Telefonun başında
Çaresiz bekliyorum
Bekliyorum ama
Çalmayacak biliyorum

Hakan Altun

Jürgen Habermas‘a … 

wenn ein Junger Mensch, der vielleicht gerade seinen Schulabschluss gemacht hat, sich … die Welt zu erschliessen versucht, welches philosophische Werk würden Sie ihm empfehlen

lise diplomasını kısa bir süre önce almış bir genç dünyayı anlamaya çalışıyorsa ona hangi felsefi metni tavsiye edersiniz?

Jürgen Habermas

als Anstiftung zum Philosophieren würde ich die zweieinhalb Seiten empfehlen, die unter dem Titel Das älteste Systemprogramm des deutschen Idealismus überliefert sind. Selbst wenn jemand … den Kontext dieser Zeilen nicht versteht, wird sie die transzendierende Kraft eines poetisch-philosophischen Denkens spüren, das damals … die Freunde Hegel, Schelling und Hölderlin bewegt hat. Wenn dann dieser philosophische Funke gezündet hat, würde ich ihr Hegels verwirrende, aber in die richtige Bahnen lenkende Jugendschriften zur Lektüre empfehlen. Am Ende wird sie die Begriffe von Freiheit und von Liebe, das heisst von der Gegenseitigkeit intersubjektiver Beziehungen … kennengelernt haben …

… felsefeye bir giriş olarak Alman İdealizminin En Eski Sistem Programı adı altında aktarılan iki buçuk sayfalık metni tavsiye ederdim. Söz konusu kişi her ne kadar bahse konu metnin bağlamını anlamasa da, yine de vakti zamanında Hegel, Schelling ve Hölderlin arkadaş üçlüsünü hareket geçiren bir şiirsel-felsefi düşüncenin aşkınlaştırıcı gücünü hissedecektir. Ve eğer bu şekilde felsefi kıvılcım sıçramışsa son tahlilde, o zaman ona müteakiben Hegel’in kafa karıştırıcı fakat doğru yola yönlendiren Jugendschriften’lerini okumasını tavsiye ederim. Sonunda özgürlük ve sevgi kavramlarını, bu demek özneler arası ilişkilerin karşılıklı oluşlarını öğrenmiş olacaktır.

Habermas’ın tavsiye ettiği iki buçuk sayfalık metin bence de son derece güzel bir metin. Rahat bir çeviriyi tercih ettim. Bir saat süren çeviri esnasında Hakan Altun‘un Bir Telefon adlı şarkısı çaldı durdu kulaklıklarımda aralıksız. Türk dizilerini çok sevdiğim gibi, bu tarz müzikleri de çok seviyorum. Yaklaşık on kez tekrarladı. Çeviri yaparken bir şekilde müzik dinlemem gerekiyor. Bu akşam Hakan Bey denk gelmiş. Hegel’in metinleri, Heidegger ve Nietzsche metinleri yanı sıra, hatta onlardan daha önce, en sevdiğim felsefi metinlerdir. Gerçekten de nev-i şahsına münhasır bir büyüsü olan metinler bunlar. Ernst Bloch‘a katılmamak mümkün değil. İçlerine girdiğinizde, girebilirseniz şayet, gerçekten de bir melodi gibi, okumuyor dinliyorsunuz. Tabii ki otuz yıldır içlerinde olmama rağmen yine de çok ama çok fazla zorlandığım kısımlar var. Fakat bu çok doğal. Söz konusu metinlerle ilgili olarak ve aynılarını benden çok daha iyi anladığından emin olduğum bir filozoftan kısa bir alıntı yapmak istiyorum çeviriye geçmeden önce:

Die Wiederstaende, welche die grossen systematischen Werke Hegels, zumal die Wissenschaft der Logik, dem Verstaendnis entgegensetzen, sind qualitativ verschieden von denen, die andere verrufene Texte bereiten …  Im Bereich grosser Philosophen ist Hegel wohl der einzige, bei dem man buchstaeblich zuweilen nicht weiss und nicht bündig entscheiden kann, wovon überhaupt geredet wird…

Hegel’in büyük sistematik metinlerinin anlayışın karşısına çıkarttığı engeller, özellikle de Wissenschaft der Logik, keyfiyet açısından diğer korkulan metinlerin çıkarttıklarından çok farklıdır … Büyük filozoflar arasında Hegel muhtemelen tek olandır yazdıklarında kelimenin tam anlamıyla bazı bazı gerçekten de meselenin ne olduğuna, neden bahsedildiğine karar vermenin, bilmenin mümkün olmadığı.

