Sürrealizm (Gerçek Üstücülük)

Sürrealizm edebi akımı, “Realizm, Parnasizm ve Natüralizm” akımlarına tepki olarak doğmuş edebi bir akımdır. Freud’un “Psikanaliz”  Kuramı’nın edebiyata uyarlanmış tarzı veya uyarlanmış biçimidir. Akımın bilgi ve esin kaynağı Freud ve adeta Psikanaliz Kuramıdır. Freud’a göre insanoğlunun dış dünyadan edindiği alışkanlık ve istekler bilinçaltında toplanmaktadır. Bu arzu ve istekler düş, rüya, yarı rüya durumları ve rüyamsı hallerde çözümlenerek ortaya çıkmaktadır. Sürrealizm akımının kurucusu Andre Breton, Sürrealizm akımını şu şekilde tanımlamaktadır; “Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile ya da başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak için başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir. Bu, aklın denetimi olmaksızın (rüyada olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlak kaygısı dışında düşüncenin yazılışıdır[1].”

  • Sürrealizm “Gerçek Üstücülük” demek olup, 1924 yılında Fransa’da doğmuş akımdır. 
  • Sürrealistler büyük ölçüde Sigmund Freud’ın etkisi altında kalmışlardır. 
  • Bilinçaltının rüyada ortaya çıkması savunulur. 
  • Hipnotize edilen insanlara şiirler söylettirmişlerdir. 
  • Akıl ve mantık değersiz bir haldedir. İnsanı yönlendiren akıl ve mantıktan ziyade içgüdü ve bilinçaltıdır. 
  • Andre Breton, Louis Aragon, Paul Eluard, Philippe Soupault, Rene Char, bu akımın önemli temsilcilerindendir. 
  • Türk edebiyatının önemli sürrealist temsilcileri ise Orhan Veli ve arkadaşları, Cemal Süreyya, İlhan Berk (İkinci Yeniciler), Oktay Rifat’tır. 

Empresyonizm (İzlenimcilik)

Fransa’da 19. Yüzyılda ortaya çıkmış, daha çok edebiyat, resim ve müzik alanlarında etkisini göstermiş edebi akımdır. Empresyonistlere göre varlığın hakiki ve nesnel yanı değil, sanatçıda uyandırdığı izlenimi önemli ve anlatıma değerdir. Bu amaç güdülmüştür. Bu izlenim, kuşkusuz sanatçıdan sanatçıya göre değişiklik arz edeceğinden, ortaya konan yapıt da aslında ortaya koyan sanatçının kişiliğini yansıtmaktadır. Bu akım sanatçı ve edebiyatçıları eserlerinde kendi iç dünyalarını dile getirip ifade ederler. Bu nedenle de çevreye ve çevreyi saran evrene, dış dünyaya karşı ilgisizlerdir. 

  • Duyguların dış evreni kişiye olduğu gibi değil, onun gerçek görünüşünü değiştirerek ulaştığı kabul edilmektedir. 
  • Bu akım sanatçıları eserlerinde dış dünyada gördüklerinin gerçek yönünü değil; aksine kendilerinde uyandırdığı etki ve izlenimi anlatırlar. 
  • Dünya edebiyatındaki önemli temsilcileri; Rainer Maria Rilke, Paul Verlaine, Arthur Rimbaud olmuştur. 

Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)

Ekspresyonizm edebi akımı, I. Dünya Harbi’nin akabinde Empresyonizm edebi akımına tepki olarak doğmuştur. Alman sinemalarında (kalrayluk / İzlengeç) da uygulanmıştır. Çevre ve evrene, dünyaya karşı ilgisiz gibi görünen bu edebi akım sanatçıları, insanın iç dünyasını ve tüm duygularını en gizli ve çıplak yönleriyle olabildiğince anlatmaktadır. Gerçek, her insana göre değişen bir olgudur. Önemli olan ise sanatçının kişiliğini ve gerçekleri kendince ifade etmesidir. 

  • Bu edebi akım sanatçı ve edebiyatçıları kendi içlerine kapanarak iç dünyalarına yolculuk yapmış, kendilerini gözlemlemiş, iş gözleme önem vermiştir. 
  • Bireyin en gizli ve esrarlı yönlerinin açığa vurumu ve anlatımı söz konusudur. 
  • Eserlerde fantastik ve korkunç olaylar anlatılmaktadır. 
  • Gaye bireylerin ruhsal hallerini ortaya çıkarmaktır. 
  • Franz Kafka, Thomas Stearns Eliot, James Joyce dünya edebiyatın önemli Ekspresyonizm temsilcilerindendir. 

Kübizm 

Empresyonizm edebi akımına tepki olarak 20. Yüzyıl başlarında ortaya çıkmış akım olup, daha çok resim sanatında kendini göstermiştir. Yazın alanında ise şairler, ressam Picasso’nun etkisinde kalınmış bir anlayışı benimsemiştir. Bu doğrultuda şairler dış dünyayı izlemek ve olup biteni iyi saptamak zorundadır. Kübistlere göre dünyadaki minik olayları ve manaları iyi yakalayabilmek gerekir. Kübist bakış açısına göre; “Söylenmiş olanı, görüşmemiş olanı” gün yüzüne çıkarabilmek, aklın değil de düş gücünün yapabileceği bir iştir. 

  • Kübizm akımında varlığın dış görüşünü ile beraber iç dünyasının da betimlenmesi gaye edilmektedir. 
  • Anlatımları canlı kılabilmek için yapıtlarda duygulara olayları karıştırma ve yansıtma sanatı vardır. 
  • Apollinaire, Max Jacob, Jean Cocteau, Blaise Cendrars önemli temsilcilerindendir. 

