Zararlı organizmalara mani olmak, kontrol altında tutmak veya zarar düzeylerini en aza indirmek amacıyla kullanılan maddeye yahut maddelerden oluşmuş karışıma pestisit denilir. Gıdalarda kullanılan ve istenmeyen canlıların öldürülmesi için kullanılan yöntem, gereç yahut kimyasal maddedir. “Pestisit” kelimesi İngilizce ve Latince kökenli sözcüktür. Haşere öldüren anlamındaki Pesticide kelimesinden türemiştir. Pest, salgın hastalık, veba, her çeşit rahatsızlık veren şey manalarına gelmektedir. Türkçede “Haşere Öldüren” olarak karşılığa sahiptir.
Tarımsal ilaç ve benzeri uygulamalarda çoğunlukla bilinmektedir ve 1984’ten sonra yaygınlık kazanmıştır. İlk olarak M.Ö. 7000 dolaylarında bitkilerin ekom zamanı haşereleri uzaklaştırmak ya da değersiz bitkileri yok etmek amacıyla uygulanan bir yöntemdi. Bazı uygarlıklar ayın belli dönemlerinde uygulanarak denenmiş, akabinde ekim dönemi kullanılmıştır. Orta Doğu ve Roma dönemlerinde bu uygulamayı başlatırken, Çin daha çok karınca gibi doğal avcılarla bu sorunu gidermeyi tercih etmiştir. 1840’a kadar haşere kontrolü için yapılan denemeler kendine has özellikte idi. Ancak o yıllarda Kuzey Amerika kökenli küf salgını Britanya’yı kasıp kavurmuş ve sonrasında Kolorado Patates Böceği hedef olmuştur. 1877’de batılı göçmenler suda çözülebilen Paris Yeşili kimyasalı kullanarak patateslerini koruyabilmiştir. Katran yağı veya acıağacı gibi pestisitler de o dönemle kullanılmıştır.
II. Dünya savaşında gaz kullanımı ve ileri araştırmalardan sonra Almanya’da yeni pestisitler etkili oldu. Kaliforniya’daki meyve sineğine karşı kullanılmış ve etkili olmuştur. 1800’lere kadar elle uygulanan, akabinde ise büyük makineler vasıtasıyla uygulanmaya ve serpme yöntemiyle kullanılmaya başlanan bir yöntem olmuştur. Uçakla havadan sprey dökerek yapılan pestistleme (Haşere öldürme) eylemi 1950’lerden sonra hektar başına 4000 litre sentetik pestisit kullanılarak yapılmaya başlandı. Ardından da bu miktar hektar başına 100-200 litre düzeyine indirildi.
EPA (Çevre Koruma Örgütü) verilerince günümüzde 40.000 ticari ilaç için 900 kadar etkin kimyasal haşere öldürücü kullanılmaktadır. 1960 – 1980 yıllarında haşere öldürücü kullanımında katlanan artış gözlemlenmiştir.
Ham Madde
İki bileşenden oluşmaktadır. Bu bileşenler etkin ve kimyasal tepkimeye girmeyen özelliktedir. Etkin bileşen haşereleri yok ederken, kimyasal tepkimeye girmeyen kısım ise bitkiye püskürtülmesini, kaplanmasını kolaylaştırmak amacıyla işlevsellik gösterir. İlk zamanlar doğal materyallerden çıkarılarak elde edilirken, günümüzde özel laboratuarlarda sentezlenmektedir. Neredeyse tamamına yakını da petrolden türetilmiş hidrokarbon bileşiğidir. Bunun haricinde çoğu haşere öldürücü; klor, oksijen sülfür, fosfor, azot ve brom gibi elementleri de içermektedir.
Zararları
Pestisite (Haşere Öldürücü) maruz kalan kişilerde akut ya da gecikmeli sağlık sorunları görülebilir. Basit cilt ve göz iltihaplanması, sinir sisteminde çökme, üreme sorunu veya kanser gibi birçok ciddi sağlık sorununa neden olabilir. Lösemi, karaciğer kanseri gibi birçok hastalığın temel nedenlerindendir. Eksik uzuv doğumları, düşükler de haşere öldürücü maddelerle ilişkilidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerince yılda 3 milyon ziraatla ilgilenen işçi haşere öldürücülerden dolayı zehirlenmekte ve yaklaşık 18000’i hayata gözlerini yummaktadır. Ege Üniversitesi ARGEFAR ve Science Direct araştırmalarında geleceğin en büyük sağlık sorunları haşere öldürücülerden (pestisit) kaynaklı olacaktır.
Mevlüt TAPAN