Kaz yolma sanatı, kazların varoluş tarihi kadar eskidir desem sanırım yanlış ifade etmiş olmam. Kaz yolmak öyle elzem öyle zaruri bir hadise haline gelmiş ki ülke ekonomileri ve harcamaların finansmanı için, acaba daha nasıl verimli yolunabilir diye ülkeler ve ülkelerin ileri gelenlerine ilham konusu olmuştur. İşte Jean Baptiste Colbert de bu şekilde ifade etmiştir asırlar önce. Jean Baptiste Colbert 1613-1683 yılları arasında yaşamış olan Fransız Kral XIV. Louis’in ünlü maliye bakanıdır ve vergileme konusunda sarf ettiği şu veciz söz hala sıklıkla konuşulmakta ve bilimsel makalelere konu olmaktadır: Vergileme Sanatı, kazı bağırtmadan ondan mümkün olduğu kadar fazla tüy almaktır. Hakikaten de böyledir. Devletlerin ilgili karar organları da kurum ve kuruluşları vergiye konu olabilecek çeşitliliği sağlamak adına hala ve hala arayışlarını sürdürmektedir. Konu ile alakalı olarak Amerikalı ünlü iktisatçı Arthur Laffer’in vergi oranları ile ilgili açıklamaları ve mali güç kavramına değinmeden evvel klasik ve modern anlamda “Vergi nedir, özellikleri nelerdir?“, biraz bunlardan bahsedelim ve sonrasında da açıklamalarımıza devam edelim.
Klasik maliyenin Kıta Avrupası’ndaki kurucusu ünlü Fransız maliyeci Gaston Jeze’dir. Jeze, klasik anlamda vergiyi şöyle ifade etmektedir: Vergi, kişilerden kamu giderlerini karşılamak üzere, cebri, nihai ve karşılıksız olarak tahsil edilen parasal bir yükümlülüktür. Evet vergi devletin hükümranlık gücüne dayanarak kesin ve karşılıksız olarak tahsil ettiği , kamu gelirleri arasındaki en önemli gelir kalemidir. Orta Çağ devletlerinde en önemli gelir kalemi mülk gelirleri iken, piyasa ekonomileri ve karma ekonomilerin süregeldiği ekonomilerde ise gelirin %70-%90’ı vergiler meydana getirmektedir. Verginin tanımında özellikle belirtilen karşılıksız olması üzerinde biraz durmak istiyorum. Hepimiz hükümetlerin oy maksimizasyon gayesiyle tercih ettikleri politikalardan yeri gelmiş mağdur, yeri gelmiş karlı çıkmışızdır. Ancak her hâlükârda da şu cümleleri sarf etmeyi de ihmal etmiyoruz; “Benim cebimden çıkan verginin karşılığı bunlar.” ya da “Vergisini verdim ben, istediğim gibi kullanırım.” Sizler de duymuyor musunuz? Şahit olmuyor musunuz bu tarz söylemlere?
