Noter, hukuksal muamelelere muteberlik ve kuvvet kazandırmak adına bunların hazırlanmasında yahut hazırlanışlarının tescil edilmesi hususunda görevli memurdur. Kanun’daki hükümlerle belirtilmiş özel bir tüzüğe bağlıdır.
Noter Olma Şartı: Hukuk ve muadil alanda yüksek öğrenim görmüş, en az da 4 yıl yargıçlık, avukatlık yahut hukuk hocalığı yapmış, 25 yaşını geçmiş olmak gereklidir. İyi halli kimselerden seçilerek Adalet Bakanlığı’nca tayin edilirler.
Noterlerin yanında çalışan kimselerinde bazı yetki ve hakları bulunur. Noterler, Cumhuriyet Savcıları ve Adalet Bakanlığı müfettişlerince denetlenmektedirler.
Noterlerin ve Noterliğin Tarihçesi
Hukukî yapısından dolayı noterlik işi ve işlemleri çoğu ulusun tarihinde var olmuş, çok eski devirlerden günümüze ulaşmış bir meslektir. Noterliğin ilk örnekleri Roma ve İslam Hukukunda rastlanmaktadır. Roma Medeniyeti’nde noterlik işi, ilk etaplarda hiçbir resmi vasfı ve sıfatı bulunmayan kimselere ücret karşılığı veya ücretsiz olarak bazı kölelere yaptırılmaktaydı. Sonraki zamanlarda ise “Tabellion” denilen kimselere noterlik işi verilmeye, devlet tarafından tayın edilmeye ve belediye kontrolünde uygulanmaya başlandı.
4. – 5. yy. Roma Döneminde Devlet teşkilatında düzeltimler başladı. Amme Hizmeti gören yerlerdeki bu kâtiplere “Exceptores”, Kayser yanında görevlilere de “Noter” adı verildi. Noter sözcüğü, “Çabuk yazan” manasına gelmekteydi. Fransa’nın ilk çağ dönemlerinde noterlik işleri sinyorlar ve mahkemelerce görülmekteydi. 16. yy’da ise bu görevlilere “Tabellion” ya da “Garde-Note” denilmekteydi. Kral 4. Hanry döneminde ise bu görevliler, “Noter” olarak adlandırıldı ve babadan oğla geçen bir meslek halini aldı.
İslam Hukukunda ise noterlik iş ve işlemlerini yapacak kişilerin adil, güvenilir, emin, kusur ve açıktan günah işlemeyecek olmalarına özen gösterilirdi. İslamiyet’te noterlik iş ve işlemleri Kur’an-ı Kerim’de “Bir borcun adil (adaletli) bir kâtip tarafından şahit huzurunda yazılması” emredilmiş ve Noterlik işleri bu şekilde başlamıştır. Bu görevi yapan kimselere “kâtib-i adil” denilmiştir.
Osmanlı Medeniyetinde noterlik iş ve işlerini ise Kadı ya da Naibler yapmaktaydı. 1877 yılında bu görevi icra eden kimselere “Mukavelat Muharriri” denilmiş ve bu isimde bir de tüzük yürürlüğe konulmuştur. 1913 yılında Kâtib-i Adil Kanunu Muvakatı Osmanlı Devletinde kabul edilmiştir. Hukukî işlemlerin vesikalandırılması Osmanlı devletinde oldukça büyük önem teşkil eder, titizlikle işlenirdi, zira bu dinî bir emirdi. En açık delil ise ağzına kadar dolu olan devlet arşivleridir. 1939 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nde Noterlik Kanunu’nun kabul edilmesine kadar bu bahse konu tüzük yürürlükte kalmıştır. Günümüzde ise 1512 sayılı Noterlik Kanunu yürürlükte olup, Noterlik mesleği de 1512 sayılı Noterlik Kanunu ve bu kanun dâhilinde hazırlanmış Noterlik Kanunu Yönetmeliği düzenlenmiştir.
Noterin Vazifeleri
Noterler, Hukukî güvenliğin sağlanmasında, anlaşmazlıkların önlenmesinde mühim işlemlerin belgelendirilmesinde görevli memurdur. Temel Vazifeleri; yapılmaları kanunen farkı bir makam yahut şahsa verilmemiş hukukî işlemlerle yapılmaları ve resmiyete kavuşturulması için noterden istenen hukuksal işlemler, gayrimenkul satış vaatleri, noter veya dışarıda imzalanmış belgelerin onaylanması, resmi yazılı belgelerin örneklerinin verilmesi, resmi alanda belge çevirilerinin yapılması, ihtar, protesto, ihbar, tescil, tespit, emanet vb. işlemler…
Her belediye hududunda bir “Noter Odası” kurulmaktadır. Her noterinde bağlı olduğu bölgenin odasına kaydını yaptırması gerekmektedir.
“Noter” Sözcüğü aslen Fransızca (notarie) asıllı bir sözcüktür.
Mevlüt Baki TAPAN