Nasıl ki beşeri hayatın olmazsa olmazları vardır, bir ekolojik sistem bir düzen hakimdir var olan yaşantımızda. İşte devlet yönetimleri de bir düzen içinde yürütülmeli, görev ve sorumluluk çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmelidirler. İşte devlet yönetimlerinde kuvvetler ayrılığını benimsemiş olan ülkelerde ülkemiz de dahil olmak üzere üç önemli organ vardır. Yasama, yürütme ve yargı sınıflandırmasından bahsediyorum. Zaten hükümet sistemleri de bu organların aralarındaki ilişkilere göre isimler almaktadır.

Hükümet sistemleri yasama ve yürütme kuvvetlerinin  birbirleri ile olan ilişkilerine göre sınıflara ayrılırlar. Bu iki kuvvet aynı organda toplanırsa kuvvetler birliğinden söz ederiz. Yasama-yürütme yetkileri yasama organında toplanmışsa Meclis Hükümeti Sistemi , yürütme organında toplanmışsa şayet o zaman da mutlak monarşiden ya da diktatörlükten bahsedebiliriz. Bu iki kuvvet yumuşak ve dengeli olarak ayrılırsa Parlamenter Sistem, kesin ve net çizgilerle ayrılırsa Başkanlık Sistemi’nden bahsedebiliriz. Parlamenter sistem ile meclis hükümeti sisteminin birlikte uygulanmasına Karma Sistem denir. Karma sistem bir kuvvetler birliği sistemidir. Parlamenter sistemle başkanlık sisteminin birlikte uygulanmasına Yarı-başkanlık Sistemi denir. 1921 Anayasası Meclis Hükümeti sistemini, 1924 Karma Sistemi benimserken,  1961 ve 1982 Anayasalarının sistemi ise Parlamenter Sistemi benimsemiştir. Yeri gelmişken şu bilgiyi de paylaşmakta yarar görüyorum. 1982 Anayasasınındaki düzenlemeye göre devletin şekli değiştirilemez. Ancak hükümet sistemi kuvvetler ayrılığı sınırlarında kalmak şartı ile değişiklik yapılabilir. Kuvvetler birliğine geçilememesinin anayasal temeli anayasanın değişmez hükümlerinden biri olan ikinci maddesi olan Hukuk devleti ilkesidir.

T.B.M.M

T.B.M.M

Artık bugünkü yazımızın esas kısmını teşkil eden konulara değinebilirim. Yasama yetkisi TBMM’ye aittir. Bu yetki devredilemez. Tbmm dört yılda bir yapılan seçimlerle seçilen 550 milletvekilinden oluşur. (2007 yılında yapılan anayasa değişikliği  referandumu ile iki seçim arası 5 yıldan 4 yıla düştü. Ayrıca TBMM’nin 20.dönemi olan 1995 genel seçimlerinden bu yana Tbmm’deki milletvekili koltuk sayısı 550’dir. 7 Kasım 2015 Seçimleri  ile seçilen TBMM 25. Yasama dönemindedir. TBMM her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır. Yasama organı bir yasama yılında en çok 3 ay tatil yapabilir. Ayrıca çalışmalarını 15’er günü geçmemek üzere erteleyebilir. Buna ARA VERMEK  denir. Yasama Dönemi, 2 milletvekili genel seçimleri arasında geçen süreye denir. Yasama Yılı ise 1 Ekimde başlayıp 30 Eylül’de biten süreyi kapsar. Dolayısıyla sıcak gündemde sıklıkla bahsi geçen ve yanlış bilinen bu konuya da açıklık getirmiş olalım. Bir konuya daha açıklık getirelim; 4 yıllık yasama döneminin bitmesine rağmen seçimlerin olmamasının tek gerekçesi anayasaya göre Savaştır. 4 yıllık seçim süresi dolmadığı halde TBMM dilerse hiçbir kayıt ve şart olmaksızın seçimlerin yenilenmesini isteyebilir (Erken Seçim). Yasama dönemi içinde boşalmış olan üyeliklerin tamamlanması saikiyle yapılan seçime de Ara Seçim denir. Yapılması zorunlu olmamakla birlikte kural olarak 1 yasama döneminde 1 defa ara seçime gidilebilir. Tabi anayasa bu konuya açıklık getirmekle birlikte kısıtlamalar getirmiştir. Şöyle ki; genel seçimlerin üstünden 30 ay geçmeden ve bir sonraki milletvekili seçimlerine 1 yıl ve daha az süre kala ara seçime gidilemez. Anayasaya göre boşalmış olan koltuklar üye tam sayısının  %5 ini bulursa (bu sayı 28 milletvekilidir.) 3 ay içinde ara seçim yapılması zorunludur. Böyle bir durumda 30 ay geçme şartı ve 1 defa ara seçim koşulu aranmaz. Ancak üye tam sayısının %5 i ya da daha fazlası boşalsa bile genel seçimlere 1 yıl kala ara seçime gidilemez. Yukarıda saymış olduğum durumlar dışında bir ilin ya da bölgenin hiç vekili kalmazsa genel seçimleri takip eden 90 günden sonraki gelen ilk Pazar günü ara seçim yapılır. Bu hüküm 2002 Anayasa Değişikliği ile gelmiştir.Tbmm tatilde ya da  ara vermede iken olağanüstü toplanması gerekirse bu yetkiyi Cumhurbaşkanı ya da Tbmm Başkanı çağırabilir. Bu iki makam kendi arzularıyla çağırabilecekleri gibi Bakanlar Kurulu isterse Cumhurbaşkanı, üye tam sayısının 1/5’i isterse Tbmm Başkanı toplantı çağrısı yapmak zorundadır.