Bu konuya açıklık getirmeden evvel konunun daha anlaşılır olması için tam kamusal mal kavramından bahsetmek istiyorum…
Tam kamusal mal-yarı kamusal mal ayrımını yapan ünlü maliyeci P. Samuelson’dur. Devletler artan sosyal, mali ve iktisadi ihtiyaçlara göre bazı üretim sahalarına birim maliyetlerini ve kar marjını düşünerek girmek istemez ya da özel sektörün karlılık oranını az bulduğundan girmek istemediği sektör ya da işe zorunlu olarak girmek zorunda kalır. Çünkü halkın ihtiyaç ve taleplerini karşılama çabası devletlerin en önemli görevlerinden biridir. Bazı kamusal hizmetleri ise devlet bizzat tekelinde sağlamak ister. Güvenlik, adalet, vize işlemleri, elektrik dağıtımı vs en önemli kamusal mal ve hizmetler arasında sayabiliriz. Kamusal mal ve hizmetlerin en önemli özelliği fiyatlandırılamaz ve bölünemez oluşudur. Yani şunu kastediyorum; kamusal mal ve hizmetler piyasa içerisinde üretilen ve fiyatlandırılan, ihtiyaca göre de bölünebilen bir mal ve hizmet değildir. Devletin sağlamış olduğu adli, idari, kolluk hizmetlerini ya da yargısal ve idari kararları “biraz bugün kullanayım, biraz da yarın” diye biliyor muyuz? Örnek basit gelebilir ama konunun özü budur. Piyasadaki mal ve hizmetler gibi kamusal hizmetlerin bir fiyatı olmaz. Dolayısıyla da yararlanılan bir mal ve hizmetin ödenen vergi miktarı ile pek de bir ilgisi bulunmamaktadır. Yani ödenen vergi az, yararlanılan kamusal mal ve hizmet fazla ya da tam tersi bir durum da olabilir. O yüzden de harç, resim gibi istifade edinilen ve karşılığı bulunan diğer kamu gelirlerinden ayrılmaktadır.
Modern maliyeciler ise klasik maliyecilerin vergi ile ilgili yaptıkları açıklamalara bazı eklentiler yapmışlardır. Modern maliyecilere göre vergi sadece mali amaçla değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik hayata müdahale edebilmek, değiştirmek ve ekonomik yaşamı yönlendirebilmek için de alınmalıdır. 1982 Anayasasının 73. Maddesinde “Vergi Ödevi”nden söz edilmekte, 1961 Anayasasının 61.maddesi korunmakla birlikte “vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır” hükmüne yer verilmektedir. Yine aynı maddede yer alan hükme göre “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergilendirilir” ifadesi yer alır. Mali Güç’ten kasıt şudur: Vergi mükellefleri farklı mali şartlara sahiptirler. Vergisel adaletin ve eşitliğin sağlanması açısından mali güce göre vergilendirme, mükelleflerin kişisel ve ekonomik durumlarını göz önüne almasıdır.
Son olarak biraz da Arz yönlü iktisat ve vergi ile alakalı görüşleri olan Laffer Eğrisi’nden bahsetmek istiyorum…
Laffer Eğrisine göre vergi oranı 0 ve 100 iken vergi hasılatı sıfırdır. Vergi oranı artarken aynı zamanda vergi hasılatı da artmakta, (optimal vergi oranı düzeyine kadar) ancak bu nokta aşılırsa vergi oranları arttığı halde vergi hasılatı seviyesinde aynı artış gözlenmez. Vergilemenin mali sınırı artan vergi oranlarına rağmen vergi hasılatında bir değişikliğin olmadığı optimal vergi oranı düzeyidir yani Laffer Eğrisinin Tepe Noktasıdır.
Sanayi ülkelerinde 1971 ve 1973 yıllarında yaşanan ekonomik buhranı ve 1973 Dünya Petrol Krizi takip etmiş ve artan işsizlik yüksek enflasyon ve durgunluğun bir arada görüldüğü stagflasyonist süreç (enflasyon, işsizlik ve durgunluğun bir arada görülmesi) revaçta olan talep yönlü iktisat politikalarının ve buna dayanan makro ekonomik model ve teorilerin tartışılmasına sebep olmuştur. İşte 1970’li yılların sonlarına doğru Arz Yönlü iktisadın kurucusu olan Arthur Laffer vergi indirimleri politikasını önererek, vergi indirimleri politikasının toplam hasıla düzeyinin ve toplam vergi hasıla düzeyinin artacağını belirtmiş, bununla birlikte de vergi gayretinin artacağını öne sürmüştür. Laffer’a göre vergi indirimleri birim başına maliyetleri azaltacağından üretim artar ve doğal olarak ekonomik canlılık görülür.
Yazımın sonuna gelirken ümit ederim paylaştığım bilgiler verimli olur. Bir sonraki yazımda buluşmak dileği ile.
Emre Kayaalp
Maliye Uzmanı