Hasan Hanefi ve Cabiri çağdaş İslam düşüncesinin en seçkin düşünürlerindendir. İkili arasında “Liberalizm İslam dünyasında başarılı oldu mu?” konusu etrafında bir tartışma yaşanır. Hasan Hanefi, Mısır örneğinden yola çıkarak “Liberalizm Mısır’da başarılı Olamadı” aslı bir makale yazarken, Cabiri tartışmaya “Liberalizm Fas’ta Başarılı Oldu” makalesiyle katılır.

Hanefi’ye göre asıl sorun genel özgürlükler sorunudur. Genel anlamda özgürlükler sağlanmadan, liberalizm ve sosyalizm tartışmaları anlamsızdır. Liberalizmin özellikle Arap dünyasında başarılı olamamasının altında, liberalizmin gelişmesi için gerekli ortamın olmaması yatmaktadır. Arap dünyasında liberalizm adımları atılmasına karşın, beklenen özgürlük ortamı doğmamıştır.

Tüm bunlara rağmen liberalizm, doğal çevresiyle doğmamış, kendisine ait olmayan topraklarda ekilmişçesine kurak topraklarda kök salmamış ve başladığı şekilde sona ermemiş ve hızla zıddına dönüşmüştür. Liberalizm, zulüm, muhalefet liderinin öldürülmesi (Hasan el-Benna suikastını hatırlayalım), muhalefetin boğulması, partilerin yolsuzluğu, sarayla işbirliği, Batı’ya bağımlılık, feodalizmin ortaya çıkışı, azınlığın çoğunluğa tahakkümü, vergi kaçırma, sermayenin yönetime egemen olması, halkta ümmiliğin artması ve sadece maliyetini karşılayabilen azınlıklara eğitim hakkının verilmesi gibi birtakım unsurlarla özdeşleştirmiştir.” (Çağdaş İslam Düşüncesinin Sorunları, Der: İslam Özkan, Liberalizm Mısır’da Başarılı Olamadı, Hasan Hanefi, Pınar yayınları)

Liberalizmin bu olumsuz uygulamalarının sonucunda Araplar, sosyalizme sarılmışlardır.
Şu halde liberalizmin Arap dünyasında kökleşmemesinin temel sebepleri ve tarihsel nedenleri ortaya çıkarılmalıdır.

Sebep, Batı’da kendi doğal ortamında gelişen liberalizmin kökleşmesine uygun olmayan başka bir çevrede, kökleri çok eskiye uzanan kültürümüzde serpilmemesinden kaynaklanıyor gibi görünüyor.” (Liberalizm Mısır’da Başarılı Olamadı, Hasan Hanefi)

Hanefi’ye göre liberalizm belki isim olarak değil, ama anlam olarak İslam dünyasında özellikle Gazali’ye kadar yaşamıştır. Bu döneme kadar İslam dünyasında çok sayıda ekol, fırka, düşünce akımı ortaya çıkmıştır. Çoğulculuğun zirveye çıktığı dönemlerden sonra, içte görelilik ve hakikati inkar etmeye, dışta ise Haçlı seferleri ile güvenlik sorunu doğmuştur. İslam dünyası iç ve dış faktörler arasında sıkışmıştır.

Bu durum, başta Gazali olmak üzere birçok ulemanın çoğulculuğa karşı çıkmasına; Bâtınilik, Mutezile ve Şiilik gibi bütün gizli muhalefet partilerini eleştirmesini ve akil ilimlere saldırmasına yol açmıştı. Kılış zoruyla ve zorbalıkla alınsa bile tek bir halifeye itaati ve mutlak ilahi iradenin dünya üzerindeki tüm varlıklar üzerindeki hakimiyetini savunan Eşariliğe bağlılığı savunmuş, sonra da insanlara zühd, takva , kanaat, rıza ve sabrı, başka bir ifadeyle teslimiyet ideolojisini sunmuştur.” (Liberalizm Mısır’da Başarılı Olamadı, Hasan Hanefi)

Hasan Hanefi’ye göre İslam dünyasında liberalizmin yerleşmemesinin sebebi Gazali’nin Eşariliği olmuştur.

Hanefi, İslam dünyasında liberalizmin kökleşmemesinin temeline Gazali’nin çabalarıyla yerleşen Eşariliği yerleştirmiştir. Mutezilenin adalet ilkesi yerine, Eşariliğin tevhit ilkesi geçmiş ve bugüne kadar gelinmiştir. Bu nedenler son iki yüzyıllık liberalizm serüveni başarılı olamamıştır. Dini anlayışı Eşariliğin belirlediği bir toplumsal zeminde liberalizmin kök salması imkansızdır.

