Seri 1
Dil, diğer bir tabiriyle Lisan, insanların anlaşması için kullandıkları doğal bir araçtır. Kendine özgü kuralları bulunan ve bu kurallar içinde gelişim gösteren canlı bir varlıktır. Temeli tarihin bilinmeyen çağlarına uzanan, gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal kıymetli bir kurumdur. Tekil anlamda ele alındığına genel bir olguyu ifade eder ki, Almanca, Türkçe, Çince, İngilizce gibi somut bir dili ifade etmektedir.
Dili insanlar ve hatta diğer canlılar arasındaki iletişim aracı olarak tanımlamak mümkündür. Dil, kelimelerden veya imgelerden oluşan iletişim aracıdır. Veri ses dalgaları veya görsel betimleme ve tasvirlerle karşı tarafa aktarılır. Bu aktarımın sağlandığı sitemli yapıya dil denilir. Ayrıca dokunsal olarak da verinin aktarıldığı dil sistemleri de vardır. Bir dilin en küçük parçası sözcük, jest veya seslenmelerdir. Edward Sapir’e göre dilin tanımı şu şekildedir; “Dil; duyguların, düşüncelerin ve isteklerin serbestçe oluşturulmuş semboller sistemi aracılığıyla aktarılması için ayrıcalıklı olarak insanlara özgü, içgüdüsel olmayan bir yöntemdir. ”
Dil, canlıların var olduğu tüm evre de dönemlerde var olmaya, yaşamaya devam edecektir. Tüm canlılar birbirleriyle ve kendi iç oluşumlarıyla iletişim halindedir. Bu iletişimi ise birtakım sistemli dil vasıtasıyla gerçekleştirir. Dil ve kültür birbirini etkileyen iki olgudur.
Tarihi geçmişi bilinmeyen zamanlarda temellendirilen dil, sistemsel bir araç ve toplumla beraber değişim gören canlı bir varlıktır. Dilin gelişmesi kuşkusuz düşünceye, düşüncenin gelişmesi de dile bağlıdır. Uygarlıkların oluşmasında büyük önem teşkil eden düşünceyi oluşturan unsur dildir.
Dilin Doğuşu
Dil, ne zaman ve nasıl ilk olarak doğmuştur, bu sorunun yanıtını tam olarak vermek zordur. İnsanlığın izleri yarım milyon yıl öncesine dayanır ve bu hala bakıldığında dahi dilin nasıl doğduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır. Dolayısıyla da birçok teori ortaya atılmaktadır.
- Yansıma Teorisi: İlk insanların etraflarındaki sesleri taklit ederek ilk ilkel dilleri oluşturduğunu öner sürer. Modern dillerde ise her ses yansımasına karşılık kelimeler bulunur. Bu da yansıma teorisini destekler. Yansıma kelimelere Türk dilinden örnek verilecek olursa; Vızıltı, mırıltı, fısıltı, gürültü, çatırtı, patırtı, havlama, horlama vb. kelimeler sayılabilir. Fakat somut olmayan ses olguları olan sözcüklerin oluşumunu anlatabilmek için bu teori yetersizdir.
- Ünlem Teorisi: İlk insanların korku, acı, sevinç ve ruh hallerini dışa vuran sesler oluşturduklarını ve bu şekilde dilin oluştuğunu öne sürer.
- Birlikte İş Teorisi: İlk insanların iş ve eylemleri beraber yapmaya başladığını, beraber tempo tuttuğunu savunur.
Esasi olarak bakıldığında ise dilin doğuşunu bu üç teori de tam olarak anlatmak için yeterli değildir.
Dilin Özellikleri
- Doyumsallık: Bir malzeme ve bir de araç olan dil, ihtiyaç, duygu ve fik vb. bildirirken kullanılan araçtır. Kelime haznesi, söz dizimi gibi öğeler içerir.
- Toplumsallık: Dil,toplumsallığın bir sonucudur ve toplumlarla varlığını sürdürebilir.
- Bireysellik: Dili geliştiren, devamını sürdüren faktör insandır. Bireylerdeki dil kullanım tarzı dili etkiler. Bu nedenle dilin bireysel yönü vardır.
- Göstergesellik: Ses boyutu gösteren, içerik boyutu ise gösterendir.
- İletişimsellik: İletişim ihtiyacını gidermede diller büyük öneme sahiptir.
- Ereksellik: Çeşitli gereksinimlerin bildirilmesinde önemli role sahiptir.
- Süreçsellik: Süreç içinde diller zenginleşebilir, fakirleşebilir veya yok olabilir. Dilin canlı kalması bu süreçle doğrudan alakalıdır.
- Birikimlilik: Dillerin birikimli olduğu bilinen bir gerçektir. Dilin sözcükleri yüzlerce yıl önceden devam eden sözcüklerine yenileri ve yeni kuralları eklenerek zenginleşme gerçekleşir.
Dillerin Sınıflandırılması
Doğal Diller
Linguistik çerçevesinde tarihsel bir süreçte değişime, oluşuma uğrayan ve insanlar tarafından konuşulan, yazılan diller doğal dil olarak nitelendirilir. Almanca, Çince, Türkçe, Arapça, Farsça, Hintçe bu diller arasındadır.
Tek Tek Diller
Diller kendi içlerinde aile gruplarına ayrılır ve aileleri içerisinde de genetik akrabalıklarına göre sınıflandırılır. Uluslararası alanda her dile göre ISO 639 kodlaması yapılmaktadır. “2005 National Geographic” dergisi verilerine göre dünya üzerinde 6912 aktif dil bulunmaktadır. Ancak 6500 dil neredeyse yok olmak üzeredir. Birçoğu artık ya konuşulmamaktadır ya da yeni nesillere aktarılmamaktadır. Bugün varlığını devam ettiren diller de yaklaşık 100 yıl sonra benzer özellikte yok olma tehlikesine girecektir. Ölü diller diye nitelendirilen diller artık konuşulmayan, yeni nesle aktarılmayan dillerdir. Ancak varlığını sürdüren dillerde etkileri ve izleri devam edebilmektedir. Latincenin etkileri günümüzde varlığını sürdüren İtalyanca, Fransızca ve Romence gibi dillerde devam etmektedir. Diller etnik (Doğal) diller ve yapay diller diye iki sınıfta incelenmektedir. Anadolu’nun ucra köşesinde yerel halkın konuştuğu bir dil doğal-etnik dil olarak kabul edilir. Yapan ve geliştiren kişisi belli olan diller ise yapay dil olarak adlandırılır. En yaygın bilinen yapay dil Esperanto dilidir. Dünya dili olarak kabul görmesi ise henüz uzak bir idealdir. Bakiyye, Nomuli, Nav’i gibi daha birçok yapay dil vardır.
Konuşulan Diller
Yazılı sistemden ziyade görsel, sözlü ifadenin bütününü kapsayan dillerdir. İşaret dili bunlardan sayılır. Bazı kültürlerde geçişte yazı dili olmamıştır. Hala olmayan kültürler de vardır. Bu konuşmalar düzenlenmemiş, gözlemlenmemiştir.
Yapay Dil
Diğer dillerin aksine geliştiricisi, kaynağı belli olan dillerdir. Bir kişi veya komisyon tarafından geliştirilen dilleri ifade eder. Tarihsel bir süreçte değişime, etkileşime uğramamışlardır ve insan eliyle yapılmış dillerdir. Örnek bazı yapay diller; Esperanto, Elfçe, Türükçe, İdo Dili, Bakiyye Dili, Toki Pona, Nomuli, Nav’i vb.
Mevlüt Baki TAPAN