Çağımızda insan davranışlarının yapı tarafından belirlendiğini söyleyen makro teorilerle, bireylerin anlam dünyalarının ve davranışlarının temel faktör olduğunu söyleyen mikro teoriler arasındaki boşluğu kapatmaya çalışan birçok düşünür bulunmaktadır.

Pierre Bourdieu, Michel Foucault, Anthonny Giddens, Zygmunt Bauman gibi sosyologlar orta yol bulma girişimindedirler.

Bunlardan ilk önce Anthony Giddens’ı ve teorisini inceleyelim.

Anthony Giddens Kimdir?

Anthony Giddens, 1983 yılında İngiltere’de doğmuştur. Yapılaşma (veya yapılanma) teorisi ve modern toplumlara bütünsel bakış açısıyla tanınan İngiliz sosyologdur. En önde gelen modern sosyologlardan biri olarak kabul edilir ve 30’dan fazla yayımlanmış kitabı bulunmaktadır. Sosyal bilimlerde en çok atıf alan akademisyenlerden biridir. Dünya çapında yaklaşık yirmi farklı üniversitede akademik ataması ve çok sayıda fahri derecesi bulunmaktadır.

Akademik hayatında dört önemli aşama tespit edilebilir. İlki, sosyolojinin ne olduğuna dair yeni bir vizyonun ana hatlarını çizmeyi, klasiklerin eleştirel yeniden yorumuna dayalı olarak bu alana dair teorik ve metodolojik bir anlayış sunmayı içermektedir. O dönemin başlıca yayınları arasında Capitalism and Modern Social Theory ve The Class Structure of the Advanced Societies bulunmaktadır.

İkinci aşamada, Giddens, önceliğin hiçbirine verilmediği bir faillik ve yapı analizi olan yapılanma teorisini geliştirir. New Rules of Sociological Method, Central Problems in Social Theory ve The Constitution of Society gibi o döneme ait çalışmaları vesilesiyle sosyolojik sahada uluslararası bir üne kavuşur.

Giddens’ın akademik çalışmasının üçüncü aşaması, modernite, küreselleşme ve siyaset, özellikle modernitenin sosyal ve kişisel yaşam üzerindeki etkisi ile ilgilidir. Bu aşama The Consequences of Modernity, Modernity and Self-Identity, The Transformation of Modernity isimli çalışmalarında görülebilir.

Giddens’ın esas hedefi hem sosyal teoriyi yeniden şekillendirmek hem de modernitenin gelişimi ve yörüngesine dair anlayışımızı yeniden incelemektir.

En son aşamada Giddens, dikkatini çevre sorunları gibi dünya toplumunun evrimi ile ilgili daha somut bir dizi soruna yöneltir. The Politics of Climate Change kitabının ardışık baskılarında özellikle iklim değişikliği hakkındaki tartışmalara odaklanır.

Yapılaşma Teorisi

Teorisyenin structuration theory ismini verdiği kuram Türkçede farklı karşılıklar bulmuştur. Yapılaşma, yapılanma ve yapısallaşım, Giddens’ın structuration theory’si için kullanılan farklı tercümelerdir. Biz bu yazıda yapılaşma karşılığını tercih edeceğiz.

Yapılaşma teorisi, her ikisine de öncelik vermeden hem yapının hem de faillerin analizine dayanan sosyal sistemlerin yaratılması ve yeniden üretilmesine ilişkin sosyal bir teoridir. Ayrıca, yapılaşma teorisinde ne mikro ne de makro odaklı analiz tek başına yeterlidir.

Giddens, yapı ile aksiyon arasında orta yol bulmaya çalışan bir sosyologdur. O, bireylerin davranışlarının yapı tarafından belirlendiğini iddia eden yapısalcılığı eleştirir.

Giddens, yaklaşımında ne yapıyı ne de aktörü önceler. Ona göre, toplumsal yapılar sosyal pratiklerle aktörler tarafından sürekli üretilir.

Modern ve pre-modern toplumları inceleyen Giddens’a göre din, geleneksel toplumda güvenin kaynağı olabileceği gibi endişenin kaynağı da olabilir.

Giddens’ın yaklaşımından, gelenekle din arasında bir bağ kurduğu, modern toplumlarda dinin yerini mantıksal düşüncenin ve deneysel gözlemin alacağı düşüncesi çıkarılabilir. Bununla birlikte post-modern toplumlarda moral problemler, dinin yeniden canlanmasına sebep olabilir.

Giddens’ın yapılaşma teorisi, aktörün yapıdan soyutlanamayacağını ifade eder.

Abdullah YARGI