Hanefi’ye göre halkta tasavvuf kültürü ve anlayışının baskınlığı dolayısıyla kadere teslimiyet ön plana çıkmıştır. Böyle bir zihniyetin kök saldığı toplumda, hiçbir özgürlük arayışı karşılık bulamayacaktır. “Önce retçi bir tavır takınıp halkların teslimiyetçi anlayışının kökünü kazımadan liberalizmin başarı şansı yoktur. Halen kültürel mirasımızda diriliğini koruyan söz konusu anlayışlar tashih edilmediği ve insanı tarihte aktif bir özne haline getirecek bir temelde yeniden yapılandırılmadığı sürece liberalizmin başarı şansı ufukta görülmemektedir.” (Liberalizm Mısır’da Başarılı Olamadı, Hasan Hanefi)

İslam dünyası öncelikle özgür düşüncenin önündeki engelleri ortadan kaldırmak gerekmektedir. “Bizim özgürlüğe ve özgürleşmeye olan davetimiz, ancak, otoriteryenliğin kökenlerini yok etme, nedenlerini öğrenme, bin yıldan fazla bir süredir zihniyetimizdeki bozgunun köklerine inmekle gerçekleşebilir.” (Liberalizm Mısır’da Başarılı Olamadı, Hasan Hanefi)

Hanefi’ye göre bizzat Kur’an’daki “Dinde zorlama yoktur.”, “İsteyen inansın, isteyen inanmasın”, “Kimse onların üzerinde zorlayıcı değildir.” gibi ilkeler temelinde olayı ele almak gerekmektedir.

Hasan Hanefi’nin “Liberalizm Mısır’da Başarılı Olamadı” düşüncesine karşı, Cabiri “Liberalizm Fas’ta Başarılı Oldu” makalesi ile cevap verdi. Cabiri’nin Hasan Hanefi ile anlaşmazlığa düştüğü temel sorun, liberalizmin başarısızlığını Mısır ile sınırlandırması ve bu tikel tecrübeyi bütün İslam dünyasına genellemesidir.

Oysa Mısır dışında kalan Arap ülkeleri, İran ve Türkiye’de yaşanan tecrübeler de İslam dünyasının parçasıdır. Dolayısıyla İslam dünyasındaki tecrübeyi Mısır ile sınırlandırmak doğru bir tercih değildir.

Hasan Hanefi ve Muhammed Adil el-Cabiri, İslam dünyasında liberalizme neyin engel olduğu hususunda farklı görüşler ortaya koymuşlardır.

Cabiri, Eşari geleneğine yaslanan Mısır’da başarısız olan liberalizm tecrübesinin Şii İran ve laik Türkiye’de nasıl bir seyir izlediğini analiz etmeye çalışıyor. Cabiri, Liberalizmin Mağrip’teki tecrübesinin Maşrik’taki tecrübeden çok farklı bir seyir izlediğini savunur.

Biz Fas’ta, örneğin, temel noktalarda Mısır’ın yaşadığı tecrübeden farklı bir tecrübe yaşadık. Bizim Batı’dan ithal ettiğimiz modernlik, Mısır’da olduğu gibi Selefilikle keskin bir çatışma içerisine girmedi. Tersine, ülkemizde modernliğin taşıyıcısı olan Selefilik, Batılı liberalizmi benimsemiş ve onu, Arap ve İslam kalıbına dökmüştür.” (Çağdaş İslam Düşüncesinin Sorunları, Der: İslam Özkan, Liberalizm Fas’ta Başarılı Oldu, Cabiri, Pınar yayınları)

Cabiri’ye göre Hasan Hanefi’nin liberalizmin Mısır’daki tecrübesini analiz bakımından haklıdır. Kuşkusuz liberalizm tecrübesi, Mısır’da Selefilik ile keskin bir çatışmaya girmiştir. Bu tecrübeyi İslam dünyası için genellemek doğru değildir; çünkü bu tecrübe özel bir tarihi tecrübeye işaret etmektedir.

