Dostlar Öğretmen ne demek? Öğrenci ne demek ? diye bir soru sokak röportajında size sorulsa eminim çoğunuz farklı şeyler söyleyecektir. Fakat en bilinen anlamıyla öğretmen sadece bir şeyleri öğreten mi demek? Yada öğrenci sadece bir şeyleri öğrenen kişi anlamında mıdır? Maalesef yıllar içinde iyi mi oldu kötü mü oldu diye tartıştığımız Harf İnkılabı bazı kavramların unutulmasına ya da gereği gibi kullanılmamasına olanak sağladı. İşte bunlardan biri de muallim kelimesidir. En genel tabiri ile öğretmen demektir. Fakat muallim kelimesi Arapça kökenlidir ve ilim kökünden gelir. Yani ilmi öğreten.

Bildiğiniz gibi Allah’ın da Alim ismi vardır. Yani aslında bizi yaratanın, her şeyi en iyi bilenin O olduğunun göstergesidir. Buradan bakınca muallim kelimesi ne kadar da ulvileşiyor ve daha değerli hale geliyor. Belki iki kelime de aynı şey çok ayrıntıya girmişsiniz diye. Fakat işin aslı öle değil. İlim dediğimiz şey sadece okulda verilen bir şey değil. İlim kainatı kuşatan hava gibi önemli bir unsurdur. Çünkü insanoğlu dünyaya geldiği ilk andan ölümüne kadar bilgiye muhtaç ve her zamanın bilmenin gayretinde olan bir varlıktır.

İnsanoğlu tarih boyunca her zaman bir şeylere merak duymuş ve merak duyduğu şeyi bilme arzusu ile hareket etmiştir. Zaten bilim merak duygusunun ortaya çıkardığı bir olgudur. Ama maalesef tek başına bilmek yeterli değil. Özellikle günümüzde bilgi tek başına bir şey ifade etmiyor. Bilginin içini doldurmamız gerekiyor. Bizler eğitim sürecinde geldiğimiz nokta da önce kelimelerin içini boşalttık sonra da eğitim diye çocuklara sunduğumuz şeyin içini boşalttık. Belki ha muallim ha öğretmen fark yok gibi düşünebilirsiniz fakat birinin anlamının içinde öğretme kısmı var diğerinin içinde ise ilmin kendisi var; ilmin dışında eğitim var. Bilgi sadece bilmenin sonucu olan bir durum değildir. Bilginin yanına başka şeylerde koyarsanız o zaman daha değerli hale gelir. Bunlar nedir? En başta saygı, sevgi, edep, merhamet ve bir parça vicdan. O zaman verilen bilgi gereken yere ulaşacak ve kelimeler anlamını bulmuş olacak.

İşte size bir örnek daha öğrenci demek normalde talebe demek. Talebe ne? Talep eden yani bilgiyi isteyen demek. Peki günümüzde öğrenciler bilgiyi talep mi ediyor yoksa zorla mı okula gönderiliyor? Aman çocuk evden ayrılsın da okulda olsun da ne yaparsın yapsın mı tercih ediliyor? Maalesef ki artık okullar anne ve babaların başlarından savdıkları çocuklarını yolladıkları kurumlar haline gelmektedir. Oysaki talebe okula isteyerek gitmeli ve bilgiyi talep etmelidir. Bilgiye aç olmalıdır. Fakat bizler çocukları bilgiyi talep eden kıvamına getiremeyip daha beter onları sıkıyoruz. Tabii bir de günümüz modern eğitim anlayışı ile onları şımartarak iyice özgüven ile şımarıklığı birbirine karıştıran bireyler haline getiriyoruz. Bizler güya birey temelli eğitimi esas alıp her bir öğrenciyi bir çiçek gibi görüyoruz ama uygulama da bunu yapamıyoruz. Aksine çiçek gibi olması gereken öğrenciler şımarık bencil ve çevresine duyarsız benmerkezci bireyler olarak yetişiyor.

Dostlar mevzu burada eğitim sistemimizi eleştirmek değil yada öğretmenler günü için tarihini anlatan bir yazı da yazmıyorum. Bildiğiniz gibi tarihçiyim. Ama kendimce öğretmenler günü özelinde bir değerlendirmede bulunmaya çalışıyorum.  Dediğim gibi kavramların içini boşaltıyoruz. Her sene bir sistem getiriyoruz fakat yeniden yıkıp sil baştan yapıyoruz. Eğitim için güzel binalar yapıyoruz ama hakiki ilmi ve ilmin yanına güzel şeyler serpiştiremiyoruz.