Theodor W. Adorno

Alman İdealizminin En Eski Sistem Programı
Das älteste Systemprogramm des deutschen Idealismus,
Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Werke I, S.234-236.

bir etik. Gelecekte bütün metafizik moral’in kapsamına gireceği için –Kant’ın iki pratik postulasıyla birlikte hakkında sadece bir örnek verdiği fakat hiçbir şeyi tamamlayamadığı [mesele]–, bu etik bütün ideaların ya da aynı şey olan bütün pratik postulatların bir araya gelmesinden oluşan bir sistemden başka bir şey olmayacaktır. İlk idea doğal olarak benim kendimi mutlak özgür bir öz olarak düşünmemdir. Bu özgür ve kendisinin bilincinde olan özle birlikte bütün bir dünya –adım atar hiç’ten dışarı– aynı zamanda, hiç’ten çıkabilecek olan tek gerçek ve düşünülmesi mümkün olan tek mahluk. – Bu noktada fiziğin alanına ineceğim ve şu soruyu soracağım: bir dünya ahlaki bir öz için nasıl bir şekil almalı? Düşe kalka yorgun argın deneyler üzerinden ilerleyen fiziğimizi bir kez daha ayağa kaldırmak istiyorum.

— eine Ethik. Da die ganze Metaphysik künftig in die Moral fällt — wovon Kant mit seinen beiden praktischen Postulaten nur ein Beispiel gegeben, nichts erschöpft hat –, so wird diese Ethik nichts anderes als ein vollständiges System aller Ideen oder, was dasselbe ist, aller praktischen Postulate sein. Die erste Idee ist natürlich die Vorstellung von mir selbst als einem absolut freien Wesen. Mit dem freien, selbstbewußten Wesen tritt zugleich eine ganze Welt — aus dem Nichts hervor — die einzig wahre und gedenkbare Schöpfung aus Nichts. – Hier werde ich auf die Felder der Physik herabsteigen; die Frage ist diese: Wie muß eine Welt für ein moralisches Wesen beschaffen sein? Ich möchte unserer langsamen, an Experimenten mühsam schreitenden Physik einmal wieder Flügel geben.

*

Öyleyse, eğer felsefe ideaları sağlar ve tecrübe de verileri sunarsa, en sonunda fiziğe bir bütün olarak kavuşmuş oluruz, ki bunu sonraki zamanlardan bekliyorum haddizatında. Nitekim şu anki fiziğin bizim sahip olduğumuz ya da sahip olmamız gereken yaratıcı bir tini tatmin edebilecek durumda olduğunu düşünmüyorum.

So, wenn die Philosophie die Ideen, die Erfahrung die Data angibt, können wir endlich die Physik im Großen bekommen, die ich von späteren Zeitaltern erwarte. Es scheint nicht, daß die jetzige Physik einen schöpferischen Geist, wie der unsrige ist oder sein soll, befriedigen könne.