TBMM seçimler dahil bütün işlerinde üye tam sayısının (550) en az 1/3’ü ile toplanır (184 mv). Karar yeter sayısı ise başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alınır ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tam sayısının 1/4’ünün 1 fazlasından az olamaz .(en az 139 mv.)

TBMM’nin görev ve yetkileri ise şunlardır :

  • Kanun koymak, değiştirmek, kaldırmak
  • Bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek
  • Bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisi vermek
  • Bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşüp kabul etmek
  • Para basılmasına karar vermek
  • Savaş ilanına karar vermek
  • Milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak(TBMM uygun bulur C.Başkanı onaylar.)
  • Genel ve özel af ilanına karar vermek
  • RTÜK üyelerini seçmek
  • Sayıştay başkan ve üyelerini seçmek
  • Kamu başdenetçisini seçmek
  • Anayasa Mahkemesi üyelerinin 3 tanesini seçmek
  • 1961 ve 1982 Anayasalarına göre milletlerarası antlaşmaları onaylama yetkisi Reis-i Cumhur’a aittir.
  • Anayasaya göre af kanunları üye tam sayısının en az 3/5’inin oyuyla çıkarılabilir. Af kapsamına alınmayan tek suç ise Orman Suçlarıdır.
  • Para basılması konusunda karar verme yetkisi Tbmm’de olup, Türkiye’de paralar 1211 sayılı kanuna göre basılır.

Yasama organlarının işlemleri kanunlar ve kararlar olmak üzere iki türdür. Parlamento kararları Tbmm’nin kanun olmayan bütün işlemlerini kapsamaktadır. Parlamento kararları daha çok iç örgütlenme ve çalışmaları ile veyahut meclisin yürütme organıyla olan ilişkileri ile ilgilidir. Vatandaşların uymakla yükümlü olduğu kurallar bütünü ise kararla değil kanunlarla konulur. Kanunlar Anayasa mahkemesince denetlenirken kararlar yargı denetimine tabii değildir. İstisna olarak TBMM İç Tüzüğü, Yasama Dokunulmazlığı’nın Kaldırılması ve Üyeliğin Düşürülmesi kararları Anayasa Mahkemesince denetlenir. Kanunlar, khk’ler, milletvekili seçilme yeterliliği, tbmm iç tüzüğü, siyasi parti grupları gibi konuların her biri ayrı bir anlatım gerektirdiğinden o konuların derlemesini bir başka yazımda siz değerli okuyucularımızla paylaşacağım. Son olarak da gündemi fazlasıyla meşgul eden, ve çoğumuzun da eksik ya da yanlış bildiği bir konudan bahsederek yazımı sonlandırmak istiyorum. Hemen söyleyim ;Dokunulmazlık. Peki nedir bu dokunulmazlık? Dokunulmazlık  yasama dokunulmazlığı ve yasama sorumsuzluğu olmak üzere iki kavramı kapsar. Zaten 1982 Anayasası da her iki kavramı da dokunulmazlık başlığı altında düzenlemiştir.

  • Yasama Dokunulmazlığı (Nispi Dokunulmazlık ): TBMM üyelerinin bu ünvanları devam ettiği sürece tutulamaması, tutuklanamaması, göz altına alınamaması ve sorguya alınamamasıdır. Keyfi ceza kovuşturmalarına(kovuşturma, ceza muhakemeleri kanunu 2.md  göre iddianamenin kabulü ile başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar ki geçen süreçtir.)  karşı milletvekillerini korumaktadır. Geçicidir. Yani milletvekilliği devam ettiği sürece vardır. Nispidir. Yani Tbmm kararı ile dokunulmazlık kaldırılabilir ve yargılanabilir. Ancak dokunulmazlığı kaldırılan bir vekil yargılaması devam ederken tekrar seçilirse Tbmm genel kurulunun yargılamanın devamı için  dokunulmazlığı tekrar kaldırması gerekir. Dokunulmazlığın  genel olarak kaldırılması söz konusu değildir. Her dosya ile ilgili ayrı ayrı kaldırılması gerekir. Seçimler öncesi davası henüz sonuçlanmamış kişilerin milletvekili aday adaylığı açıklamasının sebebi de tam olarak budur. Sonuç olarak seçimler öncesi ya da sonrası suç işlediği iddia edilen vekilin yargılanması vekillik unvanının sona ermesine kadar ötelenir. Yalnız TBMM üyeliği devam ettiği sürece zamanaşımı işlemez. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde ve Anayasanın 14. Maddesindeki suçlarda dokunulmazlık söz konusu değildir.
  • Yasama Sorumsuzluğu (Mutlak Dokunulmazlık): TBMM üyeleri meclis çalışmaları esnasında söyledikleri söz, verilen oylar, yapılan çalışma ve verilen beyanlardan dolayı sorumlu tutulamazlar. Süreklidir. Milletvekili bittikten sonra da devam eder. Mutlaktır. TBMM kararıyla kaldırılamaz. Yasama dokunulmazlığı ve sorumsuzluğu milletvekillerini ceza davalarında yargılanmaktan korur ancak hukuk davalarında yargılanmalarına engel teşkil etmez. Bugünlük bu kadar. Sevgilerle.

Emre Kayaalp