Sterilizasyon, Fransızca “kısır, doğurgan olmayan; mikroptan arındırılmış” anlamlarına gelen sterile sözcüğünden dilimize evrilmiştir. Fransızca sözcük ise Latince kısır anlamına gelen sterilis sözcüğünden alıntıdır. Sözcüğün mikroptan arındırılmış mealinden yola çıkarak piyasalardaki olumsuz hareketlerin, yüksek kur baskısının, likitide seviyesindeki kontrolsüz artışların/azalışların dengelenmesi, temizlenmesi; deyim yerindeyse sterilize edilmesi maksadı ile bankalarüstü vasfı ve piyasalardaki “mali ajan” statüsü ile Merkez Bankasının konuya ilişkin geliştirdiği politikalardan bahsetmek isterim.

Merkez Bankası başta açık piyasa işlemleri (APİ) yetkisini kullanarak pek çok enstrüman ile piyasalara müdahalede bulunabilmektedir. Türkiye’de açık piyasa işlemleri, Merkez Bankası Kanununun 52. ve 56. maddeleriyle belirlenmiştir. Türkiye’de Açık Piyasa İşlemleri finans piyasalarındaki kısa vadeli faiz oranlarının politika faizi (Merkez Bankası tarafından belirlenen politika faizi bir hafta vadeli *repo ihale faiz oranını ifade etmektedir.) etrafında oluşmasını sağlamak ve likitide düzeyini belirlemek için kullanılır.

*Repo, Merkez Bankasının api yetkisini kullanarak piyasalardaki geçici likitide sıkışıklığını, ileri bir tarihte geri satmak taahhüdü ile kıymetleri piyasadan çekerek karşılığında para arz etmesidir. Ters Repo işlemleri ise Merkez Bankasının portföyündeki kıymetleri, piyasadaki likitide bolluğunu azaltmak/dengelemek amacıyla api yetkisini kullanarak işlem  sırasında belirlenmiş olan fiyat üzerinden ileri bir tarihte geri almak taahhüdü ile satarak piyasadan para çekmesidir.

Merkez Bankası böylelikle piyasalarda kur riskinden, maliyetlerden ve faiz oranlarındaki değişkenliklerden kaynaklı oluşan dengesizlikleri sterilize ederek para politikası amaçlarını yürütmeye çalışmaktadır. Merkez Bankası açık piyasa işlemlerini kullanarak Hazine ve diğer kamu kurum kuruluşlarına kredi sağlayamayacağı gibi hazine ve diğer kurum ve kuruluşların ihraç ettiği devlet iç borçlanma senetlerini (DİBS) birincil piyasadan satın alamaz.

Fiyatlarda, kurlarda ve faiz oranlarında görülen yüksek hareketlilik; yabancı paraların Türk Lirası karşısında aşırı değerlenmesi ya da Türk Lirasının yabancı paralar karşısında aşırı değerlenmesi durumlarında Merkez Bankası ekonomiye müdahalede bulunabilir.

Ülkemiz ihracatlarının azalması ya da ülkemiz ithalatlarının artması durumlarında ülkemizdeki döviz rezervi azalmakta bu da dolaylı olarak döviz kurlarını etkilemektedir. Nedret Yasası’nda belirtildiği üzere “az olan/kıt olan kıymetlidir” ilkesinden yola çıkarak Türk Lirasının aşırı değerlenmesi durumunda Türk Lirası Zorunlu Karşılık Oranlarını azaltarak veya faiz oranlarını düşürerek Türk Lirasının piyasada bollaşmasını sağlayabilir ya da kurların aşırı değerlenmesi durumunda faiz oranlarını artırarak veya Döviz zorunlu karşılık oranlarını azaltarak veyahut piyasalara Türk Lirası karşılığında döviz satarak kurların gevşemesine ve piyasaların sterilizasyonuna katkıda bulunabilir.

Yine Merkez Bankası Türk Lirasının piyasada bollaştığı durumlarda haftalık ters repo ihaleleriyle piyasadan Türk Lirasını çekmekte ya da Bankaları Geç Likitide Penceresinden borçlandırarak borçlanma maliyetlerini artırmaktadır. Böylelikle likitide dengesine katkı sağlanmış olur.

Faydalı olması temennisiyle…

Emre KAYAALP