Dostlar çoğumuz hayaller kurarız ve hayatı bu hayalleri gerçekleştirmek üzere yaşarız. Hayallerimiz kimi zaman gerçekleşebilir şeyler olur kimi zaman ise dünya hayatında olmayacak şeyler olabilir. Fakat insanoğlu hayal kurmayı ve onu gerçekleştirme arzusunu hiçbir zaman bırakmaz. İşte bu hayallerden biri de uçmaktır. Kuşlara bakıp da onlara özenen hiç olmamış mıdır? Ya da saatlerce onların havada o süzülüşlerini izlemeyeniniz?

İşte bugün uçmak hayalini gerçekleştiren birinden bahsetmek istiyorum. Ama öyle uçak ile uçan bir zat değil bu şahsiyet. Bizzat kanat takıp uçmuş ve hayalini gerçekleştirmiş çok değerli bir bilgindir. Tabii ki bazılarınız bu şahsiyeti hemen tanımış olabilir. Evet Hezarfen Ahmed Çelebi’den bahsediyorum…

Kendisi Osmanlı Devleti’nde yaşamış olup ve gerçekleştirdiği uçma deneyimi ile tarih kitaplarında yerini almıştır. Hezarfen Ahmed Çelebi 4. Murad Devrinde yaşamış ve başardığı uçma hadisesi ile halk tarafından Hezarfen olarak anılmıştır. Bu isim hem bu olayı gerçekleştirdiği için hem de geniş bilgisinden ötürü verilmiştir. Zira Farsça hezar; ‘bin‘ manasında olup Hezarfen, ”Bin fenli” yani çok şey bilen anlamına gelir.

Kendisinin adı Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde geçmektedir. Hezarfen Ahmed Çelebi uçma denemelerinde Türkistan’ın Farab şehrinde olan İsmail Cevheri’yi örnek almıştır. İlk önce Ok Meydanı’nda kısa mesafeli dokuz deneme yapmış olup hepsinde başarılı olmuştur. Miladi takvim 1636 yılını gösterirken büyük uçuşunu yapmaya hazırlandı ve Galata Kulesi’nden kendini rüzgara bıraktı ve Üsküdar’a uçtu. O gün halk çoşkuyla onun uçuşunu izlerken padişah ve vezirler de olan bitenleri seyrediyordu. Hezarfen Ahmed Çelebi boğazı geçerek Üsküdar Doğancılara inerek büyük uçuşunu gerçekleştirmiş oluyordu. İşte onun bu uçuşundan Evliya Çelebi şöyle bahseder:

‘İptida, Okmeydan’ın minberi üzere, rüzgâr şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada pervaz ederek talim etmiştir. Badehu Sultan Murad Han Sarayburnu’nda Sinan Paşa Köşkü’nden temaşa ederken, Galata Kulesi’nin taa zirve-i belâsından lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar’da Doğancılar meydanına inmiştir.’

Bu olay Osman Devletinde olduğu kadar Avrupa’da yankı buldu. Sultan Murad onun yaptığı bu başarıyı ona bir kese altın vererek ödüllendirdi. Lakin ödüllendirse de ‘Bu adam pek havf edilecek (korkulacak) bir ademdir. Her ne murad ederse, elinden geliyor. Böyle kimselerin bekası caiz değil.‘ diye Gâzir’e (Cezayir) nefyeylemiştir (sürmüştür).

Hakkındaki idam edildi iddiaları asılsız olup görüldüğü gibi Sultan 4. Murad tarafından Cezayir’e sürgün edilmiştir. Hezarfen Ahmed Çelebi uçma tasarısını ilk gerçekleştiren bilgin olarak havacılık tarihinde yer alırken planörcülüğün de öncülüğünü yapmış oluyordu. Çünkü uçuşunda bir planörcü gibi rüzgarın esişini dikkate almış ve uçmasını ona göre gerçekleştirmiştir. Sonuç olarak Hezarfen Ahmed Çelebi birçoğumuzun sahip olmak istediği bir hayale kavuşmuş ve kendini tarihe yazdırmıştır…

Bize düşen ise hayalimiz ister olabilir olsun ister uçuk olsun bir hayalin peşine düşebilmektir. Daha doğrusu bir hayal ve hedef sahibi olabilmektir. Eğer bir şeylerin hayalini kurmadan yaşıyorsak şu hayatta o zaman beklentiler sadece son nefese kadar beklenilen şeyler olarak kalır bir köşede. Oysa, hayaller ve beklentiler kapısının açılmasını bekleyen hazinelerdir. Siz siz olun hayallerinizden vazgeçmeyin ve sandıkları açılmamak üzere bir köşede bekletmeyin, onları açmaya ve gerçekleştirmeye çalışın…

Sağlıcakla kalın dostlar…

Mesut Buldu