Edebi Akımlar I. Dizi
Edebî-Gökçeyazın Akımları, bir diğer deyişle Edebiyat Akımları, aynı görüşte olan sanatçı ve edebiyatçının bir araya gelip, belirledikleri ilkeler doğrultusunda ortaya bir eser koymaları sonucu ortaya çıkan edebi anlayışlardır. Toplumsal değişim ve gelişmeler, bilimsel ve teknolojik yenilikler, bireysel niteliklerde ve yaşam felsefesinde meydana gelen farklılaşmalar edebi akımlarım oluşumunda etkili olmaktadır. Çoğunlukla da birbirlerine tepki olarak ortaya çıkmıştır. Akım temsilcileri, akımların ilke ve özelliklerini kendileri belirlemiş ve ilk örneklerini ortaya koymuştur. Bazı sanatçı ve edebiyatçılar birden fazla edebi akım içerisinde öncü ve etkin rol oynayabilmektedir.
Edebi akımların Avrupa’da başlamasına kadarki süreçte iki önemli düşünce ve sanat anlayışı hâkim olmuştur; Hümanizm ve Rönesansçılık.
Hümanizm (İnsancılık)
- İnsana değer verme en önemli esastır.
- Tanrı tabiatın yaratıcısıdır. Bu düşünce kabul görmüştür.
- İnsanı sevme ve yüceltme olgusu – değeri söz konusudur.
- Hümanizm (İnsancılık) edebi akımının temsilcisi Dante’dir.
Rönesansçılar
- Rönesansçılar diye adlandırılan edebiyatçı ve sanatçı topluluk, hümanizm ve 16. Yüzyıl bilim – akılcılık düşüncesini benimsemiştir.
- Özgürlük fikri geliştiricileri bu düşünce ekseninde toplanmıştır.
- Bu bir akımdan öte dönemdir ve bu dönemde en önemli eserleri ortaya koyanlar; Petrarca, Montaigne, Bacon, Cervantes, Shakespeare’dir.
Klasisizm (Kuralcılık)
- Fransa topraklarında 17. Yüzyıl ortalarında ortaya çıkmıştır.
- Sağduyu ve akla önem vermektedir.
- Temel esasları arasında insandaki tabiata ve insanın iç dünyasına saygı duyma vardır.
- Temel konularını eski Yunan ve Latin edebiyatından almaktadır.
- Bu akımın kapsamındaki eserlerde kahramanlar seçkin kişilerdir. Sıradan insanlara eserlerde yer verilmez.
- Konudan ziyade konunun işleniş biçimi çok önemlidir.
- Adeta kusursuz bir dil ve üslup işlenmesi görülür. Dil açık, soylu, anlaşılır ve yalındır.
- “Sanat, sanat içindir.” Görüşü hâkimdir ve bu görüş savunulur.
- Eserlerde sanatçı kendini gizlemektedir.
- Tiyatro edebi türünde üç birlik kuralına uyum vardır; Olay – Zaman – Mekân.
- Moliere, Corneille, Racine, La Fontaine, La Bruyere, Daniel Defoe, Boileau, Malherbe, Madam De La Fayette, Fenelon, Bousset Klasisizm (Kuralcılık) Edebi Akımının en önemli temsilcilerindendir.
- Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa ise Türk edebiyatının önemli temsilcilerindendir. La Fontaine’den Şinasi’nin, Moliere’den Ahmet Vefik Paşa’nın yaptığı çeviri ve uyarlamalar klasisizm akımını Türk edebiyatımızda tanıtmıştır.
Romantizm (Coşumculuk)
- Klasisizm (Kuralcılık) edebi akımına tepki olarak 1830 yıllarında Fransa’da doğmuş edebi akımdır.
- Klasik edebiyatın kural ve biçimleri bırakılmıştır.
- Konular, eski Yunan ve Latin edebiyatından değil, Hıristiyanlıktan, tarihten ve gündelik hayattan alınmaktadır.
- Akıldan ziyade duygular ve hayaller önem kazanmıştır.
- Sanatçı ve edebiyatçılar, eselerinin kişiliklerini gizlemez, ayan işlerler.
- “Sanat, toplum içindir.” Anlayışı hâkimdir ve savunulmaktadır.
- Tabiat önem arz eder. Gözlem ve tasvire ciddi boyutta önem verilmektedir.
- Konu işlemelerinde iyi – kötü, doğru – yanlış gibi karşıtlıklardan faydalanma esası ve tarzı vardır.
- Üç birlik kuralı terk edilmiştir.
- Voltaire, Shakespeare, Lord Byron, Goethe, Schiller, Jean Jacques Rousseau, Chateaubriand, Madame de Stael, Lamartine, Victor Hugo, Aleksandre Dumas Pere, Alfred de Musset, Alfred de Vigny, Aleksandre Puşkin bu edebi akımın temsilcileridir.
- Türk edebiyatında ise Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem (şiirde) temsilcileridir.
Realizm (Gerçekçilik)
- Romantizm (Coşumculuk) edebi akımına tepki olarak 19. Yüzyıl’ın II. yarısında yine Romantizim gibi Fransa’da doğmuştur.