Cabiri, Hasan Hanefi’nin Liberalizmin İslam tarihindeki serüveni konusundaki analizine katılır. “Hanefi, İslam medeniyetinin Gazali’den önce liberal tecrübeyi nasıl tanıdığını güzel bir şekilde anlattı. Daha sonra da felaketin, gerilemenin ve çöküşün bu medeniyetin üzerine nasıl çöktüğünü, karanlık ideolojilerin nasıl egemen olduğunu da aktardı. Anlattıklarına katılıyorum, bunların içerisinde karşı çıktığım herhangi bir şey yok.”(Liberalizm Fas’ta Başarılı Oldu, Cabiri)

Eşari ideolojinin Mısır’daki liberalizm tecrübesine yaptığı engelleyici durumu kabul eden Cabiri ancak; bunu İslam dünyasına genellemenin ve sorumluluğu tümden Eşari geleneğine yüklemenin doğru olmadığını savunur. Çünkü, Endülüs ve Kuzey Afrika’da başarılı olan liberalizm tecrübesi Eşari geleneğinin baskın olduğu zamanlarda yaşanmıştır. Cabiri’ye göre Endülüs’te egemen olan Murabıtlar Devletinin savunduğu İslam anlayışı, Eşari geleneğinden çok daha katı olmasına karşın, Endülüste çok farklı tecrübeler bir arada yaşanmıştır.

Fas’ta Maliki ve Hanbeli geleneği hakim olmasına karşın Fas Müftüsünün, 1880 yılında Sultanın ulemadan görüş istediği bir konuda şu satırları yazmıştır: “Ulemanın yöneticiler, yöneticilerin de insanlar üzerindeki hakimiyeti, İslam dininin kurallarından ve bilinen esaslarından biridir. Yöneticinin tasavvurları şeriata sunulur, uygun olursa kabul edilir bulunmazsa kabul edilmez… Dinimizin kurallarına göre alim yöneticinin üzerindedir, aksi söz konusu değildir. Sultanın çıkardığı kanun şeriata sunulur, şeriat sultanın kanunlarına sunulmaz. Şayet sultan, alimlerin üzerine egemen olsaydı, bunun tersi olurdu.” (Liberalizm Fas’ta Başarılı Oldu, Cabiri)

Cabiri’ye göre İslam dünyasında liberalizmin yerleşmesine Eşariyye engel olmamıştır.

Cabiri’ye göre Mağrip’teki Eşari-Maliki hakimiyeti, gerilemenin ve çatışmanın kaynağı olmamıştır. Bu nedenle değişik bölgelerdeki istibdadın dinden ve mezhepten kaynaklandığı tezine karşı çıkar. Cabiri’ye göre Mutezile, Eşariliğe karşı fiillerin yaratıcılığını insana bağlamıştır; ama bu onların otoriter bir tavır içine girmelerine engel olamamıştır.

Cabiri, Mutezilenin özgürlük taraftarı olduğu anlayışına kuşkuyla yaklaşır: “Mutezile’nin metinlerinde şura dışında herhangi bir özgürlük yanlısı ifadeye henüz rastlamış değilim. Bazı Mutezililerin de bu alanda İmamiliğin siyasi görüşlerine eğilim gösterdiğini biliyoruz. Eşariliğin eleştirilmesi Muzezililiğin zaferi anlamına gelmez. Eşariliğe aynı zamanda başta İbn Teymiye olmak üzere Hanbeliler ve Şiilerde saldırmıştır.” (Cabiri, Liberalizm Fas’ta Başarılı Oldu, Çağdaş İslam Düşüncesinin Sorunları içinde)

Cabiri’ye göre, İslam dünyasındaki gerilemenin nedenleri bir dine ve mezhebe bağlanamaz. İslam dünyasındaki başarısızlığın kökenlerini, Eşariye ve Cebriyeciliğe bağlamak doğru bir yaklaşım değildir.

Cabiri, İslam dünyasında liberalizmin başarısızlığını dine ve mezhebe değil, diğer iç ve dış faktörlere bağlar:

Şayet liberalizmin İslam dünyasındaki genel başarısızlığı ile ilgili soru yöneltilecek olursa, iç nedenlerin yanında esas amilin dışarıdan kaynaklandığını söylemek isterim. Dış neden de yayılmacı emperyalizmdir. Geçmişten bahsederken ‘şayet’ kelimesini kullanmak her ne kadar kendisinden kaçınılması gereken bir durum da olsa, aşağıdaki cümlede bu ifadeyi kullanmamı mazur göreceğinizi umuyorum:

Emperyalist Avrupa’nın müdahalesi olmasaydı, Mısır’da Muhammed Ali’nin reformlarının akıbeti farklı olduğu gibi, Mısır’daki liberal tecrübenin macerası da farklı olurdu. Bu farklı akıbet de muhtemelen Eşari mezhebiyle birlikte gerçekleşecekti.” (Cabiri, Liberalizm Fas’ta Başarılı Oldu)

Yusuf YAVUZYILMAZ