Anayasa bir devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceğini, fonksiyonlarının, yetki ve sorumluluklarının neler olacağını belirleyen, kurallar koyan; siyasi, iktisadi, mali ve sosyal hayatın ihtiyacı olan konu ve koşulları düzenleyen kimi ülkelerde yazısız olan (İngiltere kraliyet tarafından yönetilen gelenekçi bir norm yapısına sahip olup yazılı bir anayasaya sahip değildir.) ve kimi ülkelerde de biz de dahil yazılı halde bulunan kurallar bütünüdür. Anayasa bir devletin yönetim şeklini belirtir. Devlet yönetiminde görev alan kişi ve kurumların sınırlarını yetki ve sorumluluklarını belirtir. Gerek ülkemizde gerekse dünya ve Avrupa ülkelerinde yaşanılan beşeri ve siyasi gelişmeler devletin ilgili organlarını bu konuda doğan beklenti ve ihtiyaçları karşılama konusunda her zaman bir arayışa itmiştir. Anlaşılacağı üzere bugünkü yazımda anayasal tarihimizden, gelişmelerden ve anayasa değişikliği durumunda aranılan koşullar ve özellikler nelerdir bunlardan bahsetmek istiyorum.
Sultan Abdülhamit Han döneminde hazırlanan ve 23 Aralık 1876 yılında yılında kabul edilen Kanun-i Esasi Osmanlı Devleti’nin İlk Anayasası olarak bilinmektedir. 1808 yılında II. Mahmut zamanında nüfuzlanan Ayanlarla imzalanan ve padişahın yetkilerini sınırlayan Sened-i İttifak’ın anayasal ilk belge olduğu konuşulsa da literatür Kanun-i Esasi’yi ilk anayasa olarak kabul etmektedir. Bu gelişmeleri 23 Nisan 1920’de açılan meclisin 20 Ocak 1921’de kabul ettiği Teşkilat-ı Esasiye takip etmektedir. Bu anayasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk anayasasıdır. Halk iradesini kayıtsız şartsız kabul eden ilk anayasa da budur. 1921 Anayasası’nda kendisinin adi kanunlardan üstün olduğunu belirten bir hüküm yoktur. Dolayısıyla 1921 Anayasasını “yumuşak anayasa” olarak ifade edebiliriz, yani anayasal hükümler de kanunlar gibi parlamento iradesiyle kolaylıkla değiştirilebilir. 1921 Anayasası 23 maddeden oluşan kısa bir anayasadır. 1923 yılındaki değişiklikle Cumhuriyet ilan edilmiştir. 23 Nisan 1923’de hükümet şekli olarak nitelenen Cumhuriyet; 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında Devlet Şekli olarak belirtilmektedir. Ancak 1921 anayasasının kabulü 1876 anayasasını ortadan kaldırmamıştır. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu 1924 yılında II. Tbmm tarafından tekrar ele alınarak 20 Nisan 1924 günü kabul edildi. 1924 Anayasasının kabulü ile ikili anayasa dönemi de son bulmuştur. “Anayasanın Üstünlüğü İlkesi” 1924 anayasasının 103. Maddesinde açıkça belirtilmiştir. Ancak kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyecek bir Anayasa Mahkemesi mevcut değildir. Dolayısıyla anayasanın üstünlüğü ilkesi tam manasıyla uygulanamamıştır. 1924 Anayasası 27 Mayıs 1960 İhtilali’nin ardından 9 Temmuz 1961 yılına dek varlığını sürdürmekle birlikte önemli değişikliklere de vesile olmuştur. 1928 yılında “Devletin dini İslam’dır.” ibaresi kaldırılmıştır. 1930 yılında seçme ve seçilme hakkı kadınlara da tanınmıştır. 1935 yılı genel oyla yapılan ilk seçimdir. 5 Şubat 1937 yılında laiklik ilkesi anayasaya girmiştir. Ayrıca yürürlükte en uzun süre kalan anayasa da 1924 Anayasasıdır.
