Hava alabildiğine soğuktu, bankları buz tutmuş, yapraklar ezilmiş, ağaçlar parçalanmıştı. Her yerde kurşun delikleri, kan ve pençe izleri vardı. İlk başta sadece bir EvO çatışması olduğunu düşündüm ama sonra gördüğüm sarı amblemli kamyonlardan bunun sadece küçük bir canavar kovalaması olmadığını anladım. Bu amblemleri ilk defa görüyordum tüyler ürpertici bir simgeydi. Sanki hayatı yok edenin hayat olduğunu söyler gibiydi. Oradan ayrıldım ve tekrardan Metro’ya döndüm…

Benim adım RedEx, 17 yaşındayım. 22. İstasyon da doğdum ve kendimi bildim bileli ailemle beraber Metro’da yaşıyorum. Burası evimiz, çok kasvetli bir yer gibi görünebilir ama aslında öyle değil. Burası terk edilmiş bir tren istasyonuymuş, yeryüzü insanları burayı yolculuk etmek için kullanıyorlarmış. Sonradan işler iyi gitmediği için kapatılmış ve bize yuva olmuş. Bunları bana amcam Ted anlatırdı, kendisi bir madenciydi, Metro’nun derinliklerine korkusuzca dalıp bize yiyecek bulan kahramanlardan birisiydi. Ben 8 yaşındayken amcam bize yiyecek bulmak için tekrardan yolculuğa çıktı. Kendisi gibi 13 askere önderlik ediyordu. Onları çok iyi eğitmiş ve her ne olursa olsun, onlara güvenirdi… Amcam gitmişti ve 3 hafta boyunca Metro’ya gelmemişti…

Babam işlerinin uzayabileceğini söyleyip duruyordu. Ama bence ters giden bir şeyler vardı. Çünkü amcam bana her zaman döneceğine dair söz verirdi… İyice endişelenmeye başlamıştım, amcam gideli 2 ay olmuştu. Ümidimi kesmeye başlamıştım. Birgün rayların hiç olmadığı kadar titremeye başladığını gördüm ve babama haber yetiştirdim. Babam birkaç korumacıyla beraber TYİ’ye (Temel Yükleme İstasyonu) gitmiş ve beklemeye başlamışlardı…

15. istasyonun maden aracı gelmişti ve babamla konuşmaya girmişlerdi. Ardından babam korku içerisinde yavaş yavaş vagona girdi ve birkaç dakika sonra eski bir sedyeyle dışarı çıktı. Gözlerime inanamadım. Nefesim kesilmişti. O korkunç manzaraya bakarak kısık bir sesle “amca” diyebilmiştim…

~~1. BÖLÜM SONU~~

Samet DÖNMEZ