Dostlar bir tarihçi olarak şunu kesinlikle aklınızdan çıkarmamanızı tavsiye ediyorum. Geçmişten günümüze Avrupa ile ilgili ülkemiz her ne durum yaşarsa yaşayalım. Onlar bizlere karşı olan savaş yenilgilerini, ağır kayıplarını hiçbir şeylerini unutmuyorlar. Bunu Avrupa bizi kıskanıyor gibi günümüz argümanları ile söylemiyorum. Bunu tarih okumalarımda şahit olduğum durumlara göre söylüyorum.
Bundan bir Avrupa düşmanlığı gibi varsayım çıkarmayı da doğru bulmuyorum. Fakat şu an onlarla her ne kadar dostane ilişkiler içinde görünüyor olsak ta tarihe bakış açıları bizim bakış açımızla aynı değildir. Örnek mi istersiniz. Biz Rusya’yı Prut’ta mağlup ettik. Ondan yıllar sonra kaybettiğimiz savaşın anlaşmasını tam da Prut Zaferi’ne denk getirmeleri sizce tesadüf olabilir mi? Ayrıca bu öyle bir anlaşma ki tarihte yaptığımız en ağır anlaşmalardan biri olan Küçük Kaynarca Anlaşmasıdır. Bu anlaşma ile Kırım kaybedildi ve bir daha da geri alamadık.
İşte bugün sizlere Küçük Kaynarca Anlaşmasından bahsetmek istiyorum. Anlaşmanın tarihini bile dört gün bekleyerek tam da bizim zaferimizin olduğu güne ayarlamaları tarihe bizim baktığımız pencereden bakmadıklarını ve aldıkları ağır yenilgilerin her zaman akıllarının bir kenarında olduğunun bir kanıtıdır. Elbette üstünden şu an yıllar geçti fakat bu durum bir başka savaş durumunda aynı tutum ve davranış ile hareket etmeyecekleri anlamına gelmiyor.
Bu yüzden bizler her daim Avrupa’ya dostane yaklaşıyor olsak da temkini elden bırakmamalı ve tarih okumalarımızı Avrupa’nın tarihe nasıl baktığını bilerek ve unutmayarak yapmalıyız. Zira tarih olayların başlangıcı ve bitişini anlatan olaylar silsilesinden ziyade içinde derin yorum ve değerlendirmeler barındıran geleceğe ışık tutan geçmişle günümüzü harmanlayan bir bilimdir. Meramımı anlatabildiysem dilerseniz konumuza dönelim.
O dönemler devlet büyük bir buhran içerisindeydi. Osmanlı Rus savaşı hala devam ediyor ve ekonomik sıkıntılar baş gösteriyordu. İşte bu zor şartlarda Sultan I. Abdülhamid tahta çıktı. Devlet mali yönden sıkıntı çekmekte ve bazı eyaletlerde isyanlar çıkmaktaydı. Bu zor şartlardan dolayı padişah savaşın en az zararla kapatılmasından yanaydı. Fakat durum çok kötü bir haldeydi. Osmanlı birliklerinin Kozluca’da yenilmesinden sonra askerlerin bir çoğu dağılmış vaziyetteydi. Bu durumda Rusya’nın barış şartlarını kabul etmekten başka çare görünmüyordu. Barış görüşmeleri için o dönemin en iyi bürokratlarından biri kabul edilen sadaret kethüdası Ahmed Resmi Efendi birinci murahhas, reisülküttab İbrahim Efendi de ikinci murahhas olarak tayin edilmişlerdi.
Rusya adına ise görüşmelere General Repnin katıldı. 12 Temmuz 1774’te Rusların görüşmeler için belirledikleri Küçük Kaynarca kasabasına hareket edildi. Küçük Kaynarca’yı seçmelerinin başlıca nedeni bir yıl önce burada öldürülen General Weisman’ın hatırasını canlandırmaktı.
Küçük Kaynarca Antlaşması Maddeleri
Yenikale, Kılburun ve Kerç’in Ruslara bırakılması ön şartının Osmanlı heyeti tarafından kabul edilmesiyle görüşmelere başlandı. Yapılan görüşmeler netice verdi ve 17 Temmuz 1774’te taraflar anlaşmaya vardılar. Fakat anlaşmanın imzalanması dört gün tehir edilerek 21 Temmuz gününe alındı. Ruslar bu tarihi özellikle seçerek Çar I. Petro’nun Prut mağlubiyetinin rövanşını almak istediler. Anlaşmayı bu tarihte yaparak Prut yenilgisinin intikamını alacaklardı. Bu gecikme hatıralarda yerini böyle almıştır. Ruslar özellikle bu tarihi seçmişlerdir. İmzalanan anlaşma yirmi sekiz esas ve iki geçici maddeden ibarettir. Anlaşmanın bazı maddeleri şu şekildedir.
- Kırım bağımsız olacak ve Cengiz Han neslinden seçilecek olan Kırım Hanları hiçbir devlete tabii olmayacaktır.
- Kırım, Kuban, Yedisan, Yediçül Tatarları siyasi yönden bağımsız olmakla birlikte dini bakımdan Osmanlı’ya bağımlı olacaklardı.
- Kılburun, Kerç, Azak, Yenikale kaleleri Dinyeper ve Buğ arasındaki arazi Rusya’ya bırakılacak.