1961 Anayasası hukuk devleti prensibini benimseyen ilk Anayasadır. Kuvvetler ayrılığı (yasama, yürütme ve yargı) ilkesi 1961 Anayasası ile gelmiştir. Anayasa kurulmuş ve hakimlik teminatı getirilmiştir. 1973 yılı anayasal değişikliği ile Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname Çıkarma yetkisi verilmiştir. Demokratik olarak çok partili hayata Cumhuriyet yıllarında geçilse de Türkiye’de siyasal partilerden söz eden ilk anayasa 1961 Anayasasıdır. Temel hak ve özgürlükleri de ayrıntılarıyla ve tek tek düzenleyen ilk anayasamız 1961 Anayasasıdır. 1961 anayasasına göre Devlet, “insan haklarına dayalı” iken birazdan bahsini edeceğim 1982 anayasası “insan haklarına saygılı devlet” tir. Yani 1982 anayasası tanınan haklar ve özgürlükler konusundaki tanınan çerçeveyi daraltmıştır. Türkiye’de Sosyal Devlet anlayışına da 1961 Anayasası ile geçilmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı 1960 yılında kurulmuş olup 1961 anayasasında yerini almıştır. 1982 anayasası DPT’yi anayasadan çıkarmış ancak kurum nezdinde kaldırmamıştır. Başbakanlığa bağlı olarak görev ifa eden DPT 2011 yılının Kasım ayında Kalkınma Bakanlığına dönüştürülmüştür. Halen yürürlükte olan 1982 Anayasası ise 12 Eylül 1980 İhtilali sonrasında asker yönetime el koymuş ve kurulan Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış olup 18 Ekim 1982’de kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Yasama organındaki çift kanatlı parlamento sistemi terk edilmiş olup TBMM tek çatı altında birleştirilmiştir. 1982 anayasasına göre “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir; millet, egemenliğini yetkili organları eliyle kullanır. “(1924 anayasasında egemenliği kullanan tek organ TBMM iken, 61 ve 82 anayasaları egemenliğin yetkili organlar eliyle kullanılacağını belirterek TBMM’nin bu konudaki iradesini de kısıtlamıştır. Konu fazlasıyla çeşitlendirilebilir tabii ki ancak bu bilgileri de en azından bu yazım için kafi görüyorum ve gündemi hemen hemen her gün meşgul eden, medya organlarının manşetten vermekte olduğu anayasa değişikliğinde ne gibi çoğunluklar aranır hangi durumlarda halk oylamasına sunulur biraz da bunlardan bahsetmek istiyorum.
1982 Anayasasına göre Anayasa Değişikliği TBMM üye tam sayısının (550 mv) en az 1/3’ünce yazıyla teklif edilebilir. Teklif TBMM üye tam sayısının 2/3’ü ya da 3/5 ‘inin oyuyla kabul edilebilir. 2/3 ve daha çok oyla kabul edilen değişikliği Cumhurbaşkanı yayımlayabileceği gibi geri gönderebilir ya da halkoyuna sunabilir. (İhtiyari Halk Oylaması)
Değişiklik teklifi 3/5’den çok, 2/3’den az oyla kabul edilmişse Cumhurbaşkanı geri göndermediği takdirde Halk Oylamasına sunmak zorundadır.
TBMM her durumda Cumhurbaşkanının geri gönderdiği teklifi 3/5 oyla kabul edip tekrar Cumhurbaşkanına gönderebilir.
Halkoylamasına gidilirse Cumhurbaşkanının kararının resmi gazetede yayımından 60 günden sonraki ilk Pazar günü Halk Oylaması yapılır.
Anayasa değişiklikleri gizli oyla oylanır, ivedilikle görüşülmez.( iki kez oylanır, iki oylama arasında en az 48 saat geçer.)
Bakanlar Kurulu Anayasa Değişikliği teklifinde Bulunamaz.
Anayasa Değişiklikleri anayasa mahkemesince esas bakımından denetlenemez, yalnız şekil bakımından denetlenebilir. Anayasanın şekil bakımından denetimi teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülmeyeceği şartına uyulup uyulmadığının denetimidir.
Anayasa değişikliğinin iptali için ise yalnızca Cumhurbaşkanı veya TBMM üye tam sayısının 1/5’i kadar milletvekili dava açabilir. Dava değişikliğin resmi gazetede yayımından itibaren 10 gün içinde açılabilir. Şekil bozukluğu def’i yolu ile ileri sürülemez. Anayasa değişikliğinin iptali için Anayasa Mahkemesinin 2/3 çoğunlukla karar vermesi gerekir.
Emre Kayaalp