Gün geçtikçe geçmiş ile bugün arasındaki uçurum iyice derinleşmektedir. Modern dünyanın insanı artık eskisi gibi hayatını devam ettirmemektedir. Günümüzde her şeyin değişmesi gibi ihtiyaçlarımız ve düşünce yapımız da değişmektedir. Bu değişim kıyafetlerimize, oturup kalkmamıza hatta yemek kültürümüze kadar sinmiştir.

Eskiden aynı sofrada aynı kaba kaşık sallanırken şimdi ise herkese ayrı bir tabak veriliyor. Hatta herkesin aynı kaptan yemesi ayıplanıyor. Oysaki insanların aynı kaptan yemesi Hz. Peygamberin (s.a.v) bir sünnetidir.

Bizler tabii ki günlük hayattaki yemek adabından tutun, başka davranışlarımıza kadar sünnete uymak yerine modern dünyanın öğrettiği kalıplar içerisinde yaşıyoruz. Fakat sadece bununla kalmıyor; düşünce yapımızın, hayata bakışımızın değişmesine de neden oluyor. Kısaca hayatın her alanında mevcut olan bir etkilenme…

Osmanlı zamanında çoğumuzun okullarda öğrendiği Lonca teşkilatı denen bir teşkilat vardır. Bildiğiniz üzere Osmanlı Devleti Selçuklu Devleti’nin devamı bir devlet olduğu için onların devlet müesseselerini değiştirerek yeni kurumlar ortaya çıkarmışlardır. Lonca teşkilatı da Ahilik teşkilatının devamı olarak görülebilir.

Lonca teşkilatı ile esnaflar arasındaki ilişkiler düzenlenmiş ve halkın kaliteli mal ile tanışması sağlanmıştır. Bu teşkilat sayesinde esnaflar halkı kandırmak yerine güzel mal satmaya çalışmışlardır. Zira işinde hile yapan esnafların pabuçları dama atılırmış. Bu sayede halk o esnafın doğru iş yapmadığını anlar ve ondan mal satın almazlarmış. Hani bugünlerde devlet kötü mal yapan şirketlerin adlarını duyuruyor ya aynı onun gibi. İşte bu yüzden pabucu dama atılmak deyimi de oradan gelmedir.

Bu teşkilat sayesinde insanlar huzur içerisinde güvenli alış-veriş yapabilmişlerdir. Teşkilatın diğer bir faydası da usta çırak kültürünü ortaya koymasıdır. O zamanlar çoğu esnaf, çırak çalıştırarak yaptıkları mesleği birilerinin öğrenmesini sağlamışlardır. Bu sayede onlara hem bir iş olanağı sunmuşlar hem de onların yetişmelerini sağlamışlardır. Fakat günümüzde birilerinin elinden tutmak ve yetiştirmek eskiden olduğu gibi işleyen bir süreç değildir.

Dışarıda dolaştığımızda berber camları dışında genelde işçi arayan esnaf veya kurum olsun herkes tecrübeli eleman peşindedir. İş arayan birçok insan için internet siteleri var fakat çoğu tecrübeli eleman arayan ilanlarla karşı karşıyadırlar. Çünkü tecrübesiz kişiyi işe almak ve ona iş öğretmek biraz zaman alacağı için bundan kaçınılmaktadır. Tabii işverenler, tecrübesizlere iş vermediğinde bu kişilerin tecrübeyi nereden ve nasıl kazanacakları sorusu da oldukça önemli…

Madem iş için tecrübe aranıyor; iş hayatına yeni atılan kimseler bir yere giremeden istenen tecrübeyi nasıl kazanacaklardır? İşverenlerin elbette tecrübeli elemanla çalışmak istemeleri doğal bir haktır lakin; tecrübesiz kimseler için de -toplumun daha işlevsel olabilmesi adına- iş imkanları oluşturulması gerekmektedir. Böylece işsiz olan gençler bir iş sahibi olabilir ve geleceğe daha güvenle bakabilirler.

Maalesef ülkemizde her üniversite mezunu olan Kpss’yi kazanamıyor ve istediği işi yapamıyor. Bu yüzden atanamayan gençlerimiz kendi alanlarında tecrübe sahibi olamıyorlar. Bundan dolayı nasıl ki eskiden bir kişi yetiştirmek ve iş sahibi yapmak önemliydi. Bu zamanda da gençleri yetiştirmek ve tecrübe sahibi yapmak önemli olmalıdır.

Dünyada en önemli şeylerden biri insanın sevdiğin işi yapmasıdır. Eğer insanlarımız devamlı sevmedikleri işleri yapmak zorunda bırakılırlarsa mutsuz bir toplum olarak meydana getirirler. Onun için işverenlerimiz tecrübeli eleman bulmak dışında tecrübesiz ve çalışmak isteyen gençlere de yönelmelidir. Onları yetiştirerek ülkemize katkıda bulunmalıdırlar.

Son olarak Allah herkese sevdiği işi yapma fırsatı versin diyerek sözlerimi bitiriyorum.

Mesut BULDU