EVLİYA ÇELEBİ (1611-1682)
Evliya Çelebi’yi duymayan yoktur…. İlkokul yıllarımızdan beri tarih ve coğrafya derslerinden sıkça söz edilir. Seyahatname eserinden dolayı hem coğrafya için hem tarihimiz için hem de edebiyatımız için çok kıymetli bir eserdir. Henüz hakkı olan değeri görmediğini düşünüyorum, Evliya Çelebi Türk toplumu için bıraktığı eser her evde olmalı ve herkes çocuklarına öğretmelidir, ne kadar mükemmel bir ülkede ne kadar harika bir geçmişe sahip olduğumuzu, çok kıymetli bir coğrafyada olduğumu herkes çocuklarına öğretmeli. Bu toprakların bu kadim medeniyetin kıymetini herkesin çok iyi idrak etmesi gerekmektedir.
Ünlü bir seyyahtır. Herkesin bildiği gibi rüyasında heyecanlandığından mıdır nedir yoksa dil sürçmesi midir bilinmez ama rüyasında peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.S) i gördüğünde “Şefahat ya Resulullah” yerine “Seyahat ya Resulullah” dediği için kendini yollara dağlara viran eylemiştir. Belki de birçoğumuzun memleketinden geçip ilçelerimizde mola vermiştir. İstanbul, Bursa, İzmit den Van, Bağdat’a Erzurum, Ermenistan, Azerbaycan’dan Gürcistan’a Halep, Şam ve Sivas’a Sofya Eflak Boğdan, Macaristan artık sayamadığım nice şehirler Kırım’dan Dağıstan’a oradan Kudüs’e Medine’ye Mekke’ye kadar kaçımız biliyoruz. Televizyonlar da o çok paralar harcandığı dizilerin kaçında bahsedilir, umarım Evliya Çelebi bir gün hak ettiği değeri görecektir. Seyahatname’de Bursa’nın kaplıca kültürüyle ve içme sularıyla ilgili enteresan bilgiler veriyor. Karaçelebizade Abdülaziz Efendi’nın yaptırdığı 40 çeşmeden bahsediyor. Evliya Çelebi’nin eserinde ‘Bursa o kadar ruhaniyetli bir şehirdir ki tıpkı Burcu Evliya Bağdat gibi’ demiştir.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO), 2011 yılını, Evliya Çelebi’nin 400’üncü doğum yılı olması sebebiyle Evliya Çelebi yılı olarak ilan etmişti. Neredeyse ömrünün tamamını seyahat ederek kimi zaman at üzerinde kimi zaman yürüyerek geçiren Evliya Çelebi, bundan 400 yıl önceki Ordu ve Giresun’u da ziyaret etmiş, ünlü eseri ‘Seyahatname’sinde bu iki şehirden de bahsetmiştir. Evliya Çelebi’nin, o meşhur 10 ciltlik muhteşem eseri okullarda ders olarak okutulmalı ve 82 milyon bilinçlenmelidir.
Seyahatname’ye göre; Evliya Çelebi, Ordu’ya deniz yolu ile gelir. O zamanki adı Vona olan Perşembe Limanı’ndan karaya çıkar. Evliya Çelebi, o günkü Ordu’yu şöyle anlatır: Halkı ekseriye yani çoğunlukla Rum ve Tuna Türkü. Camileri, hamamı, hanı, küçük çarsısı vardır. Serdarı yani başkumandanı, 150 akçalı kadısı vardır. Perşembe, Fatih devrinde Osmanlılara geçmiştir, Canik yani Samsun sancağında Subaşılıktır. Örneğin Artvin içinde kahve içerken fincanımızı koyacağımız düz yer bulamadık demiştir J ve herkes bu eseri okuyup kendi memleketini bulmalıdır.
Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde gördüğü yerleri, sosyal ve ekonomik durumunun, gelenek göreneklerini, ilgi çekici özelliklerini dile getirmiştir. Seyahatname’de insanlar ile ilgili bilgiler yanı sıra yörenin evlerinde, cami, mescit, çeşme, han, hamam, konak, saray, kilise, manastır, kale, sur, yol, havra gibi değişik yapılardan bahseder. Bunları kimler ne zaman yaptırmıştı? Yapılan eserlerin çevre ile uyumu ve faydası hatta havasından suyundan dahi bahsedilir. Beşeri coğrafyada eski Yunan şehirleri, Roma şehirleri, İslam şehirleri insan ve coğrafya arasındaki samimi bir ilişki olduğunu göstermektedir. Evliya Çelebi’de elinden geldiğince İslam şehirlerini, Osmanlı devletinin sonradan hakim olduğu topraklardaki farklı inançların yapılarını eserlerinde bahsetmiştir.
Seyahatname değişik yöre insanlarının yaşamlarından davranışlarından tarımsal çalışmalarından detaylı şekilde anlatmaktadır. Gezdiği yörenin ileri gelenlerinden şairlerinden halk ozanlarından edindiği bilgileri bize aktarmıştır. Seyahatname, coğrafya toplum arasındaki ilişkiyi insana olan etkisini ve coğrafya ile savaşmayıp beraber bir uyum içerisinde yaşamanın, doğaya saygının bahsedildiği çok değerli bir Coğrafi Tarihi Edebi bir eserdir.
Salih ÖZIŞIK