Bilinen bir gerçek olarak söylemek gerekirse şiirde ritmik ahenk mevcut. Bunu sağlayan unsurlar arasında kafiye ve redifi söylemek yerinde olacaktır. Bununla beraber şiirin tematik formunun etkisi yok değil. Öyle ki tabiatı esin kaynağı olarak alan veya bizzat tabiatı işleyen şiirler buna daha yatkın gibidir.
Modern şiirin musiki ile irtibatı eski şiirimize göre oldukça sığ bir durumda. Serbest vezne bakarak bu çıkarımda bulunmak pek sağlıklı olmasa da etkisinin varlığını inkar etmek güç görünüyor. Aruz ölçüsü, hece ölçüsü sözkonusu irtibatı ister istemez tetikliyordu. Bir gazel, bir kaside, bir rubai kendisini daha sevimli kılıyorsa, ritmin mevcudiyeti bunu sağlıyor diyebiliriz. Şiir için getirilen “mevzun (vezinli) ve mukaffa (kafiyeli) söz” tanımı bunu doğrulamaktadır. Bugünün şiirine bakınca şairin yorumunun, şiirin aslının önüne geçtiği göze çarpıyor. Hal böyle olunca şair şiiri ile rekabet halinde ve onunla cebelleşen birisi olabiliyor. Şiirin bekaretine müdahale daha başka nasıl olsun zati ? Şiirin orjinaline sadakat ise müzikaliteyi benimsemeyi gerekli kılıyor. Nasıl ki tanbur, gitar, ney bir tınının peşindeyse şiirin de harf ile kelime ile ve mısra ile o tınıyı kanıksaması gerektiğini düşünüyorum.
Öte yandan başlı başına nitelikli müzik, ufka pencere olup ruhun perdelerini kaldırabilir. Çünki bir nevi hayale hitap vardır. Müzik, tasavvura heybet verip zihni berrak hale getirmiyor mu? Bugün Itri’nin bestelerini okumuyor muyuz? Hacı Post hala diri ise bundan değil midir? Medeniyetimiz müzik, şiir ve mimari üçlüsünü ortak bir alanda ne de güzel harman etmiş.
Müziğin bu etkisinin şiirde varlığı, zamana göre bazı değişikliklere uğrasa bile kendisini korumalı. Kuvvetli bir nefes halinde yenilenerek taze olmalı. Şeyh Galib, Nedim, Gedik Ahmet Paşa ve daha nice isim gelişen bu algının ya bina edicisi veya uygulayıcısıdır. Şurası var ki bu bir şiar değil bireysel düşünce ürünüdür.
Elbette şiirimiz zevale uğramayacaktır. Aktüel dünya şartlarında da etkin bir yerin sahibidir. Cumhuriyetten bu yana ortaya çıkan edebi akımlar, doğan boşluktan rahatsız olmanın ve o boşluğu doldurma gayretinin sonucudur. Modern dünya şiirinde yer edinmemizde -insaflı bakacak olursak- bu durumun da etkisi var diyebiliriz.
İlham Edebiyat Dergisi Editörü Yusuf Aydın