İlk İslam felsefecisi olarak kabul edilen Farabi’nin, ‘İdeal Devlet (El-Medinetü’l-Fazıla)’ başlıklı kitabı, olması gereken erdemliler toplumunu ve siyasal yapısını çözümlediği kitabıdır. İdeal Devlet, kozmoloji, insan ve onun fiziksel ve ruhsal doğası ve insan toplumunun yapısı gibi farklı konularda altı ana bölüm ve on dokuz alt başlıktan oluşur. Diğer ütopik/ideal eserlerde olduğu gibi bunda da, ütopik ve distopik devletler, yöneticiler ve sakinlerin ideal bir sınıflandırmasının olduğu, sistematik olarak düzenlenmiş rasyonel bir plan bulunmaktadır.
Farabi’ye göre insan toplulukları mükemmel ve kusurlu olmak üzere iki türden oluşmaktadır. İnsanın sosyo-politik bir varlık olduğuna, doğal olarak yalnız yaşayamayacağına ve ancak diğer insanlarla işbirliği yaparak insanların en yüksek mükemmelliğe ulaşabileceğine inanır. Farabi’nin sınıflandırmasında sadece ‘şehir devletleri’ değil, aynı zamanda ‘ulus devletle’ ve bir dünya devleti de vardır. İdeal/erdemli devlet, Platon ve Aristoteles’in önerdiği gibi, küçük bir şehrin büyüklüğü ile sınırlı olmak zorunda değildir.
Farabi’ye göre siyasal bir örgütenme meydana getirecek birliklerin hiyerarşik düzeni şu şekildedir: Dünya devleti, ulus-devlet, şehir-devlet, köy, mahalle, sokak ve ev. Evin (manzil) veya ailenin birliği yalnızca dört ilişki tipiyle sınırlıdır: Karı koca, efendi ve köle, baba / anne ve oğul / kız, mülk sahibi. Onları işbirliği içinde birleştiren ve onlara müreffeh imkanlar sağlamayı amaçlayan kişiye ailenin reisi denir. Farabi’ye göre üç ev bir sokak meydana getirir. Bir ulus en az üç şehirden oluşur. Bununla birlikte şehirden daha küçük bir birliği mükemmel bir birlik olarak kabul etmez: ‘En üst düzeyde mükemmellik, ilk etapta bir şehirde elde edilir.’ der.
Farabi, işlev bakımından ideal devleti, uzuvların birlikte çalıştığı ve görev yaptığı mükemmel ve sağlıklı bir bedenle karşılaştırır. Bu devletin kalbi hükümdarıdır. Vücudun uzuvları ve organlarının ‘doğal yetenekleri ve yetileri’ açısından farklıdır ve bu nedenle bu farklılığa uygun bir işbölümü vardır. ‘Yönetici organın’ doğal amacına ‘uygunluğu’ bedeni mükemmelleştiren esas şeydir. Sağlıklı bir vücutla karşılaştırıldığında, farklı yapı ve işlevlere sahip farklı bölümlere sahip kentte de aynı şey olur. Şehirde kendi özel niteliği bakımından mükemmel olan bir hükümdar bulunur ve rütbesi ondan daha düşük olan ve işbirliği yapan başka hükümdarlar da vardır. Hükümdarların amacına uygunluğu şehri erdemli kılar. Farabi, insanoğlunun ‘mutluluk’ ve mükemmelliği elde edebilmesi için işbirliğinin çok önemli bir ilke olduğunu vurgular.
İnsanların mutluluğa ulaşmak için işbirliği yaptığı şehir erdemli/ideal şehirdir ve mutluluk elde etmek için işbirliğinin olduğu toplum erdemli/ideal toplumdur; bütün şehirlerinin mutluluk için işbirliği yaptığı millet, erdemli millettir. Aynı şekilde, erdemli evrensel durum da ancak tüm uluslar mutluluğa ulaşmak için işbirliği yaptığında ortaya çıkacaktır.
