Amerika’dan Avrupaya ve oradan da Asya kıtasına yayılan Mısır, ilk olarak İspanya, Güney Fransa, İtalya ve Doğu Akdeniz kıyılarında yayılım gösterdi. 1520 – 1530 yılları arasında günümüz Suriye, Lübnan ve Mısır topraklarında Mısır ekimi başladı. 1540’da Ansiklopedi yazarı Ruellus; “Mısır Fransa’ya atalarımız tarafından İran’dan getirildi.” Diye yazmıştır. Bir Alman gezginine göre ise Fırat ovaları bir zamanlar Mısır tarlalarıyla kaplıydı.
İlerleyen yıllarda Balkanlar’a yayılmış, 1650’de Şerban Kantakuzin tarafından günümüz Romanyası olarak bilinen Eflak-Boğdan topraklarına getirilmiştir. İspanya’dan Toulouse’a geçmesi de 1639 yıllarını bulmuştur. 1700’lerde Fransa ve 1800’lerde ise Avrupa’da tanınmış bir bitki halini almıştır.
Tarihte ilk Mısırı bulan ve eken kişilerin Amerika Kızılderili yerlilerinin olduğu belirtilmektedir. Kızılderililer patlamış mısır yiyor, süs esyası mahiyetinde “Amulet” olarak boyunlarına takıyorlardır. Amerika’nın keşfiyle patlamış mısır beyazlarca tanınmış ve yenilir bir hal almıştır. Anlatılan bir söylenceye göre; 1621 yılında Şükran Günü’nde hazılar da patlamış mısır yerlerdir. Vampanagların reisi Massasoit ise geyik derisinden yapılmış torbalarda patlamış mısır getirmiştir.
Yapılan bazı araştırmalarda New Mexico’da bir yarasa mağarası içerisinde yaklaşık 4000 yıllık patlamış mısır fosili bulunmuştur.
Mısırın patlayabilme için nem oranının %12’nin altına düşmemesi gerekmektedir ki, her cins mısırın da patlamadığı bilinmektedir. Mısır patlatmak için ilk gereçler ise 1880’lerde yapılmış, 1907’de ise elektrikli sürümleri üretilmiştir. Evvelce sinemalarda, 1950’lerde ise (Seyretgeç-İzleç) televizyonların yaygınlaşmasıyla da evlerde yaygınlık kazanmıştır. Adeta evlerin vazgeçilmez çerezlerinden biri olmuştur.
Tarih 1952 olduğunda Tarım Mühendisleri patlama oranı daha yüksek ve daha çok açılabilen melez bir mısır türü geliştirdi. Bu tür geniş kitlelerce yaygınlık kazanmış, büyük bir sektörün de başlangıcı olmuştur.
Anadolu topraklarında çok sık yenilmediği dönemlerde Buğday daha yaygındı. Yakın zaman içerisinde, Osmanlı’nın son safhalarında görülmeye başlanmıştır. Doğu Karadeniz’den başlayarak tüm Anadolu’ya yayılmıştır. Osmanlı döneminde patlamış mısıra Avrupa ve Balkanlardaki gibi “Kokoroz” denilmiştir. Anadolu’da ise ağızdan ağıza farklı söylemlerle tabir edilmiştir. Trabzon Beşikdüzü’nde Paspanika, İskenderli’de Kastanbura denilirken; Maçka’da Tavuk ve Çadu, Arsin’de Çırçıt Mısır, Of’da ise Spanukas denilmiştir. Of-Kellai’de Fiska denildiği de duyulmuştur. Anadolu’nun çoğu bölgesinde günümüz Türkçesiyle “Patlamış Mısır” denilmektedir. Bazı yörelerde “Cin Mısır” da denilmektedir.
Türkçemizde “Patlamış Mısır” olarak tanımlanan Mısır, İngilizce’de “Popcorn” olarak karşılık bulmaktadır. Almanca, İspanyolca gibi birçok dil de İngilizce karşılığıyla kullanmaktadır.
Mevlüt TAPAN
Büyük küçük demeden herkesin sevdiği şeydir mısır 🙂 özellikle filmlerimizin vazgeçilmez aranan lezzeti.. Çok güzel açıklamışsınız t.ederim emeğinize sağlık..