*

Doğadan insan işine geçiyorum şimdi. İnsanlık ideasını önde tutarak göstermek istiyorum ki bir devlet ideası yoktur aslında, aynen bir makine ideası olmadığı gibi, nitekim devlet mekanik bir şeydir. Sadece özgürlüğün nesnesi olan şeylere idea ismi verilir.  Dolayısıyla devletin de ötesine geçmeliyiz! — Çünkü her devlet ister istemez özgür insanları bir makinenin dişlileri gibi kullanmak zorundadır; ve bunu yapmamalıdır, öyleyse devlet son bulmalıdır. Burada kendiliğinizden görüyorsunuz zaten ebedi barış ve diğer bütün ideaların aslında daha yüksek bir ideanın altında konumlanan idealar olduklarını. Bu noktada ayrıca bir insanlık tarihi için gerekli prensipleri de belirlemek ve bütün bu pespaye insan işini, yani devleti, anayasayı, hükümeti ve yasamayı derisine kadar soyup[, görünür kılmak] istiyorum. Ve son olarak ahlaki dünya, Allah ve ölümsüzlük ideaları geliyor — Bütün batıl inançlar devrilecek, peşlerine düşecek aklın kendisi yeni yeni akılcılık oynayan münafık din adamlarının — Entelektüel dünyayı bizzat içlerinde taşıyan ve ne Allah’ı ne de ölümsüzlüğü kendi dışlarında arayamaz olan bütün tinlere mutlak özgürlük sağlanacak.

Von der Natur komme ich aufs Menschenwerk. Die Idee der Menschheit voran, will ich zeigen, daß es keine Idee vom Staat gibt, weil der Staat etwas Mechanisches ist, so wenig als es eine Idee von einer Maschine gibt. Nur was Gegenstand der Freiheit ist, heißt Idee. Wir müssen also über den Staat hinaus! – Denn jeder Staat muß freie Menschen als mechanisches Räderwerk behandeln; und das soll er nicht; also soll er aufhören. Ihr seht von selbst, daß hier alle die Ideen vom ewigen Frieden usw. nur untergeordnete Ideen einer höheren Idee sind. Zugleich will ich hier die Prinzipien für eine Geschichte der Menschheit niederlegen und das ganze elende Menschenwerk von Staat, Verfassung, Regierung, Gesetzgebung bis auf die Haut entblößen. Endlich kommen die Ideen von einer moralischen Welt, Gottheit, Unsterblichkeit, — Umsturz alles Afterglaubens, Verfolgung des Priestertums, das neuerdings Vernunft heuchelt, durch die Vernunft selbst. – Absolute Freiheit aller Geister, die die ntellektuelle Welt in sich tragen und weder Gott noch Unsterblichkeit außer sich suchen dürfen.

*

Ve şimdi, bütün ideaları birleştiren ideaya geldik: güzellik, hem de Platonik anlamda, en üst seviyede. Aklın en üstün ediminin, bütün ideaları içinde barındıran olarak, estetik bir edim olduğuna ve hakikatin ve merhametin ancak güzellikte buluşabileceklerine eminim artık. Filozof da en az şair kadar estetik güce sahip olmalı. Estetik hissiyatı olmayanlar bizim harf filozoflarımızdır. Tinin felsefesi estetik bir felsefedir. Hiçbir şeyde tin dolu olamaz insan, haddizatında tarih hakkında bile tin dolu akıl yürütemez eğer estetik hissiyata sahip değilse. Bu noktada görülmesi gereken, ideaları anlamayan, dolayısıyla meselenin tablo ve listeleri aştığı noktada her şeyin kapkara olduğunu söyleyecek kadar da samimi olan insanlarda eksik olanın ne olduğudur. 

Zuletzt die Idee, die alle vereinigt, die Idee der Schönheit, das Wort in höherem platonischen Sinne genommen. Ich bin nun überzeugt, daß der höchste Akt der Vernunft, der, in dem sie alle Ideen umfaßt, ein ästhetischer Akt ist und daß Wahrheit und Güte nur in der Schönheit verschwistert sind. Der Philosoph muß ebensoviel ästhetische Kraft besitzen als der Dichter. Die Menschen ohne ästhetischen Sinn sind unsere Buchstabenphilosophen. Die Philosophie des Geistes ist eine ästhetische Philosophie. Man kann in nichts geistreich sein, selbst über Geschichte kann man nicht geistreich raisonieren — ohne ästhetischen Sinn. Hier soll offenbar werden, woran es eigentlich den Menschen fehlt, die keine Ideen verstehen — und treuherzig genug gestehen, daß ihnen alles dunkel ist, sobald es über Tabellen und Register hinausgeht.

