Toplumsallaşma, sosyoloji, antropoloji, psikoloji ve siyaset-bilimciler tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. Antropologlar, kültüre girme olarak tanımlarken; psikologlar, bireysel gelişimin çeşitli yönleri üzerinde durmuştur. Siyaset bilimciler, siyasal davranışların gelişmesi yönüne bakarken, sosyologlar ise bireyin sosyo-kültürel ortama uyumunu düzenleyen kişisel özelliklerin edinilmesi olarak tanımlamıştır.
Toplumsallaşmanın en önemli iki yönü, bireyin gelişimi ve toplumsal-kültürel devamlılığıdır. Dolayısıyla toplumsallaşmanın temeli, birey ve toplumun karşılıklı etkileşimidir.
>> Toplumsallaşma Kuramı
>>> Toplumsallaşma Sürecinin Mahiyeti ve İşleyişi
>> Dini Toplumsallaşma
>>> Dini Toplumsallaşma Süreci
>>> Dini Toplumsallaşmada Etkili Olan Faktörler
>>> Dini Toplumsallaşma Safhaları
Toplumsallaşma Kuramı
Toplumsallaşma kavramı, ilk defa sosyoloji alanında ve Georg Simmel tarafından kullanılmıştır. Simmel, kavrama makro düzeyde bakmakta ve ‘grup birliğinin devamlılığını sağladıkları ilişkilerin oluşum süreci’ olarak tanımlamaktadır.
Bir diğer sosyolog Giddings, toplumsallaşmanın bireysel yönü üzerinde durarak, ‘bireyin sosyal mizacının gelişmesi’ olarak tanımlar.
Toplumsallaşma konusunda bu iki yaklaşım, toplumdaki bireyin fonksiyonları ve toplumun fonksiyonları boyutlarını açıklamaya çalışır.
Kavrama yönelik ilk yaklaşımlar günümüzde de varlığını devam etmektedir. ‘Sosyal rollerin öğrenilmesi süreci’ olarak ifade edilen yapısal-işlevselci tanımla, sembolik-etkileşimciliğe yakın ‘benlik oluşumu’ tanımı ilk yaklaşımların güncellenmiş versiyonlarıdır.
Toplumsallaşma Sürecinin Mahiyeti ve İşleyişi
İnsanların tutum ve davranışlarını doğuştan değil sonradan öğrenmesi, benlik bilincinin belli bir topluluk hayatı içinde mümkün olduğu sonucuna götürmektedir.
Bebekler, dış objeye karşı tutumlar geliştirerek çevresini idrak etmesi toplumsallaşma sürecinin ilk merhalesidir. Genetik faktörlerle birlikte sosyal çevrenin yadsınamaz bir etkisi vardır.
Frederick Elkin ve Gerald Handel’e göre, süregelen bir toplumun var olması, kişinin yeterli kalıtsal özelliklere sahip olması ve bireyin diğer insanlarla ilişki kurma isteği, toplumsallaşmanın olması için gereken üç ön koşuldur.
Toplumsallaşma kısaca, bireyin, toplumun kendine özgü normları gözetiminde, toplumsal alışkanlıklar ve kalıplara uygun davranışlar göstermesi süreci olarak tanımlanabilir.
Dini Toplumsallaşma
Toplumsallaşma, maddi kültürün öğrenilmesinin yanında bireyin manevi ve dini bilgileri öğrenerek dini gelişimini de içermektedir.
Bireyin toplumsallaşma sürecinde öğrendiği dini norm ve pratikler, özel bir toplumsallaşma tipi olarak isimlendirilir: Dini toplumsallaşma.
Dini Toplumsallaşma Süreci
Bireysellikten ziyade toplumsal karakteriyle öne çıkan din, bireyler tarafından sosyo-kültürel ortama dahil olunduğunda öğrenilmeye başlanır.
Elkin ve Handel’in toplumsallaşma için öne sürdüğü ön koşullar, dini toplumsallaşma için de geçerlidir.
Dini Toplumsallaşmada Etkili Olan Faktörler
Genel toplumsallaşma sürecinde olduğu gibi dini toplumsallaşmada da aile, eğitim, sosyal çevre, kitle iletişim araçları gibi faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir.
Bu faktörlerin yanında bireyin başına gelebilecek doğal afetler de, onun Allah’a olan bağlılığını artırmak ya da isyankarlığa sürüklemek gibi dini tutumlar üzerinde etkili olabilmektedir.
Aile
Aile, bireyin sosyal ilişkilerini ve dini tutumlarını geliştirdiği ilk kurum olarak birincil toplumsallaştırıcı küme içerisindedir.
Ebeveyn çocuk ilişkisi, anne-babanın çocukla vakit geçirdiği zamanlarda ona dinle ilgili bilgiler aktarması aile içerisindeki dini toplumsallaşma şekillerinden biridir.
Ebeveynlerin, dini konularda rol model olmaları; ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte camiye gitmek, dua etmek gibi dini pratikleri yerine getirmeleri bu sürecin diğer şekilleridir. Özellikle ebeveynin çocuğuyla birlikte dini pratikleri yerine getirmesi, dini toplumsallaşma üzerinde güçlü bir etkisi vardır.
