Dostlar bugün ülkemizin yaşadığı en uzun gecenin ikinci sene-i devriyesi. Yani hepinizin bildiği gibi bugün 15 Temmuz destanının yaşandığı gündür. Üstünden iki yıl ve hatta yıllar geçse de unutulmayacak ve milletin hafızasında her daim kalacaktır. Milletimiz tarih boyunca gerek Osmanlı dönemi olsun gerek Cumhuriyet dönemi olsun birçok darbe dönemlerine maruz kalsa da, o günlerde sesini çıkaramasa da 15 Temmuz günü rüştünü ispat etmiştir. Artık bu milletin iradesini kimse sandık dışında devirmeye kalkamaz ve kimse kendini devletin üstünde bir güç olarak göremez. Bu yüzden bu aziz millet için 15 Temmuz her daim canlı kalacak ve o kara gün yıllar boyunca anlatılacaktır.

İşte o kara günü aydınlığa çeviren ve şehit olarak canını vatanı için feda eden yiğidimiz Ömer Halisdemir de yıllar boyu unutulmayacaktır. O, darbeci generali öldürüp vatanı için kendini feda ederek darbenin seyrini değiştirdi. Vatanı elde edeceklerini sananlar Ömer Halis Demir gibi yiğitlerin hayatlarını ortaya gözlerini kırpmadan ortaya koyacaklarını zannetmediler. Oysa ki tarih boyunca hep böyle olmadı mı? Bizler tarihin her devrinde her zorlukta mutlaka bir yiğit ortaya çıkarmadık mı? İşte bu yüzden bizde yiğitler bitmez. İşte bu zamanın yiğidi de Ömer Halis Demir’dir. Tıpkı Çerkez Hasan Paşa gibi.

Ben de bugün size Çerkez Hasan Paşa’dan bahsetmek istiyorum. Kendisi yaşadığı dönemin Ömer Halis Demir’i olmuştur. Darbeci paşayı vurmuş ve tarihe iz bırakmıştır. Darbe zihniyetinin bu vatana hiçbir zaman hakim olmayacağını göstermiştir. Belki yaşadığı dönemde padişah tahttan indirilmiş ve öldürülmüş olsa da darbeci paşayı öldürerek kendinden sonra gelenlere darbe zihniyetinin ne kadar iğrenç ve asalak bir zihniyet olduğunu göstermiştir. Bu ülkede darbelere mutlaka bir karşı koyanların olacağını göstermiştir.

Çerkez Hasan Paşa İstanbul’un Silivri ilçesinde doğmuştur. Babası Kafkasya’dan göç etmiş bir Çerkez beyidir. Bu yüzden kendisi de Çerkez Hasan olarak bilinir. Çerkez Hasan ablası Neşerek Kadın Efendi’nin Sultan Abdülaziz Han ile evlenmesi ile padişahın kayınbiraderi olmuştur.

Çerkez Hasan İstanbul’da bulunan Birinci Ordu’da askerlerden biridir. Hüseyin Avni Paşa kolağası (kıdemli yüzbaşı) olarak onu Bağdat’a tayin ettirmek istedi. Fakat o bu görevi kabul etmedi. Daha sonra gideceğini belirterek İstanbul’da kaldı. Ama o günlerde başını Hüseyin Avni Paşa’nın çektiği paşaların ve bazı devlet idarecilerinin olduğu cunta Sultan Abdülaziz’i istemiyorlardı. İşte bu yüzden onu bir darbe ile hal ederler. Tahtan indirirler ve III. Selim’in boğdurulduğu odaya kapatırlar.

Başa Sultan V. Murat’ı geçirerek ülke idaresini ele alırlar. Fakat bu durum yeterli olmayacak halk arasında Sultan Abdülaziz taraftarlarının olduğu biliniyordu. Bu yüzden Sultan’ın öldürülmesi gerektiğine kanaat getirdiler. Çünkü yaşamının devam etmesi kendileri için bir tehdit unsuruydu. Bu yüzden bir tertip uyguladılar. Sultan Abdülaziz odasında iken odasına giren birkaç pehlivan ona saldırmaya başlar. Onu sıkıca tuttuktan sonra iki bileğini de makasla keserek öldürürler. Fakat ölüm raporuna doktorlar intihar yazmak istemezler. Çünkü bir kişi makasla iki bileğini de kesemez.

Doktorların rütbeleri sökülür. Fakat Hüseyin Avni paşa ve ekibi zorla evrak düzenler ve raporu intihar olarak kayda geçirirler. Sultan’ın ölüm haberinden sonra ise Çerkez Hasan Paşa, Hüseyin Avni Paşa’nın bir toplantıda olduğunu öğrenir ve toplantı yerini basar. Hüseyin Avni Paşa’ya silah doğrultur ve onu öldürür. Daha sonra Hariciye Nazırı yani Dışişleri Bakanı olan Reşit Paşa’yı öldürür. Fakat Mithat Paşa ve diğer darbeci paşalar o hengamede kaçarlar. Yetişen inzibatlar Çerkez Hasan’ı yakalarlar. Yapılan yargılamadan sonra idamına kararına verirler.

Onu Beyazıt Meydanında bir dut ağacında infaz ederler. Fakat halk arasında Çerkez Hasan meşhur olur. Onun darbeci zihniyete karşı olan tavrı takdirle karşılanır. Hatta Sultan II. Abdülhamit tahta çıktıktan sonra o dut ağacını kestirir. Çerkez Hasan’ın kabrini yaptırır. Üstüne de “Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey’in oğlu olup, genç yaşında velînîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkez Hasan Bey’in kabridir.” yazdırır. (Yüksek rütbeli subaylardan ve Çerkez gazilerden İsmail Bey’in oğlu olup, genç yaşında velinimeti uğrunda canını feda eden Çerkes Hasan Bey’in kabridir.)

İşte nasıl ki bugün Ömer Halis Demir darbecilere karşı koymuştur o günlerde de Çerkez Hasan darbecilere karşı koymuştur. Zaman ve şartlar farklı olsa da bu darbeci zihniyet hiçbir zaman başarılı olamayacaktır. Her zaman karşılarında bir Çerkez Hasan ya da bir Ömer Halis Demir bulacaktır. Çünkü bu millete hiçbir darbeci boyunduruk vuramaz ve hiçbir güç millet iradesinin önüne geçemez. Yeter ki bizler bu darbeci ve bu zihniyetteki olanlara karşı tavrımızı her zaman gösterelim.

Bizi bizden gibi görünerek yıkmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. Bizim en büyük düşmanımız bizden gibi görünüp içimize sızıp başka emeller peşinde koşanlar ve ülkesini başkasına peşkeş çekenlerdir. Bu yüzden bizler bu 15 Temmuz gününü hiçbir zaman unutmamalıyız. Şehitlerimizi dualarla ve hayırla yad etmeliyiz. Bugünü bir şölen gibi kutlama çabasına girmemeliyiz. Bu bir zaferdir lakin asla konserle kutlanarak rehavet içerisinde anacağımız bir gün değildir. Bu hassasiyetin her zaman korunmasını umarak 15 Temmuz gününün her zaman hafızalarda yer etmesini temenni ediyorum…

Allah bu vatana bir daha böyle bir gün yaşatmasın…

Mesut BULDU