diyorsun da organik ürünler çok pahalı.” söylemidir. Ben buraya organik yazdım siz doğal deyin sağlıklı deyin helal sertifikalı ürünler deyin. Adını ne koyarsanız koyun ortak paydaları bizim için doğru olanın bu olması ve “görünüşte” daha pahalı olması. (Yazıda karmaşıklık olmasın diye tüm bu helal sağlıklı organik kavramlarına “doğru” gıda olarak değineceğim.)
Tafsilata ve bu iddianın saçmalığına geçmeden önce. Düşünmemiz gereken ilk şey şu olmalı. “Velev ki daha pahalı olsun ne olacak??” Bugün kıyafetten mobilyaya telefondan aksesuara kadar aklınıza ne geliyorsa her zaman en ucuza mı kaçıp onunla mı yetiniyoruz. Yoksa kıyafette güzelini mobilyada şık olanı telefonda fonksiyonel olanı mı tercih ediyoruz? Herkes cevabını kendisi versin. Yine şunu soralım. “Velev ki diğer konularda kılı kırk yaracak bir hassasiyet gösteriyoruz, bu insan sağlığının bizim için önemiyle bir tutulabilir mi?” Elbette hayır. Bedenimiz de bir emanettir akıl ve ruh sağlığımızı korumakla mükellefiz. Her halükarda hiçbir kıyasa gerek kalmayacak kadar net olarak biliyoruz ki sağlığımıza dikkat etmek zo-run-da-yız!
Sözün kısa olanı makbuldür diyerek hangisinin daha pahalı olduğuna geçelim. Bir adam üzerinden örneklendirelim. Adam A isimli bir ürünü almaya gidiyor. Önünde iki seçenek var. Ya nakit 200 TL diyeni alacak. Ya da 100 TL’lik 5 taksitle 500 tl diyeni alacak. Bu adam kalkıp basiretsiz bir biçimde günü kurtarmaya yönelik bir anlayışla “Bu ay birine 200 diğerine 100 ödemem gerekiyor. Ucuz olan 100 tl’dir. Onu alayım.” derse orada bir dur deriz üstüne de “Kardeşim kör müsün? Adam bu ay ödemen gereken miktar 100 tl diyor daha 400 tl alacağı var senden. Biraz aklını kullan.” diye tenbihte bulunuruz. Evet bu adamın halini görüyoruz da kendi halimizi neden görmüyoruz? Veya görmek istemiyoruz? Şu an pahalı diye almadığın doğru gıda yerine ucuza kaçtığın o gıdaların zararları nelerdir? (Burada ucuzdan kastım yan sanayi kalitesiz ürünler değil. Organik veya helal sertifikalı ürünü pahalı deyip almadığın bunun yerine aldığın ne varsa.) Vücudunu bozması senin için bir şey ifade ediyor mu? Lafı dolandırmayacağım bu yiyecekler seni hasta ediyorsa o hastalık sonucu aldığın ilaçların parasını kim veriyor? Yine sen veriyorsun. Aslında bugün 100 tl’ye aldığın bir ürün sana + ilaç parası olarak dönüyor. Kaldı ki o hastalığa şifa olarak aldığın ilaç başka bir hastalığa sebebiyet veriyorsa etti +1 ilaç daha. Bir ilaç daha derken kısır bir döngüye giriyorsun. Ayrıca doktora giderken verdiğin para var yol parası var gibi gibi.

2013 yılının verilerine göre toplam ilaç satışı yaklaşık 2 milyar kutudur.
Hepsinden önemlisi giden zamanı kaç tl ile ölçeceğiz? Ya kaybolan sağlık? Hasta iken aksattığın işler (Bu aksama bir işin yapılmaması şeklinde de olabilir verimin düşmesi/hakkıyla yapamamak şeklinde de olabilir.) Hastalık hallerini ve başka insanlara etkisini falan söylemiyorum bile. Son olarak sağlıksız bir bünye ile meydana getirdiğin çocuğun vebali nedir? Tabiİ bir de artan kısırlık ve çocuk sahibi olamama durumu var. Her neyse üstteki örnek ile maddi açıdan bağlantısını kurabildiysek tamam demektir. Manevi açıdan ele alırsak takva üzerine yaşamış olmanın dünya ve ahiretteki kazancını nasıl ölçeceğiz? Farklı açılardan kul hakkı ile ilgili meseleler ise sabaha kadar bitmez.
Peki neden pahalı hiç düşündük mü? Bir köy düşünelim. İçinde iki tane bakkal olsun. İkisinin de gücü kuvveti belli sattıkları ürünler ise birbirinin muadili. Ahmet amca 10 tl’ye Mehmet amca 15 tl’ye satıyor kabul edelim. Hassasiyet sahibi insanların yaşadığı bu köyde 500 kişinin 50’si Ahmet amcaya 450’si Mehmet amcaya gitse durum ne olur? Mehmet amca muhtemelen işi büyütür. Daha fazla sayıda satın almaya başlar. Alım gücü artınca adet fiyatı daha da düşer. Fiyatın düştüğünü gören “ucuzcu” köylülerde bir süre sonra ya hu ikisi de 10 lira ben gideyim Mehmet amcanınkini alayım diyecek. Yine büyüyecek ve ucuzlayacak. Senaryo çok mu yabancı geldi. Bakkal ve süpermarketteki fiyatları kıyaslayalım. Aynı kategoride satılan farklı markalı ürünlerin fiyatlarını kıyaslayalım. O zaman her şey netleşir. Hülasa problem elini taşın altına sokmaktan aciz topu hep başkasına atan; “Hele bi ucuzlasın biz de alırız.” diyen insanlarda.
Üstte kısır döngü olarak bahsettiğimi “İlaç konusunda abartıyorsun.” diyerek ilaçları masumlaştırmaya çalışanlar olabilir. Böyle diyenler olacaksa önce evlerindeki ve komşu evlerdeki ilaç sayısını bir saysınlar. Sonra tekrar itirazlarını yapabilirler. Faydalı olması babından birkaç istatistik vereyim.
Devlet geçen yıl ilaca 16 milyar lira harcadı.
Her evde ortalama 11 kutu ilaç, nüfusun yüzde 5’inin evinde ise ortalama 30’un üzerinde ilaç bulunuyor.
2002 yılında Türkiye’de toplam ilaç satışları 700 milyon kutuydu. Geçen yıl bu rakam 1,9 milyar kutuya çıktı.
(Verdiğim bilgiler 3 sene önceye ait. Varın siz düşünün şu anki halimizi…)