- Konular gerçeklerden alınmaktadır. Olay ve kişiler, yaşayan veya yaşamış kişilerin bizatihi yahut benzerleridir.
- Kişilerin ruhsal davranışlarını etkileyen ve onların karakterlerini çizen çevre ve mekânları tanıtmasına önem verilir.
- Betimlemeler yazar gözünden değil, kahraman gözünden yapılır.
- Hayallere ve hislere kapılmadan toplum gerçeklerini birebir yansıtmaya odaklıdır.
- “Sanat, sanat içindir.” Fikri savunulmaktadır.
- Roman ve Öykü (Hikâye) edebi türlerinde uygulanmaktadır.
- Gustave Flaubert, Stendhal, Honore de Balzac, Daniel Defoe, Charles Dickens, Hemingway, Turgenyev, Çehov, Gorki, Gogol, Tolstoy, Dostoyevski önemli temsilcilerindendir.
- Türk edebiyatımızın ise önemli temsilcileri; Recaizade Mahmut Ekrem (roman ve öyküde), Samipaşazade Sezai, Mehmet Akif Ersoy, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Ömer Seyfettin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar’dır.
Natüralizm (Doğalcılık)
- 19. Yüzyılın II. yarınsan Fransa’da doğmuş ve Determinizm (belirlenimcilik) anlayışını romana getirmiştir.
- Determinizm anlayışınca tabiat olaylarında aynı sebepler aynı neticeleri doğurmaktadır.
- Natüralist sanatçı ve edebiyatçılar Determinizmi toplum ve insana uygulamıştır.
- Toplum büyük bir laboratuar, insan deney konusu ve sanatçı da bilge olarak kabul görmüş, sayılmıştır.
- İnsan karakteristik kişiliğini anlatabilmek adına soya çekim yasalarından ve toplum biliminden faydalanılmıştır.
- Romanlarda kahramanların görsel ve portreleri detaylıca en ince ayrıntısına kadar verilmektedir.
- Yazarın kişiliği eserlerinde gizlidir.
- Tasvir ve gözlem büyük önem teşkil eder.
- Hayat eserlerde bütün yönleriyle ele alınıp, anlatılır.
- Bedenden gayri ve ayrı bir ruh yoktur.
- Dil ve anlatım her düzeyden bireyin anlayabileceği seviyede tutulmaktadır.
- “Sanat, toplum içindir.” Anlayışı hâkimdir. Bu doğrultuda eseler ele alınmış, ortaya konulmuştur.
- Emile Zola, Guy De Maupassant, Alphonse Daudet, John Steinbeck, Goncourt Kardeşler, bu akımın temsilcileridir.
- Hüseyin Rahmi Gürpınar, Nabizade Nazım, Beşir Fuat ise Türk edebiyatının önemli temsilcilerindendir.
Parnasizm (Şiirde Gerçekçilik)
- Fransa’da Romantik şiir anlayışıyla doğmuştur.
- Dış görünüş, doğal ve estetik güzellik önemlidir.
- “Sanat, sanat içindir.” Anlayışı – ilkesi savunulmaktadır.
- Nesnelerin dış görünüşleri aktarılmaktadır.
- Sözcükler seçilerek özenle kullanılır ve kelimelerin sıralayışı ile ahenk yapısı büyük önem teşkil eder.
- Kafiye, Redif önemlidir.
- Romantizm’de bırakılmış olan eski Yunan ve Latin kültürüne tekrar dönüş söz konusudur.
- Theophille Gautier, Theodore Banville, Francois Coppee, Jose Maria de Heredia, Leconte de Liste, Sully Prudhomme önemli temsilcilerindendir.
- Türk edebiyatımızda ise önemli temsilcileri Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin, Yahya Kemal’dir.
Sembolizm (Simgecilik)
- 19. Asrın son çeyreğinde doğmuş bir akımdır.
- Nesnelerin olduğu gibi anlatımı olanaksızdır. Nesneler değiştirilerek anlatılabilmektedir.
- Sözlerin sözcük anlamlarının bırakılması söz konusudur. Sözlerin ve sözcüklerin sözcük anlamından bıkmış sembolistlerce yaşatılan akımdır.
- Şiirde anlam açıklığından ziyadesiyle kaçınılmaktadır.
- Şiir, anlaşılmak için değil, bilakis hissedilmek içindir.
- Alaca karanlık, üzüntü ve ay ışığı, gün doğumu, gün batımı gibi belli – belirsiz çeşitli varlıklar görüntüleri şiirlerde yansıtmaktadır.
- Musikî her şeyden öncedir, ilkesi savunulmaktadır.
- “Sanat, sanat içindir.” Anlayışı hâkimdir.
- Dil ve üslup, herkesin anlayabileceği bir düzeyde olmayıp, oldukça ağır ve ince detay gerektiren yapıdadır.
- Önemli temsilcileri; Baudelaire, Mallarme, Arthur Rimbaud, Paul Verlaine, Paul Valery, Edgar Allan Poe’dir.
- Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Cenap Sahabettin ise Sembolizm akımının Türk edebiyatındaki önemli temsilciler arasındadır.
- Sembolistler duygusallığa ve insanın iç dünyasına yönelmişlerdir.