Vergileme açısından ideal olan vergi mükelleflerinin kendiliğinden gönüllü olarak vergilerini tam ve zamanında ödemesidir. Ancak mükellefler vergi ödeme konusunda çoğu zaman gönüllü değildir. Vergi kaçırma konusundaki istekleri çoğu zaman vergi verme isteklerini geçer.

Dünyada toplam vergi kaybı hatırı sayılır miktarlardadır. Ancak Vergi Etiği kendine vergileme denilince akla ilk gelen ”İnsanlar neden vergi kaçırır?” sorusunu değil ”İnsanlar neden vergi öder?” sorusunu sorar.

Vergi etiği basit anlamda insanın vergi ödemeye karşım içsel motivasyonu olarak tanımlanabilir. Kişinin hiçbir zorlamaya maruz kalmadan kendiliğinden vergi verme isteğidir. Geniş anlamda vergi etiği devlet ile vatandaşların arasındaki ilişkiyi belirleyen tutum ve davranış normları olarak ifade edilmektedir.

Vergi etiğinin tutumsal ve davranışsal olarak iki farklı boyutu vardır. Vergi etiğinin tutumsal yönünü vergi mükelleflerinin yeni vergi düzenlemeleri karşısındaki tutumu oluşturur. Vergi etiğinin davranışsal boyutu ise vergi mükelleflerinin vergi kanunlarına nasıl bir uyma davranışı gösterdiği konusudur.

Vergi etiğini mali açıdan tanımlayanların üzerinde durduğu en önemli nokta; kamusal malların faydalarının bölünebilir olmamasından dolayı somut değil soyut olmasıdır. Birey kamusal mal ve hizmetlerden faydayı ödemeyi yaptığı anda ve doğrudan değil, zamanla ve dolaylı olarak sağlar. Bundan dolayı birey bir bakıma kamusal mallara katılım payı olan vergiyi ödemeye pek gönüllü değildir.

Diğer yandan bireyin piyasadaki diğer mallardan sağladıkları fayda doğrudandır. Bu yüzden kamusal mallardan elde edilen fayda bireyler açısından diğer mallardan elde edilen faydadan daha azdır.

Vergi etiğinin bir diğer boyutu da vicdani boyutudur. Ülkemizde ”vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” sözü vergi etiğinin vicdani boyununa seslenen en meşhur söz desek yanılmayız.

Üniversite dönemimde vergi etiği dersini veren kıymetli hocam Yrd. Doç. Dr. İsmail Kitapçı’nın yazıyı yazarken bana çok yardımı dokunan vergi etiği kitabında vergi etiğinin vicdani boyutunu anlatan bir fıkra ile müsaadenizle yazımı bitireyim

Adamın biri Avustralya Gelir İdaresi’ne bir mektup yazmış. Mektubunda şöyle demiş; ödemem gereken gelir vergisini ödemediğimden dolayı bir türlü uyuyamıyorum. Anladım ki; gelirimden vergilendirilmesi gereken 1500 dolar var ve bu miktarı size gönderiyorum. Eğer hala uyuyamazsam geri kalanı da size göndereceğim.

Hamza ERBİR