Dostlar çoğunuzun bildiği üzere özellikle Muhteşem Yüzyıl ve Diriliş Ertuğrul ile ortaya çıkan bir soru var. Dizilerden tarih öğrenilir mi? Ben bu soruya şu açıdan bakıyorum. Elbette dizilerden tarih öğrenilmez. Tarih, kaynaklardan, kitaplardan, o dönemde yaşamış olan kişilerin hatıralarından ve çalıştığı konuda uzman olan tarihçilerden öğrenilir. Fakat ben bu soruya tarih dizilerden öğrenilmez deyip kestirip atmak istemiyorum. Diziler tarihin öğrenilmesinde merak uyandırır diyorum. İşte bugünlerde en belirgin örneği Uyanış Selçuklu dizisi olmuştur. Biz bile üniversite de Selçuklu tarihi konusunu işlerken zorlanırdık. Çünkü dizi de anlatılan dönem bir sürü isim ve olaylar ile doluydu. O dönem belki Selçuklu için zirve noktasıydı. Fakat Sultan Melikşah sonrası bir sürü olaylar entrikalar ile geçmiş bir dönemdi. Biz tarihçiler için bile epey karışık olan bir dönemin şuan dizi de anlatılması aslında beni sevindiriyor. Zira genel olarak Osmanlı Dönemi bilinir ama Selçuklu dönemi pek bilinmez. Dizi en azından Selçuklu döneminin bilinmesi ve o dönem yaşamış önemli kişilerin bilinmesini sağlamıştır. İnsanlarda o dönem yaşamış olan kişilere karşı merak duygusu uyandırmıştır. Ayrıca bizim tarihimiz sadece Cumhuriyet veya Osmanlı dönemine kadar uzanmaz. Daha da eski Selçuklu ve eski Türk devletlerini de kapsar. Bu açıdan tarihimizin ne kadar eski ve köklü olduğunun bilinmesi adına da sevindiricidir. Zira maalesef ülkemiz de tarihi konularda hala tarihe ideolojik açıdan bakmak ve sadece tarihin bir dönemi ile ilgilenmek devam etmektedir. Ama tarihimiz bütün dönemleri kapsar. Bu yüzden bu gözle tarihi ele almak ve bu bakış açısı ile bakmak gerektir. Örneğin tarihimizin sultanlarından olan Sultan Melikşah yaşadığı dönem ve devleti taşıdığı zirve nokta olarak övünç kaynağımızdır. İşte bugün onun hayatına şöyle bir göz atıp neler yaşamış nasıl bir hayat sürmüş buna bakacağız.

Öncelikle kendisi Selçuklu tarihinin en önemli sultanı olan Sultan Alparslan’ın oğludur. 1055 yılında doğmuş olup daha küçük yaşlardan itibaren babası tarafından özenle yetiştirilmiştir. O devrin önemli alimlerinden dini bilgiler almış ve usta bahadırlarından savaş dersleri alarak usta bir asker olarak yetişmiştir. Onun çok iyi bir sultan adayı olarak yetişmesinde Nizamülmülk’ünde payı çoktur. Nizamülmülk babası Sultan Alparslan zamanında vezir olmuş ve Sultan Melikşah zamanında da bu vazifesini devam ettirerek devletin önemli konularda doğru adımlar atması için uğraşmıştır. En başta da o dönem için en önemli sorunlardan biri olan Batınilik ile mücadele etmiştir. Siyaset konusunda bulunduğu dönemin en önemli siması olup ayrıca Siyasetname adlı bir eserde ortaya koymuştur. Sultan Melikşah daha çocukluğu zamanından başlayarak böyle önemli zatlarla büyümüş ve onların ışığı ile kendini iyi bir asker ve devlet adamı olarak yetiştirmeye başlamıştır. Daha on yaşlarında iken babasının Gürcistan Seferine katılmış ve Meryemnişin kalesinin alınmasında önemli rol oynamıştır. Hatta kalenin fethinde bir ara kalenin yanındaki nehre düşmüş ve ölümden dönmüş olmasına rağmen cesareti ve azmi ile kalenin alınmasını sağlamıştır. Sultan Melikşah bunu daha çocuk denebilecek yaşta gerçekleştirmiştir. Ondaki bu cesareti, azmi ve İslam sancağını ileri taşıma gayretini gören babası Alparslan onu 1066 yılında resmen veliaht ilan ederek bunu herkese duyurdu. Daha sonra onun ölümünden sonra Sultan Melikşah on yedi yaşında Selçuklu sultanı oldu. Onun devri devletin en refah dolu ve yükselişinin olduğu devirdi. Babasının da veziri olan ve yetişmesin de büyük payı olan Nizamülmülk’ü geniş yetkiler vererek veziri tayin etti. İlk yıllarında babasının ölümünden sonra ortaya çıkan karışıklıklar ile mücadele etti. En başta amcası Kavurd yönetimi almak için ona isyan etti ve onunla mücadele etti. Onu yenerek ülkesinde düzeni sağladı lakin bu isyandan haberi olan iki devlet Karahanlılar ve Gazneliler kendisine karşı birleşti ve Selçukluya saldırdılar. Sultan Melikşah bu iki devleti de yendi ve Karahanlılar, Doğu Karahanlılar ve Batı Karahanlılar olarak ikiye ayrıldılar.