Adalet, ideal devletin temelidir ve ‘orantılı eşitlik, herkesin kendi doğal donanımı sayesinde yerine getirebildiği görevi yerine getirmesi ve performansına göre hak ettiği rütbeyi işgal etmesi’ olarak tanımlanır. Zira eşitliğin bozulmasının kısır bir duruma yol açacaktır. Mutluluğu elde etmek için işbirliği hayati önem arz etse de, ideal devlet adalete dayanmak zorunda olsa da, en önemli rolü oynayan ideal devletin hükümdarıdır. Farabi, ideal devletin yalnızca teorik bir filozof değil, aynı zamanda bir kanun koyucu ve pratik bir politikacı olan tek bir yönetici tarafından yönetilebileceğine inanmaktadır.
Platon gibi Farabi de bir grup filozofun yönetimini düşler. Erdemli devletin yöneticisine on iki fiziksel, entelektüel ve ahlaki nitelik atar. İlki fiziksel uygunluk ve sağlık; ikincisi, öğrenmede ve anlamada zeki ve hızlı olmalıdır; iyi bir hafızaya sahip olmak üçüncü niteliktir; dördüncüsü hızlı bir zekaya sahip olmaktır; beşincisi, aynı zamanda veciz bir hatip olmalıdır; altıncısı, öğrenmeye ve bilgi edinmeye düşkün olmalıdır; hakikat sevgisi ve yalan nefreti yedinci niteliği oluşturur; sekizinci nitelik, onu, doğuştan özdenetim ile donatılmış, doğası gereği bahşedilmiş dindar bir kişiliğe sahip olmasıdır; dokuzuncusu, vakar ve onur sahibi olmalıdır; onuncusu, para, zenginlik ve dünyevi cazibe ona çekici gelmemelidir; onbirincisi, adalete düşkün olmalı ve zulüm ve adaletsizliğin düşmanı olmalıdır. Onsuz diğer niteliklerin bir öneminin olmadığı onikinci ve son nitelikse, cesur ve kararlı bir kişi olmasıdır.
Farabi, on iki niteliğin hepsinin tek bir insanda birleşmesinin zor olduğunu ve bu nedenle ‘bu doğaya sahip kişilerin milyonda bir dünyaya geleceğini’ kabul eder. Bu nedenle, yukarıda gösterilen özelliklerden altı tanesine sahip olması da onu iyi bir hükümdar yapar. En iyi devletin, ancak felsefenin hükümette bir şekilde bir pay kazanması halinde yıkımdan korunabileceğine inana Farabi, iktidar organında filozofun (veya filozofların) olmasını elzem görmektedir.
Seleflerine benzer şekilde, İdeal Devlet de sosyal sınıfları tartışır. Farabi’nin erdemli devletinin beş bakanlığı vardır: Eğitim, kültür, idare, ekonomi ve savunma. İdeal devletin vatandaşları, filozofların en üst sırada yer aldığı beş gruba ayrılır. Hatipler, şairler, sözün ustaları, dinin savunucuları ve idari görevliler toplumun ikinci sınıfını oluşturur. Matematik ve uygulamaları ile ilgilenenler üçüncü sıradadır. Dördüncü sırada ise gardiyanlar ve askerler yer alır. Son olarak, ekonomik faaliyetlerde bulunan ve devletin zenginliğini sağlayan çiftçiler, tüccarlar ve diğer insanlar beşinci sınıftadır ve dördüncü sınıfa mensup kişilerle birlikte, ideal devletin tam vatandaşı oldukları varsayılmaktadır. Farklı sınıflar arasında ayrım yapılmaz. Erdemli devlet, yukarıda açıklandığı gibi, herkes için refah ve mutluluğu hedefleyen en iyi ve en yetenekli hükümdar tarafından yönetilen devlettir. Anayasası halka refah sağlamazsa ve yöneticiler erdemli hükümdar sıfatlarına sahip olmazsa, o zaman devlet erdemli olmayı bırakır ve kısır bir hal alır.
Abdullah YARGI