Fütürizm (Gelecekçilik)

Makine ve hızı edebiyata taşıyan, 20. Yüzyılda doğmuş edebiyat akımıdır. I. Dünya Harbi başlamadan önce ortaya çıkan bu akım, “Geçmişten kopuşu, yenilik ve değişime yönelmeyi” ilke edinmiştir. 

  • Fütürizm, geleceği makineleştiren sanat ve edebiyat anlayışıdır. 
  • 20. Yüzyıl başlarında Marinetti tarafından kurulmuş, oluşturulmuş edebi akımdır. 
  • Geçmişin sanat değerinin bırakılması, yeni anlatım biçimlerinin bulunması gerektiği savunulmuştur. 
  • Makineleşme çalışma ve çalıştayları kutsallığı savunulmalı, diye düşünülmektedir. 
  • Fütürizm (Gerçekçilik) Edebiyat Akımının önemli temsilcileri Marinetti ve Mayakovski’dir. 
  • Türk edebiyatında ise Nazım Hikmet önemli temsilcisidir. 

Egzistansiyalizm (Var Oluşçuluk)

Kökü ilkçağ Yunan felsefesine değin uzanan felsefî ve edebî bir akım statüsü taşıyan Egzistansiyalizm, tam manasıyla felsefi bir sistemdir. II. Dünya Savaşı’nın son zamanlarında bağımsız felsefe olarak doğmuştur. Jean Paul Sartre, edebiyat ve felsefe alanındaki en önemli temsilcisidir. Egzistansiyalizm akımına göre insan kendi özünü kendisi seçer. El Özet; “Var” olma “Öz”den evvel gelir. İnsan önce dünyaya teşrif eder, var olur. Ondan sonra olmak istediği gibi olup, özüne bürünür. Var Oluşçuluğun bu anlayışı, Nietzsche’nin ifade ettiği “Her insan, tarihte eşi bir daha tekrarlanmayacak biricik harikadır.” Sözünde özünü bulmaktadır. 

  • Bu edebî ve felsefî akım var olmayı her şeyden önce görür. Var oluş temel ilkedir. 
  • Birey kendi değerlerini ancak kendisi oluşturabilir ve bu böyle bilinmelidir. 
  • Birey – İnsan bütünüyle özgür bir varlık olmalıdır. 
  • Egzistansiyalizm edebiyat akımının önemli temsilcileri; Jean Paul Sartre, Albert Camus, Andre Gide, Samuel Beckett, Franz Kafka’dır. 

Dadaizm (Dadacılık – Kuralsızcılık – Şüphecilik)

Tristan Tzara isimli bir genç, 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde etrafında bir grup şairi toplamıştır. Bu şairler; “Dada” sözcüğünü, kurmak istedikleri akıma ad olarak seçmiş ve “Dadaizm” akımını kurmuşlardır. Fransızca kökenli sözcük olan “dada”, çocukların pinekleyerek oynadıkları “ağaç ve tahta parçasından oyuncak at” anlamına gelmektedir. Düzensiz sözcük ve imgelerin kullanıldığı edebi akımdır. I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkım ve karmaşa ortamında düş kırıklığına uğrayan aydın ve sanatçı camia tarafından adeta başkaldırı niteliğinde doğmuş bir akımdır. Diğer bir değişle ise II. dünya savaşı arasında varlık gösteren, toplumu uyuşukluktan ve durağanlıktan kurtarma çabası güden edebi sanatsal bir harekettir. 

  • Bu akıma göre aklın hiçbir değeri yoktur. Hiçbir şeyin doğruluna, varlığına da inanılmamaktadır. Her şey kuşkuludur ve hep kuşkuyla bakılmaktadır. 
  • Dil, estetik ve kurallar bir kenara itilip, kuralsızlık ilkesi benimsenir. 
  • Sözcükler rastgele kullanır halde şiirler oluşturulur. Sesletim, imge ve ifadeler sıkça yer alır. 
  • Tristan Tzara, Breton, Aragon, Emmy Hennings önemli temsilcileridir. 
  • Nihilist sanat ve edebiyat akımıdır.
  • Oturduğu temellerin dayanaksız oluşundan ötürü çöküşü çabuk olmuş edebi akımlardandır. 

İntüisyonizm (Sezgicilik)

  • Sezgicilik edebi akımı çoğunlukla Fransız filozof Henri Bergson’un “Sezgicilik/Ruhçuluk” felsefesine dayanmaktadır. 
  • Materyalizm (Özdekçilik) ve Pozitivizm (Olgunculuk)’e karşı idealist bir yaklaşım sergiler. 
  • Bilginin asıl kaynağı ise akıl değil, sezgilerdir. 
  • Bu akım, sezgi gücünün hayalleri ve duyguları belirlediği maddenin ve varlığın buna bağlı olarak şekillendiğini savunur. Dış dünya; varlık, madde, cisim, ruh ve düşüncenin bir ürünüdür. 
  • Belirleyici olan şey varlık değil, şairin duyuş, düşünüş, görüş şeklidir. Dış dünya sadece bireyin iç dünyasını ifade etmeye yarayan simgesel bir âlemdir. 
  • Dış dünya düşünce, duygu, algı ve rüya ile anlamlandırılabilmektedir. 
  • Türk edebiyatına Cumhuriyet dönemi giriş yapmış edebi akımdır. 
  • Türk edebiyatının en önemli temsilcisi Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. 
  • Necip Fazıl Kısakürek, Asaf Halet Çelebi gibi bazı şair ve yazarların eserlerinde de bu anlayıştan izler bulabilmek mümkündür. 

Mevlüt Baki TAPAN


[1] Geçmişten Günümüze Gerçeküstücülük, Vangölü, Biber, Y., Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Eylül 2016, https://www.researchgate.net/publication/313599448_Gecmisten_Gunumuze_Gercekustuculuk