Onun en büyük ideali bütün Müslüman devletleri tek bir bayrak altında toplamaktı. Yani İslam Birliği’ni kurmaktı. Bu amaç doğrultusunda o dönemin halifesi ile iyi ilişkiler kurdu. Yine Anadolu’da fetihlerin hızlanması ile Anadolu bir İslam beldesi haline gelmeye başladı. Onun emri ile Anadolu’da Anadolu Selçuklu Devleti kuruldu. Anadolu’da yapılan fetihler ile Bizans bozguna uğruyor ve İslam Anadolu’da hızla yayılmaya başlıyordu. Zira İslamiyetin Anadolu’da hüküm sürmesi Batınilik faaliyetlerinin önlenmesi için önem arz ediyordu. Ayrıca Sultan Melikşah dönemin de devletin sınırları sadece Anadolu ile kalmıyor Kudüs, Azerbaycan, Semerkant, Buhara gibi yerlerde fethedilerek Selçuklu sınırları genişlemiştir. Bu fethedilen yerler Hem Türk hem de İslam tarihi için önemli merkezler olmuş ve yıllarca kültürel mirasımızın devam etmesine vesile olmuşlardır.

Sultan Melikşah döneminde devletin sınırları Kaşgar’dan Kafkasya’ya Yemen’den Antalya’ya kadar genişlemiştir. Kendisi her zaman İslam’ı ve adaleti üstün tutmuş bu yüzden kendisine ‘’Sultan’ül Adil’’ denilmiştir. Saltanatı süresince hiç yenilgi almadığı için ‘’Ebu’l Feth’’ ismiyle de anılmıştır.

Kendisi İslam’a o kadar bağlı ve onun tüm cihana yayılması için o kadar gayret göstermiştir ki her daim duasında ‘Ya Rab! Eğer İslam’a faydalı olacaksam bana yardım et. Muzaffer kıl. Eğer karşımdaki hasmım faydalı olacaksa ona yardım et. Onu muzaffer kıl.‘ demiştir. O saltanatı boyunca devleti müreffeh kıldı ve devletin topraklarını imar etti. Sadece savaş alanında değil ilim alanında da çok büyük hizmetlerin icra edilmesine vesile oldu. Nizamiye Medreselerini kurdu. Burada ilmin artmasını ve büyük alimlerin yetişmesini sağladı. Onun zamanında bilim, ticaret, kültür çok ilerledi. O her zaman alimlere hürmet etmiş ve ilmin ilerlemesi için elinden geleni yapmıştır. Devletinin sadece sınırlarını genişletmekle kalmamış halkının huzurunu sağlayarak onların refah bir hayat yaşamalarını sağlamıştır.  

Sultan Melikşah 1092 yılında yediği av etinden dolayı hastalanmış ve ateşli hummaya yakalanarak Bağdat’ta vefat etmiştir. Onun ölümünden sonra da devlette karışıklık baş göstermiş ve eşi Terken Hatun veliaht şehzade Berkyaruk yerine daha çok küçük yaşta olan oğlu Mahmud’u tahta geçirmeye çalışmıştır. İşte buz yüzden de sultanın ölümünü bir süre gizlemiştir. Bu yüzden cenaze namazı gizlice kılınıp Şuniziyye’de toprağa verildi. Daha sonra cenazesi İsfahan’a götürülerek yaptırdığı medresenin haziresinde defnedilmiştir. 

Onun hayatı savaşlar, mücadeleler ile geçse de İslam’a adanmış bir yürek olarak tarihe kaydedilmiş ve halkın huzurunu temin eden adil bir hükümdar olarak tarihte yerini almıştır. Zaten başta dediğim gibi her ne kadar günümüz insanı tarihe ideolojik olarak ve sevdiği dönem yada sevmediği dönem gibi ayrımlarla baksa da ecdadımız her zaman övünç kaynağı olmuştur. Onlar yaptıkları doğrular ve yanlışlar ile her zaman bizim ecdadımız olarak yer alacak ve saygı ile hürmeti her daim göreceklerdir. 

Tarih dizilerden öğrenilir mi kısmına gelecek olursak başta belirttim ama siz siz olun madem böyle bir dizi yapılmış ve içinde yanlışlar olsa da siz doğruyu bulun. Hani İmam Gazali diyor ya dizinin bir sahnesin de sarraf altının sahtesini gerçeğini ayırt eder. Sizde size sunulan o dizideki doğruyu yanlışı bulun ki hem tarihi malumatınız artsın hem de daha bilinçli bir izleyici olmuş olun…

Mesut BULDU