Bu yazımızda klasik toplumsal değişme kuramlarından işlevselcilik, türevleri, bu kuramları ortaya atan teorisyenlerden ve toplumsal değişme anlatılarından bahsedeceğiz.

>> Erken Dönem İşlevselci Kuramlar / Evrimci Kuramlar
>> Yapısal-İşlevselcilik / Yeni Evrimcilik
>> İşlevselcilik ve Modernleşme

Erken Dönem İşlevselci Kuramlar / Evrimci Kuramlar

Avrupa’da meydana gelen bilimsel gelişmeler ve endüstri devrimi, yeni bir toplum tipi üretmiştir. Yine bu gelişmeler ışığında doğan Sosyoloji, toplumsal değişmeyi açıklamaya çalışmıştır.

İşlevselcilik, yaklaşım olarak toplumu bir bütün/yapı olarak gören yapısalcı kuram içerisinde değerlendirilen bir alt kuramdır. Yaklaşımın tarihi Comte, Durkheim ve Spencer gibi erken dönem sosyologlarına kadar götürülebilir.

Bu isimler aynı zamanda toplumu, bir bütün halinde çalışan parçalardan meydana gelen bir organizmaya benzetmelerinden organizmacı kuramcılar olarak isimlendirilir.

Comte, toplumun istikrarlı ilişkilerini toplumsal statik, değişimi sağlayan iç motivlerini de toplumsal dinamik olarak tesmiye eder. Aynı zamanda toplumları teolojik, metafizik ve pozitif aşama olmak üzere üç aşamaya ayırır.

Spencer da, Comte gibi toplumsal değişmeyi evrimci bir çizgide tasvir eder. Ona göre toplumlar, evrim ve doğal seleksiyon teorisinden iktibasla canlılar gibi basitten karmaşığa doğru giden bir yapıdadır. 

Durkheim da aynı şekilde toplumsal değişmeyi ilkel toplumlardan gelişmiş toplumlara evrilme olarak okur. Birey ve bireysel hakların olmadığı, iş bölümünün olmadığı ilkel toplumlardaki dayanışma türünü mekanik dayanışma; bireyin ortaya çıktığı, farklılaşmanın, iş bölümünün geliştiği modern toplumlardaki dayanışmayı ise organik dayanışma olarak adlandırır.

Yapısal-İşlevselcilik / Yeni Evrimcilik

Yapısal-işlevselcilik yaklaşımının kurucusu Talcot Parsons’tur. Parsons, toplumsal süreçleri, denge, yapısal değişim, yapısal farklılaşma ve evrim olmak üzere dörde ayırır. Denge süreci, toplumun sürdürülebilir ilişkilerine hizmet eder. Yapısal değişme, toplumun en üst seviyesindeki değerlerin değişmesine; yapısal farklılaşma genel sisteme bağlı alt sistemlerin değişmesi ve evrim, toplumun yeni kalıplarının tanımlandığı süreçlerdir.

Toplumların evriminde, ilkel, orta ve modern olmak üzere üç aşama tanımlayan Parsons, her seviye ilkelden ortaya geçişin kaynağını yazılı dilin gelişmesine, ortadan moderne geçişin kaynağını ise gelişmiş hukuk sistemine bağlar.

Parsons’a göre toplumsal değişmenin gerçekleşmesinde diğer önemli iki nokta ise farklı kültürel sistemlerle girilen ilişkilerin sonucu olarak dış ögeler ve toplumun alt sistemlerindeki dengelerle alakalı iç ögelerdir.

Yapısal-işlevselci kuramcılardan birisi olan Neil Smelser’a göre, toplumsal değişmenin belirleyicileri olarak, yapısal ortam, güçlü değişme dürtüsü, değişim için harekete geçmek ve toplumsal kontrol olmak üzere dört temel unsur vardır.

İşlevselcilik ve Modernleşme

Erken dönem evrimci yaklaşımların aksine, yayılmacı (difüzyonist) yaklaşımcılar için toplumsal değişmede her toplumda tekrarlanan kalıplar düşüncesini kabul etmezler.

Tek düze evrim hattı yerine, Batı kültürünün sosyal etkileşimle diğer kültürlere etki edeceği görüşü savunulur. Buna rağmen Parsons, moderniteyi açıklamak için ‘eylem kalıpları’ geliştirmiş; bu eylem kalıplarını da, etkinlik-edilginlik, bireycilik-kollektivizm, evrenselilik-partikülarizm, atfetme-başarı, işlevsel özselcilik-işlevsel yayılamcılık olmak üzere beş temel ikilik şeklinde tanımlamıştır.

Parsons’ın yaklaşımını esas alarak geleneksel ve III. Dünya ülkelerini inceleyen Bert Hoselitz, bu bölgelerde toplumsal ve kültürel faktörlerin değişme için yeterli olmayacağını, ekonomik gelişmenin toplumsal değişmedeki önemini vurgulamaktadır.

Bir diğer kuramcı Marion Levy, Batı dışındaki toplumların ekonomik gelişmeleri ve Batılı toplum tipine yaklaşmaları için bireyler arasındaki ilişkilerin akılcı ve formel olması gerektiğini söyler. David McClelland, ‘başarı ihtiyacı’ duyan gibi bazı kişisel değerlerin modernleşme sürecinde ekonomik gelişmeyi güdüleyici olduğunu; Rostow ise modernleşmenin yayılmacığının, kaçınılmaz ve tek yönde ilerleyen bir yapıya sahip olduğunu ifade eder.

Gouldner, Giddens, Frank gibi isimler ise yapısal-İşlevselci modernleşme kuramcıları eleştiren kuramcılardır.

Abdullah YARGI