Dostlar Tolstoy’un ‘İnsan Ne ile Yaşar‘ adı ile müsemma bir kitabı var. Bu kitapta Tolstoy insanların sahip olduğu önemli değerleri öğretici öykülerle anlatır. Yani insan onu insan yapan onu önemli yapan değerler ile yaşar. Fakat ben size o sorunun dışında başka bir soru sormak istiyorum: İnsan ne işe yarar?

Örneğin; bir elma ağacı elma verme işine yarar. Bir arı bal verme işine yarar. Fakat insan ne işe yarar? Kainatta nasıl ki bütün canlıların örneklerde belirttiğimiz gibi görevleri vardır. Peki insanın görevi nedir? İnsan sadece hayvanlar ve bitkilerin ürettiği şeyleri tüketmeye programlanmış bir canlı mıdır? Yani insanın vazifesi sadece kainatta üretilen her şeyi kullanmak ve yemek midir? Ya da başka bir ifade ile insan şu hayat yolculuğunda çocukluk, yetişkinlik ve ihtiyarlık dönemlerini yaşayan ve belli zamanlarda okula gidip belli zamanlarda çalışarak belli zamanlarda da evlenen bir varlık mıdır?

Tabi ki insanın vazifesi şu hayatta bu hayat evrelerini yaşayıp bu dünyadan ölümle birlikte göçmek değildir. İnsan şu kainat ağacının en değerli meyvesidir. Nasıl ki bir ağaçta ağacın bütün teşkilatı meyveye hizmet eder. Meyve ağacın en değerli yeridir. İnsan da bu kainatta ki en değerli varlıktır. Eğer öyle olmasa idi Allah insana bu kainatı hizmetkar etmezdi.  Kainata bakacak olursak tüm bu hayvanlar ve bitkiler insana hizmet ederler. Tüm canlılar görevleri ne olursa olsun ortaya koydukları tüm nimetleri insana sunarlar.

İşte bu yüzden nasıl ki her bir canlının görevi var ve bir işe yarıyor. İnsan da bir işe yaramalı ve bir vazifesi var. Bu yüzden insanın vazifesi tüm bu canlılar vasıtası ile kendisini rızıklandıran ve ona değer veren Rabbini tanımak ve ona ibadet etmektir. Ona ibadetin yıldızı ise namazdır.

Nasıl ki bir arı bal yaparak onu yaratana vazifesini yapıyor insan da her gün ne iş yaparsa yapsın bir saatini ayırıp onu yaratan Rabbine namaz vazifesini yapmalıdır. Ama bu durum onun için bir külfet değil aksine onu yaratanla bir buluşma ve konuşmaktır. Namaz kulun Rabbine vazifesi olsa da insanın tüm dünya meşgalelerinden sıyrılıp Rabbi ile konuşması ve onu en iyi bilene derdini anlatmasıdır. Zira Allah kulunu en iyi bilen ve ihtiyacını görendir.

Bildiğiniz gibi ben tarihçiyim ve din alimi değilim ama bugün sizlere insanın ne işe yaradığını ortaya koymak ve insanın en birinci vazifesi olan namazın aslında tam olarak nasıl olması gerektiğini anlatmak istedim.

Tamam insanın en birinci vazifesi namaz dedik ama nasıl bir namaz? Hızlı hızlı kılarak ya bitsin bir anda şu dizim yarım kaldı onu izleyeyim şuurunda bir namaz mı? Yoksa hakikatte Rabbinin huzurunda olduğunun idrakiyle kılınan bir namaz mı? İşte burada tadil-i erkan denen bir tabir ortaya giriyor.

Tadi-i erkan: Namazda dört yerde yani rüku, secde, kavme ve celse de her uzvun hareketsiz ve sakin olup bir miktar durmak demektir.

Kavme: Rükudan kalkıp her aza yerleşecek şekilde dimdik durmak .

Celse: İki secde arasında tam manasıyla her aza yerleşecek şekilde oturmak.

Peki bu tadil-i erkan dediğimiz husus nasıl olmalıdır? Tadil-i erkana nasıl riayet edilir?

Öncelikle her bir Müslüman namazın en başta nasıl kılınması gerektiğini öğrenmelidir. Kıyamda neler yapılır? Hangi sureler okunur?