- Akkerman, Kili, Eflak, Boğdan ile Gürcistan ve Akdeniz’deki adalardan Ruslar çekilecek.
- Rusya Osmanlı’nın diğer devletlere verdiği kapitülasyonlardan yararlanacak ve Karadeniz’de Rus gemileri rahatça dolaşabilecek.
- Ruslar İstanbul’da bir kilise açacak ve bu kilise Rus elçilerin koruması altında olacaktır.
- Osmanlı Devleti 15.000 kese akçe Ruslara savaş tazminatı verecek.
Antlaşmanın Sonuçları
Bu anlaşma Osmanlı Devleti’nin imzaladığı şartları en ağır anlaşmadır. İlk defa halkı tamamen Müslüman olan bir Osmanlı toprağı, Kırım kaybedildi. Karadeniz’in bir Türk gölü olma özelliği bu anlaşma ile kaybedildi. Osmanlılar tarafından ilk defa bir devlete savaş tazminatı ödendi.
Osmanlı Devleti bu ağır anlaşmanın şokunu üstünden atmadan Avusturya Osmanlı’yı diplomasi yolu ile büyük bir tehlikeden kurtardığını öne sürerek Bukovino’yu işgal etti. Osmanlı ise Kırım’ı kaybetme acısını bir türlü unutamadı ve el altından bu toprakları tekrar kazanma planları yapmaya başladı. Fakat Rusya ise Kırım’ın bağımsız olmasını istiyordu zira bu haliyle Kırım’ı elde etmeleri daha kolay görünüyordu.
Rusya kendi yanlısı Şahin Giray’ı Kırım’ın yeni hanı olarak Kırım’a gönderdi. Bu durum İstanbul’da tepkiyle karşılandı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti’ de Selim Giray’ı Kırım’a gönderdi. Selim Giray Kırım’da Şahin Giray ve Rus kuvvetlerine yenilerek İstanbul’a döndü. Bu durumda Osmanlı’nın Ruslara karşı yeniden savaş açma ihtimali doğdu. Fakat Kırım meselesi üzerine Fransa devreye girerek iki devlet arasında arabuluculuk yaptı. Haliç Aynalıkavak Kasrı’nda 21 Mart 1979’da imzalanan Aynalıkavak Tenkıhnamesi imzalanarak iki devlet arasında sulh sağlandı. Böylece yeni bir savaşın önüne geçilerek Küçükkaynarca Anlaşması’nın bazı maddelerinde düzenleme yapıldı.
Bu anlaşma ile Kırım bağımsız kalacak ve Ruslar Kırım ve Taman’dan askerlerini çekecek buna karşılık Osmanlı ise Şahin Giray’ın hanlığını kabul edecekti. Bu hamle Ruslar Kırım’ın bağımsız olmasının devam etmesini sağladılar ve kendi istedikleri kişinin han olmasını sağlamış oldular.
Osmanlı Devleti ise Rus işgali altında bir Kırım görmektense bağımsız bir Kırım görmeyi tercih ediyorlardı. Fakat daha sonra Kırım’da sular durulmadı ve Kuban Türkleri Şahin Giray’a isyan ettiler. Kırım halkı da sevmedikleri Şahin Giray’a karşı olan bu isyana destek verdiler. Şahin Giray Ruslara sığındı. Onların desteği ile tekrar Kırım’a gelerek 30.000 Kırımlıyı öldürttü. Kırım’ı Rusya’ya ilhak ederek Kırım’ın Rusya’nın bir vilayeti haline getirdi. Osmanlı ise bu durum karşısında tekrar Rusya’ya savaş açacak durumda değildi ve 8 Ocak 1783’te imzalanan bir anlaşma ile Kırım, Taman ve Kuban’ın Rusya’ya ilhakı Osmanlı Devleti tarafından kabul edildi.
Rus idaresini kabul etmeyen halkın büyük bir kısmı Anadolu’ya ve İstanbul’a göç etmeye başladılar. Rusya Kırım’ı Osmanlı’dan koparma planlarını adım adım uyguladı. Önce bağımsız olmasını sağladılar ve daha sonra topraklarına kattılar. Osmanlı Devleti ise daha sonra hep Kırım’ı tekrar kazanma planları içerisinde olmuştur fakat bir daha Kırım’ı kazanamamıştır. Bizim için tarihin ağır anlaşmalarından olan Küçük Kaynarca Anlaşması Kırım’ın elden çıkmasıyla nihayete ermiştir.
Dostlar başta da belirttiğim gibi Batı dünyası bize karşı olan tarihi bütün hadisatlarını çok iyi biliyorlar ve ona göre hareket ediyorlar. Bu yüzden bizim de bunu bilerek buna göre hareket etmemiz lazım. Tarih okumalarımızda olaylara sadece olayın oluşu ile bakmak değil olayın iç yüzü ve yansımalarını okuyarak hareket etmeliyiz. Çünkü tarih sahnesinde o sahneyi hak eden ve her daim o sahnede olmayı hak eden bizleri diğer oyuncular her zaman istemeyecektir. Her zaman bizden rol çalmanın fırsatını kollayacaklardır. Bu böyle gelmiş ve sanırım böyle gitmeye devam edecektir…
Mesut BULDU