En baştan bence çözüm şu şekilde olmalıdır. Çocuklar için zorunlu eğitim uzun yıllar sürmemelidir. Yani çocuk belli seviye zorunlu eğitimi aldıktan sonra yönlendirilme kısmına gelinmelidir. Her çocuk için eğitimin en başından yetenek araştırma merkezi kurulup çocukların yetenekleri araştırılmalıdır. Çocuklar bilgiye zorla giden bireyler olmamalıdır. Onları bilgiyi talep eden seviyesine çıkarmamız gerekiyor. Okullardaki müfredat değişmeli ve sıkıcı olmaktan çıkarılmalıdır.

Çocuklar artık tarih ve edebiyat gibi dersleri sıkıcı yöntemlerle değil daha kolay ve akılda kalıcı şekilde öğrenmelidir. Özellikle zorunlu dün dersi konulmalıdır. Yine matematik içinde bilgi aktarılırken çocuklara aktarmada daha pratik yollar sunulmalıdır. Tabii bir de en başta okullarımız eğitime uygun hale getirilmelidir. Nice eğitime elverişsiz okullarımız var. Eğitim Bakanlığı ikiye bölünerek iki bakanlık şeklinde eğitim ve öğretim kısmıyla ilgilenmelidir. Yani bir bakanlık okulların maddi imkanları maaşlar atamalar gibi konularla diğer kısmı ise okullarda verilen eğitimin içeriği ve daha iyi hale nasıl getirilebilir bununla ilgilenmelidir.

Öğretmen atamaları yapılmalı ve ücretli öğretmenliğe ihtiyaç durumlarında bu öğretmenlerin maaşları arttırılmalı ve başka branştan insanların ücretli öğretmen olarak görev yapması engellenmelidir. Ama atama olarak mutlaka her sene bu işin bir düzene girip artan bu birikmenin azaltılması gerekmektedir. Okullarda öğretmenlere verilen değer artırılmalıdır ve eskiden olduğu gibi yine öğretmene saygının olduğu bir düzen oluşturulmalıdır. Öğrencilere verilen derslerde ders dışı etkinlik olarak onlara ilmin dışında saygının, sevginin, merhametin ve vicdanın ne kadar önemli olduğu aktarılmalıdır. Eğitim ve öğretimde kesinlikle ideolojik yaklaşımlar olmamalı ve çocuklar milli ve manevi değerlerine küfredenler olarak yetiştirilmemelidir. Bu değerlerin onlar için ne kadar kıymetli olduğu onlara aktarılmalıdır.

Yine bir önemli hususta anne ve babalar için geçerlidir. Elbette ki her evlat ailesi için değerlidir ama bu durum öğretmeni küçük düşürüp aşağılayacak seviyede olmamalıdır. Bu yüzden okullarda aileler ile görüşmeler yapıp onlara çocukları ile ilgili bilgilendirmeler yapıp onları doğru yönlendirip onları bilinçlendirecek gruplar oluşturulmalıdır. Hatta eğitim bakanlığı bünyesinde aile bilgilendirme hattı kurulmalıdır. Çünkü günümüzde eğitimde aile sorunu da vardır. Bazı ailelerimiz çocuklarına aşırı değer vererek okulu yada öğretmeni çocuğun gözünde küçültüp çocukları yanlış yetiştirmektedirler.

Son olarak dostlar ilim Allah’ın bize sunduğu en güzel nimetlerden bir nimettir. Bu yüzden her insan herkesten bir şeyler öğrenebilir. Yeter ki bizler bilgiyi talep eden olalım. Bilgiyi gönülden isteyelim. Bizler bu hayatta yaptığımız mesleği yada bir hobiyi ister istemez öğreniyoruz. fakat tek başına öğrenmek yetmez. Bilgiyi içi dolu öğrenmek gerek. Bu yüzden bilginin yanına bir tutam sevgi, saygı ve bir tutamda merhamet koyun ki o bilgi size ömür boyu yetsin. Buradan tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.

Sağlıcakla kalın dostlar…

Mesut BULDU