*

Bu şekilde şiir daha yüksek bir onur elde eder ve en sonunda en başında ne ise o olur yeniden — insanlığın öğretmeni: nitekim artık ne felsefe var ne de tarih, sadece şiir ve odur artık bütün diğer bilimleri ve sanatları en sonunda mezara taşıyacak olan. 

Die Poesie bekommt dadurch eine höhere Würde, sie wird am Ende wieder, was sie am Anfang war — Lehrerin der Menschheit; denn es gibt keine Philosophie, keine Geschichte mehr, die Dichtkunst allein wird alle übrigen Wissenschaften und Künste überleben.

*

Çokça ve sıklıkla duyuyoruz ki aynı zamanda büyük yığının duyumsal bir inanca ihtiyacı varmış. Da sadece büyük yığının değil, ona filozofun da ihtiyacı var. İhtiyacımız olan akılda ve kalpte tek, tahayyül gücü ve sanatta çok tanrıcılıktır.

Zu gleicher Zeit hören wir so oft, der große Haufen müsse eine sinnliche Religion haben. Nicht nur der große Haufen, auch der Philosoph bedarf ihrer. Monotheismus der Vernunft und des Herzens, Polytheismus der Einbildungskraft und der Kunst, dies ist’s, was wir bedürfen.

*

Burada daha önce, bildiğim kadarıyla, başka hiçbir insanın aklına gelmemiş olan bir ideadan bahsedeceğim ilk olarak — yeni bir mitolojiye sahip olmamız gerekiyor, ama bu mitoloji ideaların hizmetinde olmalı, aklın bir mitolojisi olmalı o.

Zuerst werde ich hier von einer Idee sprechen, die, soviel ich weiß, noch in keines Menschen Sinn gekommen ist — wir müssen eine neue Mythologie haben, diese Mythologie aber muß im Dienste der Ideen stehen, sie muß eine Mythologie der Vernunft werden.

*

İdeaları estetikleştirmeden, dolayısıyla mitolojik kılmadan önce onların halk için hiç bir çekiciliği olamaz ve mitoloji aklîleşmeden önce de, diğer taraftan, filozof ondan utanmak dışında başka bir şey yapamaz. İşte bu şekilde aydınlarla aydın olmayanlar birbirlerine el uzatmalıdırlar en sonunda. Mitoloji felsefileşmeli ve halk akıllanmalı ve felsefe de filozofları duyumsal kılabilmek için mitolojikleşmelidir. O zaman aramızda sonsuz birlik hüküm sürer artık. Bir daha görmeyiz o zaman o aşağılayan yukarıdan bakışları, halkın kendi bilgelerinin ve din adamlarının önünde tir tir titremesini. Ki ancak o zaman bütün güçlerin eşit derecede gelişmesini bekleyebiliriz, herkesin tek tek sahip olduklarının ve bütün bireylerin. Artık hiç bir güç bastırılmaz. Ancak bu durumda genel bir özgürlük ve bütün tinlerin eşitliği söz konusu olabilir! — Gökyüzünden gönderilen bir yüksek tin bu dini bizim aramızda yaymalıdır, ki bu artık insanlığın en son en büyük işi olacaktır.

Ehe wir die Ideen ästhetisch, d. h. mythologisch machen, haben sie für das Volk kein Interesse; und umgekehrt, ehe die Mythologie vernünftig ist, muß sich der Philosoph ihrer schämen. So müssen endlich Aufgeklärte und Unaufgeklärte sich die Hand reichen, die Mythologie muß philosophisch werden und das Volk vernünftig, und die Philosophie muß mythologisch werden, um die Philosophen sinnlich zu machen. Dann herrscht ewige Einheit unter uns. Nimmer der verachtende Blick, nimmer das blinde Zittern des Volks vor seinen Weisen und Priestern. Dann erst erwartet uns gleiche Ausbildung aller Kräfte, des Einzelnen sowohl als aller Individuen. Keine Kraft wird mehr unterdrückt werden. Dann herrscht allgemeine Freiheit und Gleichheit der Geister! – Ein höherer Geist, vom Himmel gesandt, muß diese neue Religion unter uns stiften, sie wird das letzte größte Werk der Menschheit sein.

Mustafa KÜÇÜKHÜSEYİN