Muhalif kesimin her sözünün başı dert sonu çaresizlik haykırışlarını içeriyor. Ekonomi çöktü, eğitim mahvolmuş, siyaset artık çıkış değil sözlerini hemen hemen tüm muhaliflerden duyuyoruz. Sonuca gelinceyse tüm bu haykırışlar bir çözüm/alternatif hâlini almış değil. Kısaca mızmızlanmak ve hüsran ikileminde oluşan bir muhalefet yerini korumakta. Hatta yerinden kıpırdamıyor.

Bizler her seferinde bir devrim beklerken devrilmekten yorulduk (belki siz yorulmadınız ama ben baya bunaldım). Arkadaş bu işler böyle olmaz demekten bana gına geldi, espri gibi olan mizahtan uzak muhalif anlayış bu seçimlerde de alabildiğine yaygın. Yine (zannımca) tespitlerin çoğu umut dolu yirmi gün sonra olabilecek olan hüsranı pekiştirmekte.

Bence bu kadar karman çorman girizgah yeter, meselenin aslına geçelim. Tespitler bence yanlış, ülkenin temel sorunu ekonomi, eğitim gibi konular değil. Bu tarz sorunlar yok demiyorum asıl sorun bunlar değil. Seyis etme bilimi iflas etmiş. Temel sorunumuz bundan ibaret.

Sorunlar var çözümler yok, sorunlara çözüm yaratmak yerine çözümlere sorun yaratıyoruz. Yani seyis etmek dediğimiz sorunları çözümleyen anlayış ölmüş. Bu ölüyü bir şekilde diriltmemiz gerekiyor. Ama nasıl?

Bir örnekle açıklayayım ne demek istediğimi. Aslıyla demek istediğim ülkeyi kimin yöneteceği önemli değil. Asıl önemli olan husus nasıl bir anlayışla yöneteceğidir.

Şöyle bir düşünelim bir arabamız olsun, bu araba ekonomi, sanat, bilim duvarlarına çarparak pert olmuşsa mühim olan arabayı kimin kullandığı mıdır, yani asıl sorun şoför mü? Sorunumuz arabanın şoförü değil, hasarlı olan arabamızın tamamıdır. Yolcusundan sürücüsünedir asıl mesele. Asıl mesele bu arabanın bu hâle nasıl geldiğidir. Temel problem arabayı kimin süreceği değil, hangi ortak akılla tamir edileceğidir. Temel mesele arabanın içindeki herkesin eşit, adil yolcu hâline getirilmesidir. Bunu bir kişinin yapması mümkün değil, sürücü değişikliği zaman kaybıdır.

Doksan yıla yakındır ülkeyi kimin yöneteceği tartışılıyor. Serveti nedir, hangi mahalleye/mensubiyete sahiptir?… Gibi hastalıklı, gereksiz sorunlar konuşuldu. Kimse doğru dürüst yahu yıllardır bu ülke 10-15 yılda bir onarıma gidiyor, bir iniyor bir çıkıyor demiyor. Sonuç itibariyle yine kim aday oldu, kim kazanacak saçmalıkları tartışılıyor. Her hâlükârda yine ortak bir akla yöneliş olmaması doğal, bundan dolayı ben bu seçimler için de ne tamam diyorum ne de devam. Eğer belirttiklerim ıskalanırsa sonuç yine hüsran olacak.

Yunus ÖZGÜÇ