Bununla birlikte son yıllarda yapılan araştırmalarda ebeveynin, çocuklarının dini yönelimleri üzerinde etkilerinin olduğu gibi, çocukların da ebeveynlerin dini yönelimlerinde etkilerinin olduğu tespit edilmiştir.
Eğitim
Dini bilgilerin, sistematik bir biçimde bireye aktarılması dini toplumsallaşmayı sağlayan faktörlerden biri olarak eğitimi öne çıkarıyor. Ancak, eğitimin teorik bilginin aktarılmasıyla sınırlı kalması, bireyin aile ve sosyal çevresi vasıtasıyla bu bilgileri pratize edecek bir ortam oluşmaması durumunda etkisiz kalacaktır.
Dini toplumsallaşmada, cami ve çevresinde aktarılan dini bilgi ve tutumların yanı sıra, dini grupların, tarikat ve cemaatlerin önemli bir işlevi bulunmaktadır. Dini gruplar, gerek sohbet ve ders gibi dini bilginin aktarılması olsun, gerek sosyal aktiviteler ile bireye dini kimlik kazandırmak yoluyla olsun bireyin dini toplumsallaşmasında önemli rol oynamaktadır.
Toplumsal Çevre
Bireyin, sosyal çevresiyle ilişkisi genellikle kendi tercihleriyle belirlenir ancak; birey, sosyal çevrenin kendisi üzerinde etkilerini yönlendiremez ve sınırlayamaz.
Bireyin tercihleri sebebiyle sosyal çevresinde etkileşime girdiği kişiler, onun dini toplumsallaşmasında etkili olur.
İnsanlar, genel anlamda bilinen şeyleri tercih ettikleri için, bireyin sosyal çevresiyle benzer dini eğilimlere sahip olması beklenen bir durumdur. Bununla birlikte, farklı olanın etki gücü, bireyin sosyal çevresiyle olan benzerlik makasını açabilir.
Kitle İletişim Araçları
Bireyin toplumsallaşma sürecinde etkili olan kitle iletişim araçları, dini toplumsallaşma sürecinde de hayli etkilidir. Kitle iletişim araçlarının, radyo, televizyon, gazete gibi çeşitli araçlarla dini bilgileri tanıtıcı ve öğretici yayınlar yapması bireyin dini toplumsallaşmasında birinci işleviyken; ikinci işlevi, filmler, müzikler ve haber programlarıyla sunulan çeşitli karakterler vasıtasıyla rol model geliştirmesine yardımcı olmasıdır.
Dini Toplumsallaşma Safhaları
Dini toplumsallaşma subjektif olarak, beşikten mezara kadar devam eden bir durumdur. Bunun çocukluk, gençlik/ergenlik ve yetişkinlik gibi safhaları ayırt edilebilir. Hatta bu safhalarda belli oranlarda dini eğilimlerde ve tutumlarda farklılık yaşanabilir.
Çocukluk ve Dini Toplumsallaşma
Çocuğun genel toplumsallaşma sürecinde olduğu gibi, dini toplumsallaşma sürecinde de kişisel faktörlerin yanı sıra, sosyal faktörlerin de büyük rolü vardır.
Çocukluk döneminde aile, inancın ortaya çıkmasında dini duyguların gelişmesinde en önemli faktördür. Çocuğun dini duyguları gelişebileceği gibi, körelebilir de.
Çocukluk döneminde dini toplumsallaşma, aile içerisinde, okul ortamında, arkadaşlarıyla ve kitle iletişim araçları vasıtasıyla dini eğitim; sosyal öğrenme ve kitle iletişim araçlarında öne çıkarılan karakterlere dönük rol model alınması yoluyla gerçekleştir.
Gençlik/Ergenlik ve Dini Toplumsallaşma
Çocukluk döneminden farklı olarak ergenlik döneminde, dini bilgi ve tutumların bireye aktarımında ‘kaynak-alıcı’ ilişkisi görülmez.
Ergende uyanan bağımsızlık düşüncesi, eleştirel düşünme eğilimi ve cinsel dürtüler, dine karşı eleştirel bir tavır geliştirmesine sebep olabilir.
Bireyde yaşanan fizyolojik değişimler, dini bilgi ve öğretilerin bazen kabul edilmesi, bazen de eleştirilmesi ve reddedilmesi olarak geri dönmesi gibi dini toplumsallaşmada, ergenliğin kendine özgü bir süreç olarak işlemesine neden olur.
Yetişkinlik ve Dini Toplumsallaşma
Yetişkinlik döneminde dini toplumsallaşmanın tamamlandığı söylenemese de bu sürecin yavaşladığı ve kısmen olgunlaştığı söylenebilir. Bireyin sosyal ve ekonomik anlamda yaşadığı bazı dönüşümler din algısı ve dini tutumları arasında bir farklılığa neden olabilir.
Bireyin yaşam döngüsü içerisinde din değiştirmesi ya da farklı bir mezhebi kabul etmesi gibi bir takım radikal dönüşümler yaşanabilir. Bu, bireyin önceki dini toplumsallaşma serüvenindeki bütün kazanımlarını serapa değiştirmesine, yeni bir dini toplumsallaşma sürecine girmesine neden olabilir.
Bununla birlikte, bireylerin alışılagelmiş dini inanç ve davranışlarını değiştirmesi dönemi gereği güçleşmektedir.
Abdullah YARGI