Edebiyat ve sanat yolu ile duygu ve düşüncelerimizi toplumlara aktarmak, şüphesiz en etkili ve kalıcı yöntemdir. Bir düşünceyi insanlara direkt olduğu gibi anlatırsak ya da anlatmaya çalışırsak karşımızdaki kişilerde veya toplumda pek bir etki yaratmadığını görürüz. Örneğin: bir insana kitap okuma konusunda dakikalarca tavsiyelerde bulunursak belki sıkılıp bize tepki gösterebilir. Kitap okuma ile ilgili öykü, hikâye, şiir vb. ya da görsel ve işitsel sanatlar yolu ile bu alışkanlığı sevdirerek kolayca aşılayabiliriz. Edebiyatın ve sanatın ne kadar önemli-değerli olduğunu günümüzde insanlara anlatmak oldukça zordur. Bizlerin duygularını besleyip, büyütüp ve kabartan bu iki ilmi çevremizdekilere öğreterek dilden dile, nesilden nesile aktarmak ilerleyen yıllarda bizlerden sonraki kuşaklara bırakılacak en değerli mirastır.

Edebiyat ve sanat yolu ile anlatılmak istenilen düşüncelerin önüne mutlaka taş koymak isteyen olacaktır.

Edebiyatta makale, köşe yazısı, öykü, romanlar gibi edebi metinlere ve sanatta; karikatür, heykel, müzik gibi alanlarda verilen eserlere yapılmak istenen sansür, toplumun öğrenme hakkına verilebilecek en büyük zararlardan biridir. Siyasetçileri, sanatçıları, yazarları ve ekranlarda sık sık yüzünü gördüğümüz ünlüleri eleştiren yazılar ve karikatürler mahkeme meclisine suç duyurusunda bulunularak dava edilip yazarının hapis olunmasına sebep olmaktadır. Bu şekilde devam eden davalar ve suç duyuruları yazarların kalemine pranga vurmakta, anlatılmak istenen düşünce ve verilmek istenen mesajların tam anlamı ile ifade edilememesine neden olmaktadır. Edebiyatın ve sanatın bunun gibi zorlu yollardan geçmesi, önlerine zaman zaman engeller konulmaya çalışılması doğru bir yolda ilerlediğinin kanıtıdır.

Edebiyatı ve sanata saygı duyup seviyorsak çevremizdeki insanlardan tepki görebiliriz maalesef. Belki de bunun sebebi bizim sevgi ve ilgi duyduğumuz alanları asla anlamayacaklarını bildikleri içindir. Olabilir mi? Bizimle girdikleri her tartışmanın sonunda biz edebiyat severleri sırf kitap okuduğumuz için bu yönümüzü kullanarak vurmakta amaçsız ve hayattan bir beklentisi olmayan insanların bize karşı elinde tuttukları zehirli oklarıdır. Saatlerce internet başında vakit geçirmekten gününü akşam edenlerin de edebiyat ve sanatla uğraşanlara çamur atıp önümüze engel çıkartmaları da asla bizim gibi olamayacaklarını bildiklerinin göstergesidir.

Ali Seydi Kılıç