Rükuda neler yapılır ve neler okunur bilmelidir. Yine en son secde de neler yapar ve neler okumalıdır mutlaka öğrenmelidir. Bunun dışında tadil-i erkana gelirsek

Kişi rükuda yani eğildiğinde bir defa Subhanallah diyecek kadar beklemek zorundadır. Yani hızlı kılayım derdi ile hareket etmemelidir. Zaten rüku üç defa Subhane Rabbiyel Azim diyerek yapılır.

Yine kişi rükudan kalktığında her bir uzvu yerine yerleşecek şekilde ayakta dikilmelidir. Dikildikten sonra bir defa Subhanallah diyecek kadar hareketsiz durmalıdır. Zaten bu bekleme esnasında Rabbena Lekel Hamd denir. Buna da yukarıda tanımını verdiğimiz kavme denir. Çoğumuzun namazda en çok ihmal ettiği durum budur. Namazda tam manasıyla dik durmadan secdeye varma durumları yaşanmaktadır. Bu yüzden buna dikkat etmekte fayda var.

Yine kişi secdeye vardığında bir defa Subhanallah diyecek kadar beklemelidir. Bu bekleme anında üç defa Subhane Rabbiyer Ala denilerek secde yapılmış olur. Bu durum iki secdede aynıdır. Bu konuda da dikkat etmek gerekir. Kişi hızlı bir şekilde secde yapmamalıdır.

Son olarak da kişi iki secde arasında tam düzgün oturup her uzvu yerini bulduktan sonra bir defa Sübhanallah diyecek kadar beklemesi gerekir. Bu bekleme anında Allahümmahfirli denir. Buna da yukarıda tanımını belirttiğimiz celse denir. Bu da namazın erkanlarından en çok ihmal edilendir ve dikkat etmekte yarar vardır.

insanın vazifesi tüm bu canlılar vasıtası ile kendisini rızıklandıran ve ona değer veren Rabbini tanımak ve ona ibadet etmektir. Ona ibadetin yıldızı ise namazdır.

Peki tadil-i erkana uyulmazsa ne olur?

Tadil-i erkan Şafi ve Maliki mezhepleri ile Hanefi mezhebinden İmam-ı Ebu Yusuf’a göre farzdır. Fakat İmam-ı Azam ile İmam-ı Muhammed’ e göre ise vaciptir.

Tadil-i erkan kasten terkedilirse, İmam-ı Yusuf’a göre o namaz bozulmuş olur.

İmam-ı Azam ve İmam-ı Muhammed’e göre ise bozulmuş olmaz fakat vacibin kasten terki dolayısıyla namazın iadesi vaciptir. Unutarak terk edilince ise secde-i sehv gerekir. İşte bu durumda…

Tadil-i erkanı terk eden günahkar olur ve o namazı tadili erkana uyarak tekrar iade etmesi vacip olur.

Fakat tadil-i erkan bilgisizlikten terk eden de yine günahkar olur ve onunda namazı iade etmesi vacip olur. Hatta bilgisizlikten terk eden daha büyük günahkar konumunda olur. Çünkü vacip olan her şeyi öğrenmekte vaciptir. Bu nedenle kişi iki vacibi terk etmiş olur.

Son olarak şunları söylemek istiyorum.  Başta dediğim gibi her bir hayvan ve bitki insana hizmetkar olmuş ve ortaya koydukları tüm nimetleri insanlara sunuyorlar.  Onların her birinin görevi var. Bu yüzden bizim de bir görevimiz olmalı ama bizim görevimiz sadece dünyada belli işlerde çalışıp para kazanmak değildir. Bu da vazifemizdir ama biz hangi meslek sahibi olursak olalım. En baş vazifemiz kainat sahibi tanımak ve onun bize verdiği vazifeyi yapmaktır. Namaz ise bir vazife olması dışında aslında insanın bu kainatta neden var olduğunun ve ne işe yaradığının bir delilidir. Bu yüzden tüm canlılar vazifelerini eksiksiz yapıyorsa insan da vazifesini eksiz yapmalıdır. Vazifesinin eksiksiz olması ise tadil-i erkan ile mümkündür.  Bu yüzden insan okul veya hayatta tüm bilgilerin en başı olarak bu dünyaya neden gediğinin bilgisine ulaşmalı ve ne işe yaradığının şuuru ile hareket etmelidir.

Sağlıcakla kalın dostlar.

Mesut BULDU