Hepimiz bir hakikat (din) arayışı ve buna uygun bir hayat sürme gayretindeyiz. Bunu yaparken de her birimizin takip ettiği yol kullandığı yöntem farklı. Kimilerimiz kitaplarla bunu yaparken kimilerimiz sosyal medyadan, kimilerimiz tanıdıkları vesilesiyle buna çözüm arıyor. Velhasılı kelam hepimiz öyle ya da böyle dinimizi öğreniyoruz. Peki mesela gıda üreticileri arasında tağşiş yapıp milleti aldatanlar var da dini anlatırken insanları yanıltanlar yok mu? Elbette var. Bu gençler için önemli bir sorun haline geldi. Sosyal medyanın da cazibesine kapılarak yanlışı şiddetle savunur hale gelebiliyoruz. Bu hususta isim vermeden ama örneklemeyi de ihmal etmeden sizlere dikkat edilmesi gerekenler şeklinde 5 tavsiye vereceğiz; umarız istifadeli olur…
– Künhüne vakıf olmadığınız bir konuda teyakkuz halinde olun.
Mesela bir hocanın televizyona çıkıp sana “ayet” okuması bir anlam ifade etmeyebilir. Çünkü o konuyla ilgili Kur’anda 11 ayet vardır ve sen hepsini bilmiyorsundur. Kalan 10 ayeti zikretmeden sana 1 ayeti verir ve üzerinden yorumlar. Sen de dersin ki “Bak adam ayetle konuşuyor.” O yüzden daha dikkatli olmakta ve her duyduğuna “sana sunulduğu şekliyle” inanmamakta fayda var.
-İşi ehlinden öğrenin.
Mesela bir felsefeciden, bir mühendisten ya da ne bileyim bir sosyologdan hadis ilmini öğrenmeye çalışma. Her ne hikmetse TV ekranlarına çıkan herkes hadis hakkında net ifadeler kullanıyor “Bu böyledir veya değildir.” diye ahkam kesiyor ama hiçbirinin ihtisası hadis üzerine değil. İnsanlar da karşılarına çıkanları dinlemek mecburiyetinde olunca konu hakkında bilgi sahibi değillerse hemen aldanabiliyorlar.
-Aklı put haline getirmeyin.
Evet İslam insana aklını kullanmayı emreder ama yerli yerinde! Her konuda aklımızı kullanalım, olması gereken budur lakin; bunu istismar edip her aklımıza uymayanı “bu doğru değildir” deyip atamayız. Söz konusu Kur’an olunca haşa Allah yanlış yaptı diyemeyeceği için “aslında bu böyle değildi şöyle olacaktı …” diyerek kendi düşüncesini meşrulaştırmaya çalışabilir. Hadiste olunca da “Hz. Muhammed bunu demiş olamaz. Bu uydurmadır.” diyerek işine geleni reddetmeye çalışabilir. Meselenin özü, farkında olmadan “ilah edindiği” aklını Allah’ın muradı diye sunmaktan başka bir şey değil. “Bana göre de ayetin dediği hiçbir açıklamaya gerek kalmadan tam anlamıyla öyle ve Efendimiz (a.s) bunu söylemiş olabilir hatta eminim ki söylemiştir.” Birisi de kalkıp bunu deyince ne olacak. Madem sorgulamaktan bahsediyoruz o zaman bu sorgu mekanizmasını İslam-akıl uyumuna karar vermeye çalışan zihnin sıhhatini test etmekle başlatabiliriz.
Bu hususta şunu da unutmamak gerekiyor. Dışarı baktığın pencere kirli ise gördüğün nesnelerin hatası nesnenin kendinden kaynaklı olmayıp baktığın pencereden kaynaklıdır. Bu durumda “falancanın rengi bozulmuş onun şurası kirli, bunun burası yanlış” demek yerine pencereyi temizlemekte fayda var…
-Araştırmacı olun, hakikati hedefleyin.
Sosyal medyada çokça karşılaştığımız (belki de en çok diyebiliriz) sorun kırpılmış, montajlanmış videolardır. Bir hoca efendi / ilim adamı bir saatlik bir sohbet yapar, ders verir; bunu da internete yüklerler. Videonun tam halini izleyen için problem yoktur çünkü; bir mantık örgüsü çerçevesinde işlenmiştir konu. Bazıları da o videonun bir kısmını alır önüne arkasına yorumlar ekleyerek sana öyle bir sunar ki “Bu adam gerizekalı, bu adam kafir!” demeye müsait bir zemin oluşsun. İnternet maalesef ki bu noktada çok kışkırtıcı bir araç haline geldi. Hocaların horoz dövüşü misali karşı karşıya getirildiği, her şahsın veya grubun müntesiplerinin başkalarına sataştığı, birbirimizi anlamaktan aciz halde olduğumuz bir mecradan din öğrenmek gibi bir hatamız var. Tamamen bu mecra vebalıdır demiyorum ama dikkatli davranmamız gerekiyor. Bir hocanın a isimli videosuna denk geldiyseniz hemen hüküm vermeyin veya onun aleyhinde propaganda yapan birine sormak yerine gidip bu meseleyi o hocaya veya sempatizanlarına sorun: “Böyle bir videoya denk geldim bu konuda ne düşünüyorsunuz? Mesele videoda anladığım gibi mi yoksa bir izahı var mı?“şeklinde sakin ve samimi bir üslupla işi halledebiliriz. Baktın ki “Evet kardeşim bu böyledir.” diyorsa o zaman istediğini düşün.
-Kısır tartışmalarda takılı kalmayın.
Sosyal medyada “vakit israfının babası” denecek konulardan biri de sonu gelmez tartışmalar. Bunun en yaygını facebooktaki yorumlaşmalar bir başka deyişle “yorum atışmaları”. Bir süre sonra üslubun kaybolduğu ihlasın yerini nefsaniliğe bıraktığı bu uzun soluklu yazışmalar zaman israfına yol açtığı gibi bir fayda da sağlamaz. Copy + paste yaparak deliller getirme metodunun kullandığı ve genelde safsataya boğulan bu tartışmalarla vakit kaybetmek yerine gidin boş duvara amaçsızca bakın eminim daha doğru bir yol izlemiş olursunuz.
Sıralanacak maddelerin sayısı artırılabilir , muhtevası daha da genişletilebilir lakin konuyu uzatmamak ve dağıtmamak adına şimdilik bununla iktifa edelim ve son söz olarak da şunu diyelim : Din adına ne öğrenirseniz öğrenin amacınız salt bilgi edinimi olmasın. Öğrendiklerinizi hayatınıza ihlasla tatbik etmeyi kendinize ana hedef yapın.Aksi halde yapılanlar beyhude bir çabadan öteye gitmez…